Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 23.2.2007  

DÜŞLERDE GÖRÜLENLER ASLINDA YAŞAM DEĞİL Mİ?


DÜŞLERDE GÖRÜLENLER ASLINDA YAŞAM DEĞİL Mİ?


DÜŞLERDE GÖRÜLENLER ASLINDA YAŞAM DEĞİL Mİ?


Seminerimin birinci bölümü bittiğinde, neredeyse hep bir ağızdan, “yarın sergimize gelecek misiniz?” Sorusu çınladı koca salonda… “Geleceğim tabii” yanıtımı duyduklarında yüzlerindeki sevinç görmeye değerdi…

Çocuklar, kendilerini çok iyi ifade ediyorlar, rahatlar ve şiirseller…

Dün varoşlarda yaşayan çocuklara seminer verdim. Büyükleri konuşturmakta zorlanıyorum, çocukları ise susturmakta. Hepsi birden söz istiyorlar gördükleri her saydamda. Söz vermezsem üzülüyorlar.

Kurdukları öyküler, anne baba ayrılığının adınaydı öncelikle… Bir dikkatimi çeken de çok fazla birbirlerinden etkilenir olmalarıydı.

Rüyalarında gördükleri hep ölüm, korku, saldırı, kaçmak vardı. Sadece kabuslarını anlattılar. “Hiç iyi rüya göreniniz yok mu,” dediğimde sustular. Ve bazen unutkan olabiliyorlar.

Örnekleri; açlık başatında, yiyecek özellikle meyve üzerine oldu... Tam, “yeter yiyecek üzerine örnek vermeyiniz lütfen,” diyecektim ki anımsadığım bir şey oldu ve sustum, onları dinlemeye devam ettim. Afrika’daki aç insanlara “kireç kuyusu” nasıl yapılır, diye bir film göstermişler. Film bitince anlayıp anlamadıklarını öğrenmek için sormuşlar; “filmde ne gördünüz,” diye. Hepsinin verdiği yanıt aynı olmuş: “tavuk…” Çünkü kireç kuyusunun arkasından bir tavuk geçiyormuş filmde…

Seminerimde genel olarak izlenimim iyi… Uyarıldıklarında, “farklı olun lütfen” dendiğinde birbirilerinden değişik öykü kurgulayabiliyorlar. Pırlanta gibi çocuklar.

İlk defa seminerimi ikiye ayırdık. O kadar iyi oldu ki. Bunu uzun zamandır düşünüyordum. Çünkü seminerim çok uzun. Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda. Ara veriyoruz ama yine de uzun. Önermiştim, bölmeyi kabul ettiler. Gerçekten çok iyi oldu.

İlk seminerim de tüm parmaklar havadaydı. İkinci seminerimin sonunda bize konser vereceksiniz dediğimde daha da ilgilendiler… Ve ikinci seminerim de çok iyi geçti. Seminer sonrası, seminerin içinde yaptıkları afiş tasarımını yaşama aktardık, afiştekileri gerçekleştirdik. Ellerinde darbukalarla ve türkü, şarkı söyleyerek çok sesli bir şekilde konser verdiler. Ama noktayı bununla koyarak yetinmediler. Kısa bir tiyatro oyunu da sundular, hazır sahneye çıkmışken. Oyunun adı, “Kahkaha Çiçekleri” Çok güzeldi.

Binanın kapısından çıkarken, “iyi ki gelmişim, iyi ki böyle vakıflar ve böyle çalışanları, idarecileri var,” diye düşündüm. Orada çalışan arkadaşlar, idareciler bizden yararlanmayı düşünmeselerdi, bizi davet etmeselerdi bu çocuklara faydalı olamayacaktık. O nedenle bu vakıfta çalışan tüm arkadaşlara ve yöneticilere, Müdür Beye teşekkür ediyorum. Başta Pınar Hanıma ve Cafer Beye…

Öğlen arkadaşlarla yemek yerken bunları anlattım. Bir Mühendis alanı Profesör, “sizde böyle anket yapıyorsunuz,” dedi. Önce anlamadım ama doğruydu, burada tarz değişikti.

17 Şubat unutulmazlarımdan olacak, İFSAK sergi salonunda yaşadıklarımdan dolayı. Salona girdiğimde saat henüz 16 00 olmamıştı ve çocuklar da gelmemişti.

Fotoğrafla aram çok iyi olduğu için tanıdıklara rastladım. Ve çocuklar sıra sıra göründüler başta kırmızı, canlı canlı renklerdeki kabanlarıyla… Tabii başlarında Vakıf sorumlularıyla…

Önce onlardan fotoğraflarını göstermelerini rica ettim. Bunu yaparken yüzlerindeki gururu okumak hiç zor olmadı benim için.

