Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
Akademi /Akademisyen: Kökeni Fransızca olan sözcüklerdir. Akademi, bilimsel kuruluş yüksek okul demektir. Akademisyen ise, yüksek öğrenim kurumlarında eğitim veren, araştırma yapan ve özgün araştırmalarıyla alanına katkıda bulunan kişilere verilen genel mesleki unvandır.
Bir akademisyenin benimsediği/ aktardığı/paylaştığı bilgilerin, gözlem, ölçüm, tahmin, hipotez, deney ve analiz adımlarından oluşan bilgi üretme süreci sonunda üretilmiş ve kanıta dayalı bilgiler olması gerekir. Bunlar akademisyenin kendisi veya diğer akademisyenler tarafından üretilmiş ve akademik ortamlarda duyurulmuş, yayımlanmış, tartışılmış kamuoyuna özellikle de akademik kamuoyuna açık bilgiler olmak zorundadır.
Elbette ki bir akademisyenin gözlem, deneyim ve duygularına dayalı düşünceleri/ kanaatleri de vardır. Bunları da çeşitli ortamlarda paylaşabilir. Ancak bunların hipotez ya da sayıltı niteliğinde olduğunu bilir, Farkında olur. Ben böyle düşünüyorum deme nezaketini gösterir. Bunları hiçbir zaman dayatmaz ve asla kanıtlanmış bilgilermiş gibi paylaşmaz. Bilim insanının en önemli özelliği kuşkuculuğudur.
Propaganda/propagandist sözcüklerinin kökeni Latincedir. Oradan Fransızcaya geçmiş ve Fransızcadan da tüm dünya dillerine yayılmıştır. Propaganda; çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarını belli bir yönde etkilemek amacını taşıyan ve önceden planlanmış bir mesajlar bütünü olarak tanımlanır. Beyaz, kara ve gri gibi türlerinden söz edilir. Amaç belli bir düşünceyi ya da maddeyi tanıtmaktır. Propagandist ise savunduğu/sahip olduğu düşünce ya da madde hakkında kendine verilen bilgileri yayan, tanıtan öven kişidir.
Amacı inanç ve toplumsal kanaat ya da düşünce oluşturmaya yönelik olan propagandistin sözleri kanıta dayanmak zorunda değildir. Çoğunlukla toplumda var olan ancak hiçbiri kanıt niteliğinde olmayan/kabul edilmeyen inanç ve toplumsal kanaatleri kullanır. Bu nedenle de propagandanın kuralı, etiği ve propagandistin de dilinin kemiği yoktur. Bu özellilerinden ötürü; propagandist ile belli bir düzen, akademik anlayış içinde tartışmak olanaklı değildir.
Propagandiste karşı koyabilmenin tek yolu vardır. O da propagandistin akademisyenleri terörize ettiği, yıldırmak istediği söylem ve suçlamadan korkmamak. Onunla doğrudan onun dili ile konuşmaktır. Demokratik haklarını kullananlara “terörist suçlaması yaptığında” onun karşısında “demokratik hakları kullanmak teröristlik ise evet ben teröristim”, “ adalete saygıya davet etmek provokatörlük ise evet ben provokatörüm” , “çözüm kavga ise bizde varız” diyebilmektir. Özetle beyaz, kara ve gri propaganda yöntemleri ile akademisyenleri terörize etmek isteyenlerin suçlamalarından korkmamak bu araçları tek tek elinden almak gerekir.
Karamsarlığa ve üzüntüye kapılmaya gerek yok, akademisyenler propagandistleri, propagandistler de akademisyenleri anlıyor ve tanıyor. Herkes üstlendiği görevi yapıyor. Eğer ortamı ve toplumu propagandistlere bırakmak istenmiyor isek, örgütlenmek ve çok çabalamak gerekir.