Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 19.3.2007  

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ


ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ


ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ


Yaşamlarda noktalar vardır…

Semtlerin noktaları gibi…
Öğrenme noktası
Bir yerin tanınması noktası
Buluşma noktası
Odak noktası gibi…

Orada sanatın noktalarına şahit olursunuz; tiyatroya, baleye, operaya, sergilere, konserlere…

Buluşma noktası olmuştur insanın insanla, insanın sanatla, sanatçıyla…

İşte böyle anıtsal, böyle sanatsal bir noktadır AKM.



Aziz NESİN’in “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” oyununa orada gittim. Hala kahkahalarım, kahkahalar kulaklarımda çınlıyor… Ve şu an böyle hale getirilmek isteniyor sanki AKM…

Sinema festivallerine katıldım o binada. Sanatsal filmleri izledim doyasıya… Cengiz AYTMATOV filmlerini izledim. Fotoğraf tadında görsellikler de veren, lekeselliği hala belleğimde olan dünya filmlerine şahit oldum, Fransa’nın ve başka ülkelerin. İstanbul’a gelen arkadaşlarımı önce AKM ye götürdüm.

Operalara, tiyatrolara, baleye AKM de gittim çok kez… Oldukça kaliteli sergilere şahitlik eden AKM nin bu yönünü de tanıklık ettim - ettik defalarca… Son zamanlarda ara ara kalitesi düşmüş sergilerden bahsetmiyorum tabii. Oldukça iyi sergiler açıldı hem ulusal hem uluslararası… Bir kurumda yönetim kalitesiyle ölçüttür – koşuttur yapılanlar…

Öğrencilerimizi götürdük ve hep AKM ye gitmelerini önerdik… İAGSL de iken Resim ve Müzik Bölümü öğrencilerimizle birlikte o kadar çok konser dinlemeye gittik ki… Hepsi ayrı bir serüven ve anılarımızı en iyi süsleyenlerden…

Arkadaşlarıma önerdim, çocuklarını AKM ye götürsünler diye…

Çocuktan gence, yaşlıya kadar her döneme hitap eden etkinlikler diyarı Atatürk Kültür Merkezi. Bir bina ancak bu kadar adına yaraşır…

AKM nin yıkılıp yeniden yapılması yıllar alacak. Bu arada insanlar opera, bale izleyemeyecekler. Çünkü zorunlu nedenlerden dolayı bu süre içinde bu güzelim etkinliklere de epey ara verilecektir… Opera, bale bazılarına ters düşüyorsa bunu doğrudan söylemek yerine bina yıkımıyla bu kültürel, sanatsal etkinliğin yıkımı eş anlamlı olacaktır. Bir taşla iki kuş vurmak böyle olur…

AKM yıkılınca yerine ne yapılacak? Olasılıklara bakalım. Boğaz tarafına deniz manzaralı bir otel; gelecek yabancı sanatçıların kalabileceği… Bunu yapan siyasi yandaşlar da epey para kazanacak… Bu daha önemli… Oya dayanır işler…

Otopark; Taksim çok uğrak yeri, bu da şart… Başka çözümlere bakmak gerekmez mi?

Sorunlar nedir?

Baş sorun opera, balede… Bize uymuyor… Gelenek, göreneklerimize ters… Kızlarımız, kadınlarımız kendini sergiliyor… Olamaz… Erkekler ne hal almış öyle? Bu da ters…

Sonra mimarisi bize uymaz. Arap mimarisinin taklidi olmalı… Köşeler olmamalı… Camiyi anımsatmalı… Bu dünya önemli mi? Güç ve para için evet ama…

AKM nin kültür ve gösteri tarafı küçülmeli, bu nedenlerle… Para getirecek taraf çoğaltılmalı. Bir ulusun kalıcılığında; geçmişinde ve geleceğinde sanat, kültür gerekli ama bunlar bizi ilgilendirmez. Bizden sonra tufan olabilir. Biz yaşarken güç ve para sahibi olalım yeter. Ayrıca adında ATATÜRK var. Yenisi yapılınca adını da yenileriz, değiştiririz… Sonra, Cumhuriyet dönemi bir yapı. Bu da yıkılmalı.