Kendi sergileri dışında bir sergi daha vardı, önce onu gezdiler. Deftere yazma deneyimleri olmadığı için yardım etme gereksinmesi duydum. Aynı şey kendi sergileri için de söz konusu olduğunda, “ne yazacağız,” diye sordular hemen. Önce aldım defteri elime, “duygu ve düşüncelerinizi söyleyin bakayım,” diyerek yazdım. Ama biraz rahatsızlık da duyarak. Neyse sonra kendileri de yazmak istediler, rahatladım. Evet, deneyim sahibi olmuşlardı. Ve bunu hemen değerlendirdiler. Son derece rahatlık verici bir gözlem oldu benim için.

Sonra kendilerine sunulan ikramları yediler, içtiler… Çekilen fotoğraflarda, parmaklarını kaldırırken yerlerini aldılar güzel bir anı olarak…

İFSAK çok hoş bir jest yaparak herkese sertifika verdi. Sergiye katılanlara ve bu serginin oluşmasında yer alanlara… Bu çocuklar çok şanslılar. Ama buna olanak tanıyan bir yönetime sahip olan vakıf sayesinde… Biz onlara ulaşabildik. Çocuklarla önümüze bir set çekilmedi. Şu anda çocuklar da mutlu, bizde…

Öğrenciler, çocuklar çok çabuk kapıyorlar, alıyorlar verdiklerinizi. İFSAK’da sergi defterlerine, “ne yazacağız,” diye sorduklarında, “duygu ve düşüncelerinizi” diye yanıt vermiştim. Seminerimin 2. bölümünde Yıldız Teknik Üniversitesinin hediyeleri olan defterleri dağıttım çocuklara, seminerimin başında. Defterin ön kapağında YTÜ nün amblemi var. Bunu da görürler. “Biz okuyalım, üniversiteye gidelim, YTÜ yü kazanalım diye düşünürler,” hayalini de kurdum doğrusu. Alanım “reklam” olduğu için ister istemez ilişki kuruyorum. Ama çocuklar düşünmediğim bir şeyi önerdiler. “Bu defterlerden birine duygu ve düşüncelerimizi yazıp size verebilir miyiz,” dediler. Bu tavır beni çok duygulandırdı.

Söz çocuklarda…

Sevgili Öğretmenlerim

Sizlerin sayesinde bu fotoğraf dersi hakkında çok bilgi aldım ve bunların ( hepsi ) Yüksel hoca, Tülay hoca (sayesinde…) Onları annem gibi, babam gibi sevdim bu defterler için size çok teşekkür ederim. Hep sizlerin sayesinde ne kadar bilgi edindiysem hepiniz sayesinde, ne kadar bilgi aldıysam hepsi sizlerin sayesinde aldım.

Seni seviyorum Tülay abla

M. A.

***

Öncelikle Tülay abla sizi çok seviyorum.
Çünkü bize bilgi(lendirdiniz) ve Yüksel ağabeyi de çok seviyorum. Sizin bize yaptığınız iyilikleri hiçbir zaman unutmayacağım.

Sizi çok seviyorum Tülay Abla ve Yüksel Abi
Sizi annem, babam kadar çok seviyorum.

M. A.

***

Öncelikle bu defterleri bize verdiğiniz için ağabeyler ve ablalar hepinize teşekkür ederim.

Sizlere başarılar ve dersinizi aksatmayın isterim kendinize iyi bakın

Tülay Abla teşekkür

S.A.


Not: Bana, “Siz ağabeyler, ablalarlasınız değil mi?” Diye sormuştu… Meğer bunun içinmiş.

***

Ben Rotary’den Fotoğraf dersinize katılıyorum. Bu defterleri verdiğiniz için teşekkür ederim. Hepiniz inşallah mezun olursunuz. Başarılarımla ve sevgilerimle

V.Ç.

***

İlk birinci bütün öğretmenlerime teşekkür ederim.
Bana okuma yazmayı öğrettiler bizi gezilere götürdüler biz de onları seviyoruz.

Emine ablayı
Pınar ablayı
Peyman ablayı
Tülay ablayı
Ümmihan ablayı
Banu ablayı
Çok ama çok seviyorum.

D.Ç.

***
Sevgili arkadaşlar ve öğretmenler sizi çok ama çok seviyorum ve sizi özlüyorum. Çünkü siz hayatımda en sevdiğim ve özlediğim arkadaşlarım ve öğretmenlerimsiniz.

Tülay abla ve Yüksel abiye teşekkür ederim. Saygılarımla

F.

***

Bu gün derste çok güzel dersler yaptık. Bu gün çok resim geçtik – (gördük) ama çok güzel ders yaptık ve çok güzel darbuka çaldık.

M.



( 15 Şubat 2007 – 22 Şubat 2007 – Seminer tarihleri )


23 – 02 – 2007 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr


Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2168 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.