Anne
- Üşüyeceksin yavrum.
Çocuk
- Üşümek nedir anneciğim?
Anne
- Kızım sana bunu nasıl anlatsam ki? Özlemlerimi nasıl dile getirsem bilemiyorum.
Üşürsün, birine sarılmak gereği duyarsın ısınmak için. Bu seni çok mutlu eder, bir başka yüreğin, bedenin sıcaklığını hissedersin… Ve ısınırsın. Dünya o zaman bir başka güzel görünür gözüne, gönlüne…
Çocuk
- Anneciğim bu sıcakta çok sevdiklerimin bile bana sarılmasını istemiyorum. O kadar bunalıyorum ki… Ve ne demek istediğini bir türlü anlayamıyorum. Benim yaşantımda böyle bir anlam olmadı ki hiç…
Baba
- Gömleğin eflatun olmalıydı, sana çok yakışırdı oğlum. Herkesten farklı olur, fark edilirdin…
Genç
- Eflatun nasıl bir renktir baba, gözümde canlandıramıyorum, hatta hayalimde bile…
Ve…
Duygularımı arıyorum gören, duyan var mı?
Üşüme duygum neredesin?
Isınma duygumun tadına ne oldu?
Görme duygumun renkleri kaybolmuş.
İşitme duygum;
- Su sesini anımsıyor musun?
Koklama duygum;
- Çiçek, ağaç kokularının çeşitliliğinden haberin var mı? Haberin kaldı mı?
Tat duygum;
- Bu renksiz yiyeceklerin, renksiz tadından başka ne bildiğin kaldı ki?
Duygular, hepsi birden seslendiler;
- Tüm bu soruları bize soracağına neden suları daha dikkatli kullanmadın?
- Neden atmosferin bir gün inceleceğini ve delineceğini düşünmeden ve tedbirini almadan yaşadın, sonunu düşünmeden…
- Neden ağaçları kestin bilinçsizce, çiçekleri koparttın, çimenlerin üzerinden yürüdün…
- Neden her tarafı gri betona çevirdin? Dünyanın soluk almasını engelledin?
- Neden savaşa karşı duymadın? “Başkasının ülkesi beni ilgilendirmez,” deyip sustun…
- Neden çok satmak için, her şeyi göze aldın da paylaşmayı bir türlü düşünemedin?
- Neden yok edilemeyen çöpleri kabullendin ve her yere, denizlere attın… Neden dünyayı açık çöplük yaptın?
- Neden doğadan, güneşten, rüzgardan insanca yararlanmayı düşünmedin?
- Neden kitap okuyup bilgilenmedin?
- Neden eğitim sistemlerini ve yöntemlerini incelemedin? Ve çocukları, gençleri çeşitliliğe, farklılığa saygı duyan düşünen, hayal eden yapmadın da, yönetilmesini öğrettin?
- Neden hormonlu yiyecekleri aldın?
- Neden eleştirel bakmadın?
- Neden önüne konan her şeyi kabullendin, hiç incelemeden, araştırmadan, düşünmeden…
- Neden tembellik ettin?
- Neden… Neden… neden…
- Ne kadar değerli olduğunu keşfetmen için ille bir felaket olması mı gerekiyordu?
Ve…
Yalnızlığı çok iyi tanır oldum. Sıcaktan kimseye yaklaşamayarak... Sarılmamayı öğrendim. Çünkü insanların, hayvanların vücut şekilleri o kadar bozulmuştu ki… Nerden tutacağım, nasıl sarmalayacağım?
Kalmayan kokularını nasıl duyacağım soyumun? Ve bazılarına nasıl daha çok yaklaşacağım bu yüzden? Ciltleri elime değdiğinde dökülüyor pul pul ve yapışıp kalıyor bedenime, rahatsız ederek…
Çeşitlilik nedir? Dilde ayrıcalık ve bunun getirdiği zenginlikler de nasıldır?
Farklılık nedir? Çiçeklerde, ağaçlarda, böceklerde hatta insanlarda, renklerde. Her şey birbirine o kadar benziyor ki… Öylesine renksiz, tek, sıkıcı ki…
Duygularımı bulamıyorum. Bir zamanlar ayırımına, tadına varamadığım ve yeteri kadar değer veremediğim duygularımı arıyorum. İşte kayboldular bakın…
Duygularım neredesiniz?
Duyarlılığım çok olsaydı, şimdi duygularımı arar olur muydum acaba?
Bizi kurtaracak bir şeyi biliyorum ama ve hala tükenmemize engel olacak şeyi; sevgiyi…
Sevgiler, saygılar…
11 – 02 – 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|