Üzüldüğümde çocukları düşünür rahatlarım ama bu hafta sonu dolaplarımı karıştırırken bir yazı geçti elime. “Ben sadece bunu sanıyordum yani salt çocukları düşünüp rahatlamayı fakat kitap okuyunca da aynı duyguya kapılıyorum,” demişim. Kitap okumanın beni çok rahatlattığından bahsetmişim. Haklıyım. Servis - yol işkencesini zevke dönüştürdüm, kitap okuyarak. Kitaplar beni mutlu ediyor, moral kazandırıyor, zenginliğim oluyor. İlham veriyor, oradaki sözcükler, cümleler, mısralar ve görseller…
Sevgili öğrencim Irmak ziyaretime geldi, tabii meslektaşım olarak… Daha önceden telefonla konuşmuştuk. Önce bizim yemekhanenin üst katına çıktık. Orada bir başka öğrencim – meslektaşım olan Onur ile karşılaştık. Sonra kahve içmek için çok sevdiğim Çatı’ya çıktık, camlı manzaralı asansör ile… Kapalı asansör de var. Ama yukarılara keyifle, görsel zenginlikle çıkmak bir başka güzel… Sevgili Irmak çok yetenekli ve duyarlı bir insan. Duyarlılığını şiirsel yazılarında gösteriyor, şiirlerinde yudumlatıyor insanlara… Film grubumdan… Unutulmazlarımdan… Güzel bir öğle arası oldu benim için. Öğlen yemeğini bir dostla paylaşmak çok anlamlı oluyor. Teşekkürler Süheyla’ya, elinde çiçekle çıka geldiği için dünyama, teşekkürler. Irmak, sanat alanı için tercih ettiği ikinci adı. Umarım bir gün kitabı olur ve ben de kendimi imza kuyruğunda bulurum.
Seminerlerimde teknik, mühendislik alanı zorluklarla karşılaşıyorum. Saydamların tarafı karanlık olmalı. Çünkü aydınlıkta değer kaybediyorlar. Ancak seminerim uygulamalı olduğu için sürekli izleyicilere söz veriyorum. Bunun içinde yüzlerini, ifadelerini görmeliyim. Onlarda beni görmeliler, söz almak için.
“Işıkları söndürün lütfen” dediğimde salon kapkaranlık oluyor. Bu sefer “bir kısmını” diyorum. “Ön taraflar kapalı arkadaki ışıklar açık olsun.” Fakat şimdiye kadar verdiğim konferanslarda salonun ışıkları hiç böyle bir sisteme göre yapılmamış. Öyle kullanışsız ki. Bir mühendisin bunları düşünmesi gerekir.
Zaman aşımı sözlerine takıldım bu sıralar. Depremzedeler zaman aşımı yüzünden kaybettiler. Neden olanlar ise bu sebeple kazandılar. Bu kadar korkunç bir şey olabilir mi? Bir olay bu kadar sürüncemede kalabilir mi? Bu adaletsizlik. Bir ülkede doktorlara ve avukatlara çok iş düşüyorsa o ülkede doğru gitmeyen bir şeyler olduğunun kanıtıymış. Bu sözü yıllar önce duymuştum. Hala unutamıyorum.
İlk dersime girdim ve mutlu çıktım. Gerçekten mesleğimi çok seviyor, öğrencilerimle birlikte olduğumda çok mutlu oluyorum. Bu harika bir duygu.
İkinci dersimden de mutlu çıktım. Her iki grupta da müzikle arası çok iyi olanlar çoğunlukta hatta konser verecekler. Bir de şiir okuyan bir öğrencim çıktı. Bu beni çok mutlu etti. O da bir dersimizde şiir okuyacak… Ayrıca bir öğrencim de saydam gösterisi yapacak. Ders bitimi sitesinden fotoğraflarını ve çizimlerini gösterdi.
Üçüncü grubum da harika. Orada da şiir okuyacaklar, konser verecekler ve saydam gösterisi yapacaklar çıktı. Evet benim ders, öğrencilerin kendilerini ifade etme dersi. Salt verdiğim müfredat konuları sınırları içinde kalmadan… Böylece özelliklerini sergileyebiliyorlar ve mutlu oluyorlar.
Yarın Güzel Sanatlar Lisesinden bir öğrencim gelecek tabii şimdi yüksek lisans yapıyor. Öğlen birlikte yemek yiyeceğiz. Ablasını da okutmuştum aynı lisede. İyi bir ailesi var. Baba iç mimar, anne resim öğretmeni ve çok hoşlar.
Çok sevgili öğrencim Güneş ile harika bir öğle yemeği yiyip çatıya kahve içmeye çıktık… Doğal olarak Çatı’ya bayıldı. Anne babasını da davet ettim. Benim için çok güzel bir öğle yemeği oldu… Sohbet de çok iyiydi…
23 – 02 - 2007
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır
|