Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 1.5.2007  

ANILARIN MERHABASI…


ANILARIN MERHABASI…


ANILARIN MERHABASI…


Jet lagı Bilim Teknik dergisinde okumuş iki arkadaşımdan da dinlemiştim. Biri hafif atlatmıştı ama diğeri bir hafta kıvranmıştı… Bilimle ilgili yazıları okumayı seviyorum. Özellikle bizim yapımız ve gelişimimizle ilgili olanları…

Sanırım TV de izlemiştim ama hangi kanal anımsamıyorum. Konu sağlık ve baş ağrısı üzerineydi. Hoca baş ağrılarını anlatırken bir bayan öğrencisi “benim hiç başım ağrımaz” demiş. Hoca da yanıt olarak, “beyni olanın başı mutlaka ağrır” karşılığını vermiş... Aradan birkaç gün geçmiş aynı bayan öğrenci hocanın kapısını çalmış ve sadece “başım ağrıyor” deyip gitmiş… Evet beyni olanın hakikaten başı ağrıyor.

***

Paşabahçe şişe cam fabrikasında tezimi hazırlamak için staj yapmıştım. Bir öğlen paydosunda yemeğe giderken geceliği sarkan birini ikaz etmeye kalktığımda durdurdular. Çünkü daha önce ikaz eden bir arkadaşa demiş ki, "var da sarkıyor, sana ne oluyor?”

***

Araştırmayı seviyorum… Ne istediğimi de biliyorum. Karasız da değilimdir. Ama hep eksik kalan, birileri tarafından tamamlanan şeyler de oluyor bazen... Önemli olan o birlerini doğru seçmek…

Gerze ye gelmeden yeni konuşmuştum Tınaz TİTİZ Beyle... Yemekhanemize geliyor arada… Cumhuriyet Bilim Teknikteki yazılarını okuduğumu söylüyorum.

***

FARKEDİLMEK İSTEMİŞTİM, YORMADAN…
SEVİNDİM. HER ZAMAN YANLIŞ YAPACAK DEĞİLDİM YA
GENÇLER BİR ŞEYLER YAPMAK İSTİYOR YÜREKLENDİRMEK İSTEDİM.

***

Eğitim Enstitüsü Resim – İş Bölümünde iken siyah-beyaz, lavi (grinin de işe girdiği teknik ) çalışmalarımla tanınırdım. Herkesin bir özelliği vardı. Benimki de buydu… Yıllar sonra renkli çalıştım ama siyah-beyazın tadını yakalayamayıp bıraktım. Fotoğrafta da siyah-beyazı severim. “Sanat fotoğrafı” diye ona derim.

Günlük yaşamda grinin içinde beyaz bolca varsa severim. Siyah fazlaysa itiyor beni.

Eğitimde renkli çalışmalarda leke olayını iyice kavranması için siyah-beyaz fotokopisini çektirirdim zaman zaman, renkli çalışmalarını öğrencilerime...

Hüznümün denizinde neden yer almak isteyenler oluyor, şimdi daha iyi anlıyorum.

Geçen gün çay bahçesine gitmiştik. Orada arkadaşlara rastladık. Havadan sudan konuşmalar başladı. Bende bir anımı paylaştım onlarla. İngiltere’ ye gittiğimde TURNER’ in tablolarındaki gibi sis bekliyordum ve hiç sevmezdim. Ama baktım ki hava pırıl pırıl. Sordum, “teknolojiyle çözümledik” dediler.

Ben dünyadaki tüm ülkelerin ulusal marşlarının CD si var mı diye merak ederim. Henüz rastlamadım

Akşamlar hiç eflatun olmaz mı?

İFSAK takileri düşünüyorum da bazı kavramlar ne denli yerine oturur. Başka mesleklerden insanlar orada kursa gidiyor ve yarışma için fotoğraf üretiyor bazıları.

Orada kursa gitmiş hatta ödülleri olan bir arkadaş Fotoğrafta kompozisyon konferansı ya da dersi veriyor. Bir gün bir fotoğraf albümünü önüme koydu. Tanınmış bir sanatçınındı. Benden kompozisyon konusunda bilgi isteyerek fotoğrafları eleştirmemi rica etti. Konuşmamın sonunda dehşetle "ama bunları bize öğretmemişlerdi, bazı kalıplar verdiler hep ona göre konuşuyor ve çekiyorum" dedi… Tabii bu örnekle İFSAK a haksızlık etmek istemem. Gerçekten canla başla çalışıyorlar. Hatta birkaç sergilerini bana yolladılar, Gerze şenliğinde burada sergiledim…

Dostluğun ırmağında
okyanusa ulaşmak ne güzel


***

Şimdi "Fotoğraf çekimi ve kompozisyonu" konulu bir kitap bitirdim. "Sana Gül Bahçesi vaat etmedim" isimli romanı okumaya başlamadan önce yazmaya karar verdim...

Fotoğraf çekimi yaparken neler duyumsuyorsunuz? Konu seçerken, çekim yaptığınız yeri tespitlerken neler hissediyorsunuz? Neye göre, neye dayanarak tercih ediyorsunuz duruş yerinizi? Bunları o kitabı okurken düşündüm.

Hayda yeni bir sancı mı başladı!

Yaratıcılık süreci, bunu hep merak ederim. Bazen öğrencileri sıkıştırıyorum. Hatta bu konuda sorular hazırlayıp vermiştim İAGSL de... Gelen bir iki yanıt beni hiç tatmin etmemişti... Belki yaşları ve okudukları, daha farklı yanıtlara neden olamadı…

Bu yazının tarihi çok eski
Bir de bu günün tarihi ilave edeyim… Çünkü boş durmuyor çalışıyoruz, emek veriyoruz yaptıklarımıza ve paylaşıyoruz… Her çalışanı, her emekçiyi, her boş durmayanı kutluyorum, tembellerden, asalaklardan nefret eden biri olarak…

01 - 05 – 2007 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3100 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.