KOKUYU ÖZLEMEK
“Nergis kokusunu severim.” Öğlende birlikte yemek yediğimiz arkadaşla konuşurken konu kokuya dayandığında ilk bunu söyledim…
Ve öğleden sonra elinde nergisle sevgili öğrencim Beste, aralık bıraktığım kapımdan giriverdi içeri. Ne kadar özlemişim. Birkaç gündür yazışıyorduk. Hollanda’ya gitmeden geleceğini söylemişti – yazmıştı. Ben de bir şeye karar verildi mi, kendimi çok hazırlarım. Olmazsa adeta yıkılıyorum. “Çarşamba, Perşembe” demişti ama o günler gelmedi. Bu sabah fakülteye gelirken onu o kadar kuvvetli düşünmüştüm ki. “Herhalde,” dedim içimden, Hollanda’ya gidince yazacak, “kusura bakmayın Tülay hanım, gelemedim.” Diye. Bu beni çok acıttı. Halbuki gözlerine o çok yakışan mavi farı çekip odadan güler yüzüyle giriverir, “ben geldim” diyiverirdi.
Yeni yıl da ne çabuk ilerliyor. Bu gün şubatın ikisi oluvermiş bile… Beste’de Hollanda’ya gideli bir yıl doluvermiş. Haberleri dinlerken Abdi İPEKÇİ’nin ölümü üzerinden 28 yıl geçtiğini söylediler. “O gün doğanlar 28 yaşında olmuşlar”, diye düşündüm…
Sevgili Beste’nin gelmesine çok sevindim, hasret giderdik. Hem Mimarlık hem de Şehir Bölge Planlama da yüksek lisans yapıyormuş. “Tabii ikisi birden çok yorucu oluyor,” dedi. Beste’ciğim çok çalışkan, zeki ve mücadelecidir, başarır. Ona çok güveniyorum. Bana dersimin bir tane daha grubunu açtırmak isteyenlerin önünde gelmiş ve ne yapıp edip açtırmıştı. Onu bu konuda, hala yoğun bir heyecanla takdir ederim. Yaşamda böyle insanlar gerekli, değiştirici, tetikleyici oluyorlar. Şimdi seminerlerimde onun dersimde ödül almış bir afiş tasarımını gösteriyorum çok büyük bir gururla, “öğrencimin” diyerek… Tabii ben çok şanslı bir eğitimciyim Beste gibi dersimi seçen tüm öğrencilerim değerli ve dersimde kendilerini çok güzel ifade ediyorlar. Bana sadece ortam yaratmak kalıyor, o kadar…
Dün sevgili Hocam, Yıldız TÜMERDEM Hanımın davetlisi olarak İstanbul radyosuna gittim. “12 00 de çay var, gelir misin,” deyince hemen kabul ettim. Radyo çalışanları programlarına konuk ettiklerini davet etmişler çay, pasta ikram ediyorlar. Servise yardım ettim. Bir Hanım adımı duyunca, “beni tanıdığını” söyledi, “internetten”. Hafta sonu da lazer almak için gittiğim kırtasiyede bir genç de, “beni tanıdığını,” söyledi, “internetten”. Her ikisi de, “üye olduğum gruplardan tanıdıklarını,” söylediler. Bir gruba iklim ısınmasından, ağaçlandırmadan bahsetmiştim hemen grubun dışında yanıtlar gelmeye başladı. Gruplara üye olanlar çok geniş bir yelpazede.
Yıldız Hanım hocamın idari deneyiminden ve tabii kişiliğinden kaynaklanan çok paylaşımcı ve organize edici bir özelliği var. Hemen her yerde anında kendini gösteriyor bu özellik. Beni TRT çalışanlarına tanıtırken “yaratıcılık” ile ilgili seminer verdiğimi ve benimle de söyleşi yapmalarının güzel olacağını, söyledi. Paylaşmayanların dünyasında ne büyük incelik ve denge. Kendilerine yürek dolusu sevgilerimi, teşekkürlerimi sunuyorum. Tabii Çarşamba olduğu halde Harbiye’ye gidebildim, çünkü henüz bahar dönemi başlamadı.
Bu sıralar çok öğrenci ziyaretime geliyor. Bir dersimi seçenin diğer dersimi seçmemesini defalarca söylüyorum ama yine de seçen öğrenciler oluyor, tepkime karşın. Tabii bazıları izin alma nezaketi gösteriyorlar onlara, “hayır” diyorum. Fakat bakıyorum ki izin almadan seçen öğrenciler olmuş. O zaman nezaket gösteren öğrencilerim kaybetmiş oluyor. Bu beni o kadar üzüyor ki, ne yapacağımı şaşırdım… Tabii ikinci kez seçen öğrenciler çok iyiler, benim için sıfır riskler. Fakat risk bile olsa derslerimi hiç almayan öğrencilerin de yararlanmasını istiyorum. Dersim, öğrenci merkezli ve uygulamalı olduğu için sayı 15. Bu nedenle hemen doluveriyor. Ama durmadan sistemler değişiyor. Bakıyorsunuz ki dersinizde öğrenci sayınız az olduğu için sorun yaşanıyor. Peki, “ezber eğitime” nasıl hayır diyeceğiz? En az 60 kişilik ders isteyerek mi – Ders açabilmek için en az 60 öğrenci koşulu getirerek mi? Ve bu çözüm mü?