Hatta söylentilere, huzursuzluklara nokta koymak için AKM içinde, yanında yapılacak bir camiinin gerisinde kilise de yapalım ki herkes ne kadar uluslararası düşündüğümüzü görsün. Kiliseden destek alınca sesler kesilir. Laiklik, bu bizim için. Yani din serbestiliği… Daha açıkçası dini güce, paraya, siyasete bulaştırmak. Dini devlet işlerinde, çıkar işlerinde kuvvet işlerinde kullanmak… Budur laiklik işte bazılarınca…

Her ulusta iyilerde vardır, kötülerde. Her ulusta ilericiler de vardır, tutucular da. Her ulusta çıkarcılar da vardır, paylaşımcılar da… Böyle zamanlarda ulusların sınırları siliniverir hemen. Umarım bu silinmeler halk yararına, insanlık yararına, kültür, bilim, sanat yararına, toplum yararına olur…

Konferanslara gittiğim, bilgilendiğim, yeni insanlarla karşılaştığım bu bina neden onarılmak yerine yıkılıyor?

Birçok değerli mimarın söz sahibi olduğu bu bina neden yaşamdan siliniyor, silinmek isteniyor?

Mimarlar; Hayati TABANLIOĞLU, Auguste PERRET, Rüknettin GÜNEY, Prof. BONATZ ve Prof. HOLZMESİTER, PROF. Gerhard GRAUBER. Ve projeyi başlatan Lütfi KIRDAR’a ne kadar teşekkür etsek, ne kadar minnet duysak azdır… Bir başlangıcın, bir özgünlüğün, bir simgenin mimarı oldukları için… Ve Muhsin Bey, Vasfi Rıza ZOBU gibi eski tiyatrocuların imzaları bir şişeye konulup AKM’nin temeline atılmıştır. ( Erol Günaydın ) Bundan daha güzel bir anlam olabilir mi?

Neden yaşamımızın önemli bir noktası olan bu bina anlam değişikliğine uğratılmak isteniyor?

Bir simge, bir anıt olan AKM bizim, Türkiye’nin, dünyanın kültür varlığıdır

Bir dünya kenti olan İstanbul’un kültürel etkinliklerinin abidesidir…

AKM nin bu kültürel boyutu kaldırabilmesi için bir de teknolojik donanım boyutu vardır, yıkıldığında yerle bir olacak…

AKM işlevsel, estetik, ekonomik değerleri bünyesinde toplamıştır.

AKM İstanbul’a ayak bastığımdan beri en önemli mekanım olmuştur. Anılarımı doldurmuştur, birçok kişi gibi… Yaşamımızın filmi olmuştur. AKM bizim senaryolarımızın bir yerlerinde hep var olmuştur… Hatta “Savaşa Hayır” gibi eylemlerin de fonu olmuştur.

AKM bir yaşam biçimi, bir özgürlük yapıtıdır adeta… Bu arada birçok kişiye de ekmek kapısı olmuştur.

AKM gibi 30 yılı tamamlayan her bina yıkılmış mıdır? Yıkılan binaların hemen yerini dolduracak işlerlikte ve semtte başka bir mekan var mıdır?

AKM akşamları, geceleri olduğu kadar sergilerin dışında gündüzleri de oldukça işlevsel hale getirebilir. Daha sık konferans, kongrelerle, çocuklara, gençlere hitap edecek kurs ve etkinliklerle okul haline dönüştürülebilir. Böylece işlevselliği daha da artırılabilir. AKM biz yetişkinlerin de okuludur…

Yaşamımızın simgesi olan ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİNE sahip çıkalım… Bu insanlık borcudur, AKM ye vefa borcudur…

Ve AKM adına yapılacaklardan hepimizin haberi olmalı. Her şey kapalı kapılar ardında gizli kapaklı yapılıp sonucu duyurulmamalı. Bu demokrasiye sığmaz… Ayrıca tamire para bulamayanlar yeniden yapılmaya nasıl para buluyorlar?

Teşekkürler… AKM ile ilgili araştırma yaparken o kadar güzel, iyi, sorumluluk sahibi insana rastladım ki… Yazıya başlarken moralim bozuktu. Ama bitirirken, “bu kadar duyarlı insanların bulunduğu topraklarda olumsuzluklar çok da geçit bulamazlar kendilerine” diyerek bir gülümseme yerleştirdim yüzüme…

Saygılar, sevgiler…

19 – 03 – 2007 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2845 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.