• İdomeneo – Girit Kralı İdomeneo
• Saraydan Kız Kaçırma
• Figaro’nun Düğünü
• Don Giovanni
• Bütün Kadınlar Böyle Yaparlar
• Sihirli Flüt
• Senfoniler
• Piyano Konçertoları
• Keman Konçertoları
• Keman ve Viyola için ‘Konsertant Senfoni’
• Flüt ve arp için konçerto
• Serenatlar
Bizi duygudan duyguya dolaştıran Mozart’ın yapıtlarıyla başlamak istedim yazıma. Tabii Bilgi yayınlarından Sayın Faruk Yener’ in “Müzik Kılavuzu” kitabından yararlanarak…
Bizde bir söz vardır: Doğduğun yerde değil, doyduğun yerde yaşamak… 1756 da Salzburg’da doğan ve yerleştiği Viyana’ da 1791 yılında ölen Mozart, halk deyimlerini, ata sözlerini seven bana bu sözü anımsattı.
Ve babalarımız, annelerimiz yaşamımızda çok büyük etkileri olan değerli varlıklarımız. İyiliğimiz için fedakarlık yapan, kararlarımızı veren… Ama önemli olan, çocuğunun yeteneği, ilgisi doğrultusunda yönlendirme ve fedakarlık yapmaktır. Karı koca sanatçı ve sanat eğitimcisi olan arkadaşlarım, “bu evde iki sanatla uğraşan var yeter, para kazanmalı ve sanatçı olmamalı eğitimini sanat alanında sürdürmemeli,” dedikleri oğulları başka alanda başarı gösteremeyince yılları epey yendikten sonra sanat eğitimine dönmüşler ama çok geç kalmışlardı. İyi ki Mozart’ın babası böyle dememiş de çocuğunu daha küçükten yok etmeyip, onun fiziksel olarak öldükten sonra bile yaşamasına neden olmuştur.
Daha önce müzik ve şiirle ilgili bir söyleşi için Sayın Asuman Kafaoğlu Büke’yi dinlediğim Can kitapevine, bu sefer Mozart’ı, eşi YTÜ de Öğretim Üyesi olan Sayın Aydın Büke’ den dinlemek için gittim. Mozart’ın yaşamından ayrıntılı bilgi verirken kısa kısa müzik çeşitlerinden de dinletti. Bu son derece zevkli ve doyurucu söyleşiyi, Aydın Beyin araştırmalarından ve özet olarak aldığım notlardan aktarmak istiyorum.
***
“AMADEUS OLMAYAN MOZART”
Leopart Mozart’ın oğlu olan Mozart ilk derslerini babasından alıyor. Salt müzik eğitimini değil, kültürel boyutunu da babasından ediniyor.
Sayın Aydın Büke, Mozart’ın babasının etkisi kadar eğitim olarak nitelendirdiği gezilerden de ayrıntılı olarak bahsetti. “Geziler birer eğitim okulu adeta. Gidilen yerlerde salt bağlantılar kurmak, konser vermek değil, aynı zamanda kitap almak, müzeleri dolaşmak, tanınmış müzisyenlerle tanışıp bilgiyi, görgüyü artırmak, oraların özelliklerini Salzburg’a getirmektir amaçları…”
( Bizde, ‘çok gezen mi bilir, çok yaşayan mı bilir?’ Sözüne iyi bir örnek doğrusu bu geziler. )
“Mozart ne öğreniyorsa yaşamı, ‘o’ hale geliyor. Eğer rakamları öğreniyorsa ev bir rakam deposu haline dönüşüyor. Bu yoğunluğu fark eden baba oğlunu çok doğru bir yere, yeteneğinin olduğu yere yönlendiriyor. Ve müzik adına onu hep iyi yerlere götürüyor.
Mozart Barok dönemin kapanmasına neden olan Bach’ ın ölümünden 6 yıl sonra doğar. İlk bestesini 4-5 yaşlarında yapıyor. Babası iyi bir eğitimci olduğu kadar, iyi bir düzenleyici ve stratejist. ( Reklamcı - tanıtımcı da diyebiliriz ) Bir çok yerle bağlantı kuruyor, olağanüstü yeteneğe sahip oğlu için. Viyana’daki konserlerden sonra tüm aile, çok uzun sürecek olan Avrupa gezine çıkıyor. Yollarda konserler veriyorlar. Kazandıklarını daha iyisi için harcıyorlar. Paris’e gidiyorlar. Mozart’ın önemli özelliklerinden biri de doğaçlama çalmasıdır. Buna 6 yaşında başlıyor. İlk duyduğu ezgiyi bir kez dinlemesine karşın, hemen eksiksiz yineleyebiliyor. Kulağı olağanüstü. Buradan Londra’ya geçiyorlar. Paris’te çıkan yazı çok etkili olmuş, nitekim saraya davet ediliyorlar. İngiliz sarayında Bach’ın oğlu Bach var. O da Mozart’ın saraya çıkmasında etken oluyor. Mozart’ın, babasından sonra kabul ettiği tek eğitimci Johann Christian Bach’ dır.
