Tülay Çellek -

fo6
Babam ve Içindeki Çoçuk

“BABAM VE IÇINDEKI ÇOCUK”



Yillar önce çektigim sararmis, solmus fotograflarim Istanbul karinin eve baglamasi nedeniyle bir kere daha geçti elime. Her sefer bakip bakip anilarimi canlandirmalarina aldirmadan sessizce yerlerine koyardim. Ama bu sefer yerine degil çantama koydum. Aslinda yerleri de degismisti. Yillarca naylon bir torbanin içinde, tasindigim her evime gelmislerdi ardim sira. Bir resim ögretmeni arkadasim, “Tülay sana bunu hiç yakistiramiyorum. Sunlari artik bir albüme yerlestirsen iyi olur.” Derdi durmadan. Ben de ne zaman albüm almaya kalksam vazgeçer parasini kitaba verirdim. Fakat bu sefer nasil olduysa albüm alip tüm fotograflarimi yerlestirdim. Bunlar kalmisti. Onlara ayri albüm düsünürken, aldigim resimleri tarama aletim sayesinde bir mutlu sekilde her seyi tararken, neden bunlari da tarayip bilgisayara yüklemeyeyim diye kendime sordugum soru tabii ki olumlu bir yanitla noktalandi. Tararken yeniden kadrajlama yaptim çogunda. O dönemin fotograflari, çogu farkli amaçla çekilmis. Aslinda kalabalik görünümlerinin altinda biçim ve ton birlestirmesi yaptiginizda kalabalik olmaktan çikip lekesel bir hal aliyorlar. Neden yayinlanmasinlardi o halde? Gerçi simdiki anlayisimla bu fotograflari çekmezdim ki çogunu üzerinden boya ya da çini mürekkebiyle boyamak geldi içimden. Gerçi hala düsünüyorum. Nitekim ITÜ de yüksek lisans yaparken ekolin ile sonradan boyadigim fotograflarim begeni almisti, ama onlari bulamadim… Bu solmus fotograflari aslinda çok zor kosullarda tap etmistim. Gerçekten derbeder bir agrandizörle…Yillarca her elime aldigimda anilarimi ve elestirel bakisimi ayaga kaldiran fotograflarimi sanatsal sorunlariyla basbasa birakarak tekrar yerlerine koyarken susturmustum yüregimde her seyi; anilari, düsündürdüklerini, çagristirdiklarini. Fakat bilgisayarinda hayatima girmesiyle suskunluk bitiyor yavas yavas.



Aksamdan beri babamin fotografi üzerinde düsünüyorum. Aslinda her elime aldigimda asagi yukari ayni seyleri animsamis ve düsünüp durmustum. Bu tarzda ve seride 4-5 fotograf daha vardi. Komsumun esini demir döküm atölyesinde çekmistim. O zaman elimde Cengiz Karliova beyden aldigim 2. el canon vardi ve salt 28lik bir objektife sahiptim, yani genis açi. Simdi elimde yine ayni fotograf makinesi var ama objektifi normal olanla degistirdim. Genis açiyla çektigim atölye içi fotograflari hep kalabalik bulmustum. Her baktigimda da daha secici, eleyici olabilirdim demistim. Ögrenci yapsa elestirirdim deyip durdugum fotograflar, genis açiyla istedigim sadelige ulasamamislardi. Bir de kullanilan fotograf kagidi ve sanirim banyosu sertliklere neden olmustu sanki, görsel olarak. O fotograflari herhalde onlara hediye ettim. Elimde o seriden salt babamin fotografi kalmis. Her bakista ne çok sert bir fotograf diye arkalara koyardim. Dedigim gibi öncelikle tekniksel nedenlerle sert geliyordu bana. Yoksa babam zaten çok nadir gülümserdi. Ama arada sirada gülümsediginde ise iste o zaman, o gülümseme, yüz hatlarini öylesine degistirir , öylesine güzellestirir ve muazzam bir sicaklik oturturdu ki. Bir anda dünyanin en sevecen insani olurdu. Içindeki çocuk oynamaya çikardi yüzüne. Bu fotografi gördükçe hep neden bu anini yakalayamadim, diye hayiflanirdim. Belki bu nedenle sürekli bu fotografi geriye atar olmustum. Ama belki yayinlanir diye tekrar elime alip baktigimda arkasindaki çocuk beni çok ilgilendirdi. Ve eger isim koymam gerekiyorsa bu fotografa sunu koyardim. “Babam ve Içindeki Çocuk”. Evet arkasindaki degil, içindeki çocuk olurdu kesinlikle. O gülümsediginde hissettigim buydu bir anlamda. Sanatsal baglamda bakildiginda ise, bana daha çok uyan bir fotograf, diger fotograflarima göre. Çünkü eleman az. Lekesel durumu fena degil. Sade, çeliskiler iyi vurgulanmis. Zitlik tavri önceligimdir. Bu fotografta sanki zitlarin birligi sunulmus. Hatta bir öykü bile yazilabilir. Yasam üzerine… Siyah-beyaz adina…



Bu fotografin kod adi: fo6…

Çekim yeri: Güngören-Istanbul…

Yili: Sanirim 26 yili dolmustur…


Tülay ÇELLEK


[ 2747 / 9.2.2004 ]