Sinemacı Sevgili Gökmen geldi ziyaretime. Kanada’da sinema okuyor. Seçmeli derslerini bizden – YTÜ - alıyor ayrıca staj yapıyor. Bir dizinin yönetmen yardımcısı… Dönemin sonuna doğru başladı çalışmaya ve tabii derslerimde yorgun bir görüntü verdi zaman zaman, bu nedenle… Oldukça girişken, konuşkan, sosyal bir genç. Kitap da okuduğuna göre oldukça başarılı olacağı kesin, zaman içinde…
Sevgili Şenel önce telefonla haber verdi, mezun olduğunu sonra bir gün çıkageldi odama. Gülümsemesini özlemişim güzel kızımın. Mezun olmasına çok sevindim ama görüşemeyeceğiz endişesi ile de üzülmeden edemedim. Bunu söyleyince, “mutlaka geleceğini, görüşeceğimizi,” söyledi. Bu arada fotoğrafa da devam edeceğini söyleyerek beni daha da sevindirdi.
Sevgili Eser de uğrayanlarımdan. İyi ki uğruyor, şu bilgisayar çok işime yarıyor ama teknik konulardan anladığım yok, bana yardımcı oluyor. Hatta bazen arkadaşlarını bile yardıma getiriyor, sağolsun… Yüksek lisansa devam ediyor ama bu sıralar yazmayı ihmal etti, anımsatmadan edemedim…
Sevgili Reşat da mezun oldu gitti, fakat asistanlığı bir türlü bitemedi. Bilgisayara ilişkin teknik konularda hala yardım ediyor. Bu beni o kadar duygulandırıyor ki… Ben dünyanın en şanslı eğitimcisiyim, böyle değerli, kaliteli öğrencilerim var. Onlara övgü sözleri az geliyor gerçekten.
Kokuyu özlüyorum. Yağmurdan sonra toprak kokusunu özellikle… Ama iklimin ısınması ve o çok sevdiğim İstanbul’un betonlaşması buna pek izin vermiyor artık. Van’ da yediğim balın, kaymağın kokusu vardı. Buradaki kaymak artık katı yağ olmuş neredeyse ve kokusunu duyamıyorsunuz. Ihlamur kokusunu özlüyorum, toprağın kokusu gibi… Hanımeli kokusu, neredesiniz? Neyse birkaç gündür odamda nergis kokusu vardı. Beste’ciğim ardında bu güzel kokuyu ve yüzümde bir gülümsemeyi bırakarak gitti. İyi yolculuklar diliyorum kendisine…
Ve bir başka güzelliği paylaşacağım…
Merhaba,
Sevgili Boran özür dilemen gerekmez. Böyle bir güzellik yapman ve eğitime katkı vermen harika bir olay. Seni herkese anlatıyorum. Çok örnek bir davranış.
Tamam, aldığımda Akçakoyun YİBO ya PTT ile göndereceğim.
Tekrar tekrar teşekkürler...
Sevgiler
Tülay ÇELLEK
02- 07, 2007 4:44
Merhabalar!
Tülay Öğretmenim, kardeşim Perşembe günü size CD'yi yollayacak. Gecikme için özür dilerim, zira kargo şirketinden kaynaklanan bir problemmiş.
Sevgiler,
Boran BİRİZ
30.01.2007
Merhaba,
Sevgili Boran yerini kimse dolduramaz. Şu an ne kadar duygulandığımı anlatamam. Bir tanesin...
Ben sayın idarecilere söz verdiğim için seni aramak gereği duymuştum. Çok teşekkür ederim.
Orada - YİBO da yaşayan, okuyan çocuklara göndereceğin CD deki animasyonların katkısı olacağına inanıyorum.
Ayrıca başarılarınla övünüyorum. Başarılarının devamını diliyorum.
Fakülte adresime gönderebilirler. Her gün, tam gün buradayım.
Beni bulamadığına üzüldüm. Ama o zaman bil ki bir yerlerde seminer veriyorumdur...
Tekrar tekrar teşekkürler
Sevgiler
Tülay ÇELLEK
01- 30, 2007 10:37
Merhaba Tülay Öğretmenim,
Ben bir süre önce ihtisasım için Viyana'ya geldim ve çok uzun bir süre de burada olacağım. Hatta sizi ziyaret etmek istedim ama odanız kilitliydi, cep telefonunuzdan da ulaşamadım ne yazık ki… Fakat her ne kadar burada olsam da arşivim İstanbul'daki odamda duruyor. Dolayısıyla istediğiniz CD'yi bir şekilde size ailem vasıtasıyla ulaştırmaya çalışacağım. Siz sadece bana yollamam gereken adresi yazın lütfen.
Sevgiler,
Boran BİRİZ
30.01.2007
Merhaba,
Sevgili Boran senden bir ricam olacak.
Bana animasyonlarla dolu çok güzel bir CD vermiştin. Sağol. Ben de onu hep öğrencilerime gösterdim şimdiye değin.
Ama bir öğrencime de kopyalaması için vermiştim, şu an baktım içi boş.
Evet, şu anda onu kopyalamak istedim ama içi boş.
Halbuki ben o CD yi - animasyonları yakında gittiğim Çanakkale yöresindeki yatılı bölge okulunda okuyan ilköğretim çocuklarına göndereceğime dair idarecilerine söz vermiştim.
Lütfen bana o CD yi iletirsen - postalarsan, orada çoğunun anne babası ayrı olan güzelim çocuklara faydalı, eğlenceli oluruz.
Teşekkürler
Sevgiler
Tülay ÇELLEK
08 – 02 - 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır
|