1766 da tekrar Salzburg’a dönüyorlar. Ama bu arada Mozart 10 yaşındayken Paris ve Londra’da kral önünde çalıyor. Baba oğluna hep en iyiyi hedeflemiş. Bunlar o hedefin birer parçalarıdır. Geriye İtalya kalmıştır. 1769 – 70 lerin başında İtalya’ya gidiyorlar. Bu yolculuklar kitap olacak mektuplaşmalara neden oluyor. Aynı zamanda Mozart’ın yaşamının ayrıntılı bir şekilde öğrenilmesini sağlıyor bu aile içi mektuplaşmalar. Ayrıca dönemin müzik olaylarına da ışık tutuyorlar.
21 yaşındayken annesiyle Paris’e gidiyor. Ve annesini orada kaybediyor.
Mozart duyduklarını hemen taklit etmesine karşın, kendi özgün dilini de oluşturuyor. Hem de bunu çok çabuk yakalıyor. Tarzı, kendinden sonrakilere yol açacak şekildedir.
Babasının bir doğum günü için yazdıklarından; ‘…şiir yazamamam çünkü şair değilim, ressam değilim resim de yapamam. Dansçı da değilim, dans edemem. Ama duygularımı en iyi müzikle ifade ederim, anlatabilirim, piyano çalarak…. ‘
Mozart’ın en sevmediği flüttür. Ama yine de babasının siparişi üzerine flüt için Kuartet yazmıştır. Üstelik de oldukça başarılıdır.
İnanılmaz bir aile dayanışması vardır. Babası uzun süre orkestrada çalmıştır. Buradaki deneyimlerini oğluna aktarır ve orkestra elamanları ile iyi geçinmesini önerir, başarılı olması için.
Mozart, babasının tüm itirazlarına karşın1781 den sonra Viyana’da yaşamaya başlar. Kendi eserleriyle geçinmeyi seçmiş ilk müzisyendir. Salzburg’ daki işinden ayrılmasına babası çok kızmıştır. Onun bu tavrı, yani besteleriyle geçinme riskini göze alması diğer bestecilere de örnek olmuştur. Weber ailesinden aşık olduğu kızın kardeşiyle evlenir.
“Saraydan Kız Kaçırma” ilk başarısıdır. Bir anda gözde olur. Buna karşın saray bestecisi olarak çok az maaş alıyordur. Bu arada opera siparişleri alır. Aryalar, kuartetler, müzikli sahne yapıtları besteler. Viyana’da çok başarı sağlar.
Napolyon, “Fransa’da devrim ‘Figaro’ nun Düğünü’ ile başlar,” der.
Mozart müziğin değişik katmanlarını gösterir, bazı yapıtlarında... Bu gün “kübist” tarz diyebileceğimiz bir nitelikte…
Bir de Mozart, ölüm nedeni ile de çok konuşulmuştur. ‘Kıskançlıktan zehirlendi bir müzisyen tarafından,’ diye… Mozart’ın ölüm nedeni bu gün ki doktorların da kabul ettiği gibi böbrek yetmezliğindendir.” Sayın Aydın Büke’ ye teşekkür ediyor ve “Mozart - Bir Yaşam Öyküsü” kitabından dolayı kutluyorum.
***
Mozart ile ilgili yüzlerce kitap yazıldı, yazılıyor, yazılacak… Aile içi mektuplaşmaları ciltler dolusu…Ayrıca diğer mektupları ( Voltaire, Rousseau, Diderot …. ile ) Tüm bunların içinde çok severek okuduğum, samimi, sevimli bulduğum bir kitap daha var. Çağdaş Yayınlardan Nadir Nadi’ nin “Dostum Mozart” kitabı. Hapishaneyi saraya çevirir müziğiyle, Nadir Nadi’ nin düşünsel yaşamında Mozart… Şu an Mozart dinleyerek yazıyorum bu yazıyı… Gerçekten yaşamı eğlenceli, duyarlı, hülyalı kılıyor, güzelleştiriyor. Ve duygulandırıyor.
“…Bana Avrupa’nın en iyi piyanosunu verin, anlamayan, ya da anlamak istemeyen, çaldığımı benimle birlikte hissetmeyen insanlar karşısında hevesim derhal kırılır, çalma zevkimi yitiririm…..” Babasına yazdığı mektuplardan ( Dostum Mozart, Nadir Nadi )
Mozart yapıtlarını ölümsüz yapan, melodi ve armoni zenginliğidir de. Yapıtlarında bir başkaldırı, bir devrim sezinlenir. Etkilendiği sanaçtılar, müzisyenler, besteciler mutlaka vardır. Ama bana göre en önemlisi Avusturya halk dansları ve melodilerinden beslenmesidir. Bir sanatçının kendi özünden, içine doğduğu kültürden etkilenmesi çok önemlidir. Muazzam bir zenginliktir. Ayrıca kendini besleyecek sanatçılardan etkilenmesi daha doğrusu onları incelemesi, gelişmek adına gereklidir. Tabii bir o kadar da, azimle çalışmak önemlidir… Bu kadar kısa hayata, bu kadar çok yaşayan yapıt bırakması çalışkanlığına bağlanması ve mazeretlerinin ardına gizlenmemesi olarak da alınmalıdır… Tabii olağanüstü yeteneğini asla yatsıyamayız… Roma’da Sixtin’deki dinsel bir parçayı bir kere dinledikten sonra eksiksiz yazması ama kendini orada, tekrarda bırakmaması çok önemlidir. Ayrıca etkilendiği kadar etkilemiştir de.
