Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
Coşkun Aral ve Fotoğrafında Yaşananlar Üzerine Söyleşi
Coşkun Aral ve Fotoğrafında Yaşananlar Üzerine Söyleşi
Coşkun Aral ve Fotoğrafında Yaşananlar Üzerine Söyleşi
Yıldız da bir lokanta; Uzun arayışlardan sonra nihayet Coşkun Aral’la buluştuğumuz, söyleştiğimiz yer.
TÇ – Sizinle bir kere daha görüşmeliyim. Çünkü kitaplarınıza gereksinmem var. Daha önce sayın Ara Güler’le görüşmüştüm....
CA – Biliyorum. Kendi söyledi.
TÇ – Onunla da, sizinle de görüşmeden önce çok hazırlandım. Sizi araştırdım, notlar aldım. YTÜ de bir söyleşiniz olmuştu. Öğrencim Barış kasetini getirdi. Tekrar dinledim. Ama yine de böyle bir şeye çok alışkın değilim. Sizden yardım alacağım. Benim 6 satır yazmam için 6 kitap okumam gerekiyor.
CA – www.fmd.org dan fotoğraflarıma ulaşabilirsiniz.
TÇ – Yazımda kullanabilir miyim?
CA – Evet.
TÇ – Branşım Grafik Tasarım ve Fotoğrafla da ilgileniyorum. Oradan girebiliriz diye düşünüyorum.
CA – Om kitapevinden kitabımı alabilirsiniz. Ensar Beyle konuşun, kütüphanenize hediye ederler.
TÇ – Çok yönlü olduğunuzu fark ettim. Fotoğraf, belgesel, jüri üyeliği... İnternette yazılarınızı okudum. Fotoğraf sanat, fotoğraf belgesel, yönetmenlik... Yok yok. Bunlardan bahsedebilir misiniz?
CA – Ben bilgi taşıyıcıyım. Bilgi üreten kişiler, kurumlar var. Ben bilgi taşıyorum. Portakalda benim konum. Oluşumundan bardağa girene kadar bilgisine sahip olur ve iletirim. ( Bu arada portakal suyu içiyor ve ona bakarak konuşuyordu ) Ben taşıyıcılık yapıyorum.
TÇ – Bilgi taşıyıcısı, peki neden fotoğraf, neden savaş fotoğrafı. Haberci daha farklı boyutta.
CA – Tehlikeli olan yerler, savaş ya da başka yer... Tehlikeli yerlere gidip haber yapmak, herkesin girmediği yerlere giderek...
TÇ – Bilgi taşıyıcılığının yanında iş namusunuzu fark ettim.
CA – Kaygı var. Kötülük herkeste vardır. Kötü olmamam için mücadele ediyorum. Ben peygamber değilim. İlkel toplumlarda töre, gelenek vardı. Şimdi Hukuk var. O işlemediği zaman, o bir yerde açık verdiği zaman kaos durumuna yol açıyor. Benim bu durumda yapacağım şey, gerçeği vermek, haberdar etmektir. Şu an mesleğime en uygun araç olduğu için fotoğrafı kullanıyorum.
CA – Savaşta çalışmalı. Önce kendinizi ve doğanızı tanımanız gerekir. Ben çok zor çocukluk geçirdim. Varlıktan darlığa geçişte. Fazla gelişmemiş bir kentte büyüdüm ve İstanbul’a geldim. Birden bire dünya ile buluştum. Dünyanın en önemli yazar ve çizerleriyle görüştüm.
TÇ – Peki, onlara ulaşma yönteminiz neydi?
CA – Mesleğiniz zaten sizi onlara ulaştırıyor. Gazeteci olarak, doktoru olarak ya da danışmanı olarak veya bilgi üreten insanı olarak ulaşabilirsiniz. Arafat’la dostluğum nerdendi? Onun dünyaya ulaşmasını ben sağlamıştım. İhtiyaç duymak önemlidir. İhtiyacı olanı ürettiğim için ulaşıyorum.
TÇ – Ankara’ya gittiğinizde, haberlerde orada önemli bir fotoğraf sergisi olduğunu öğrendim. O sergiye gittiğinizi tahmin ettim.
CA – Bilgi Üniversitesinde sergim vardı ve belgeselimin gösterimi.
TÇ – Biliyorum. Gazete başka tarih vermiş. Üniversiteye telefon açtığımda farklı tarih söylediler. Ama dersimin olduğu güne denk geldiği için gidemedim. Aslında onlara sizin peşinizde olduğumu söyledim. Serginize gelip gelmeyeceğiniz sordum.
CA - Gidemedim. Bakın ben çok yoğunum. Buradan çıkacağım bir başka işe gideceğim.