Ağaçlarla yaşamak ya da…
Su ile yaşamak ya da…
Gökyüzü ile yaşamak ya da…
Çocukluğumun Gerze’sini anımsıyorum. Okula giderken karları yara yara perişan olduğumuzu, denize kadar uzayan caddede nasıl da kahkahalarla bembeyaz karın üstünde kaydığımızı, doya doya kartopu oynadığımızı…
İstanbul’a ilk geldiğim yılları anımsıyorum. Kardan kapanan yolları, yağmurları, üşümelerimi…
Baharı anımsıyorum. Her tarafın tomurcuklandığını, yeşerdiğini ve bunlara koşut kalp atışlarımın hızlandığını…
Sonbaharı anımsıyorum. Yeşilin yanında binlerce rengin, tonun yeryüzünü sardığını… Görsel bir şölenin etrafında rengarenk yaşadığımı…
Kışı anımsıyorum, kartopu oynamalarımızı, kayaklarımızı ve kahkahalarımızı… ısınmanın güzelliğini yaşamak için soğuğu yaşamın da ne harika olduğunu…
Su seslerini anımsıyorum… Yağmurun sesini, derenin sesini, çeşmelerin seslerini… Bana rahatlık hissi veren - verdiren…
Başımı nerede olursa olsun kaldırdığımda görebildiğim yıldızları, bulutları, güneş ışığının beni rahatsız etmeden yayıldığını anımsıyorum…
Rüzgarı anımsıyorum, bunaldığımda kendimi kucağına bıraktığım… Saçlarımı benden alıp götüren uzağıma…
Çimenleri anımsıyorum, sere serpe yattığımız zamanları ya da yatanları gülümseyerek izleğimizi…
Kokuları anımsıyorum, buluşmalara neden olan, mis gibi dedirten…
Ağaçların tepelerine çıktığımızı anımsıyorum, arkadaşlarla, çocukluğumuzun doruklarında… Nerede o ağaçlar? Nerede dostlarım?
Şimdi neredeyim ben? Baharım nerede? Kışım nerede? Sonbahar ne zaman geçti yanımızdan? Neden fark edemedik?
Rüzgarımı hissedemiyorum, artık onunla gelen koku yok burnuma… Ya renkleri kim çaldı benden? Göremiyorum yeşili, sarıyı, alı… Toprağımın rengini unuttum, bu çölümsü yerde… Rahat soluk alamıyorum, boğulur gibi oluyorum çoğu zaman uçsuz bucaksız uzayan bu zeminde… Parçalanmışlıkları yaşıyorum… Umutlarım, heyecanlarım nerede?
Başımı kaldırdığımda gördüğüm boşluk da neyin nesi oluyor? Etrafımdaki çiçekler, ağaçlar nereye gittiler, beni yapayalnız bırakarak? Su sesi duymuyorum ama havyan sesi de duymuyorum. Bu çığlıklarda ne? Hayvanlardan mı geliyor? Yok, hayır insanlardan geliyor… O kadar kurumuş, şekil değiştirmişler ki… Bu biz miyiz? Çocuklarımız neredeler? Niye neşesizler?
Yıl kaç dersiniz?
Ve biz ne yaptık? Ne yapıyoruz?
Güzelim dünyamıza, ağaçlarımıza, denizlerimize, gökyüzümüze, buzullarımıza…
Buluşalım mı? Gökyüzümüzü elimizden kaçırmamak için… Birleşelim mi? Ağaçlarımız için… Elele tutuşalım mı? Temiz denizler için…
Teşekkürler… Biliyordum… Vakit geç değil…
Sevgiler, saygılar…
09 – 02 – 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|