Müziğin şairidir
Müziğin dansçısıdır
Müziğin ressamıdır…
"Ben ülkesini teftişe çıkan küçük bir kralım" diyen kaşiftir.
Alçakgönüllü, olağanüstü bir yaratıcıdır.
Matematiğinin kuvvetli olması da, onun müzikte deha olmasını sağladı. Ama denge ve duygudan yoksun olmadan.
Bazı yapıtlarının kısaca öykülerine bakalım.
Saraydan Kız Kaçırma; Belmonte’nin sevgilisi Constanze, yanında hizmetçisi ve uşağı olduğu halde Akdeniz’de korsanlar tarafından tutsak edilerek İstanbul’da Selim Paşa’ya satılmıştır. Bunu öğrenen delikanlı İstanbul’a gelir ve Selim Paşa’nın sarayına girer. Bahçede kahya Osmin’le karşılaşır. Onun tehlikeli olduğunu sezinlediğinden doğruyu saklar. Bu arada kendi uşakları Pedrillo gözükür. Kucaklaşma sahnesi. Ve bu, sevgilisinin sarayda olduğunun ispatı eder. Belmonte planını anlatır. Kızlarla birlikte kaçacaklardır. Öte yandan Paşa da Constanze’ yi sevmekte ve onunla evlenmeyi düşünmektedir. Ama kız başkasına aşık olduğunu söyler. Belmonte uşak ile birlikte planını uygulamaya koyar. Bir testi şarapla uşak, Osmin’i sarhoş eder, uyutur. Kızları çağırır. Gece pencereye merdiven dayayarak kızları kaçıracaklardır. Kızlar merdivenlerden kaçarlarken içkinin etkisiyle uyuduklarını sandıkları Osmin ile karşılaşırlar. Durum Paşa’ya bildirilir. Selim Paşa sevgilileri dinler ve bağışlar. Perde teşekkür sesleriyle kapanır.
Figaro’nun Düğünü; Kont Almaviva, Sevil’in ünlü berberi Figaro’nun yardımı ve aracılığı sayesinde Dr. Bartolo’nun evlat edindiği güzel Susanna ile evlenmiş ancak çapkınlıklarına hiç son vermemiştir. Yanına uşak olarak aldığı Figaro’nun nişanlısı da göz koydukları arasındadır. Figaro bunu sezinlemekte ve Kont’tan öç almayı planlamaktadır. Dr. Bartolo’nun kahyası da vaktiyle Figaro’nun kendisini aldattığını söyleyip ikisinin evlendirilmesini ya da onun cezalandırılmasını istemektedir. Bu arada Kont’un yaveri aşkını Susanna’ya açıklarken Kont içeri girer ve yakalanarak Sevil’deki birliğe sürülür. Susana kocasının çapkınlıklarından dolayı çok üzgündür. Figaro Marcellina ile evlendirileceğini duymuştur bunun üzerine planlar yapmaktadır…
……………..
Son sahne Çapkın Kont’a verilen bir dersin anlatımıdır. Ve karısından özür dilemesi, Figaro’ nun da sevgilisine kavuşması…
Sihirli Flüt; Av esnasında bir yılanın saldırısına uğrayan Prens Tamino’yu Gece Kraliçesinin üç nedimesi kurtarır. Bu arada garip kılıklı bir adam yaklaşır. Üç nedime Prense, Gece Kraliçesi’nin kızI Pamina’nın bir resmini verirler. Tamino bir görüşte sever kızı. Gök gürültüleri arasında Gece Kraliçesi gözükür ve kızını kötü insanların elindeN kurtarmasını ister. Üç nedime Tamino’ya güç durumda kaldığında çalmak üzere bir flüt, Papageno’ya küçük çanlar verip kaybolurlar. Prensle kuşçu Papageno güzel Pamina’nın bulunduğu tapınağa gelirler. Burada tutsak Monostatos’da kıza aşık olmuştur. Papageno, Pamina’yı bulur. Prens kendini birden kutsal mağarada bulur. Üzerinde ‘Akıl’, ‘İş’, ‘Sanat’ yazılı kapılardan girmeye kalkar. Ama başaramaz. Bu arada sahneye rahipler girer… Prens kızla karşılaşır ve sarılırlar… Olaylar devam eder…(Müzik Kılavuzu, Faruk Yener)
Sevmek yaşamı,
sevmek müziği,
sevmek Mozart’ı
Yarınlara kalmanın tadıyla severek yaşamak…
http://www.mozartproject.org/
30 – 01 – 2006 / İSTANBUL
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|