En güzel kutlamalardan biriydi benim için. Her zamanki gibi bir kenara oturdum ve görsel sessizliğimle kaldım. Herkesi görüyor ama konuşmuyordum. Lütfiye Hanım’ın bu dikkatini çekti ki birkaç kez uyarmak, hareketlendirmek, oradakilerle iletişim yaratmak çabasına girdi. Başarılı oldu da. Gençler birden etrafımı sarıverdi. Tabii konu yaratıcılığa geliverdi. Birden fazla kişi olunca hemen bir işi yapmaya dönüşüverdi yakınlık. Nitekim “yaratıcılık” seminerine merak ve arkasından hemen organizeyi yapmaya başlamak geliverdi.
Lütfiye Hanıma hayranım ve çok güvenirim. Yazarsınız hemen yanıt verir ve iş bitirir. Bana gelen gençlerden bir tanesini bu yüzden bu vakfa yönlendirmiştim Lütfiye Hanım aracılığı ile. Nitekim şimdi koordinatör olmuş. Bunu duyunca o kadar sevindim ki…
Bir yerlere gitmek, yeni şeyler öğrenmek demektir. O gece de benim için epey verimli oldu. Cumhuriyet Gazetesi Kitap eki editörü Turhan GÜNAY Beyin sadece editörlük yapmadığını, saz çalıp güzel sesiyle türkü söylediğini öğrendim. Hatta esprisine de epey güldüm. “Kültür Bilincini Geliştirme Vakfının kadrolu elemanıyım.” Kendisine bir güzel gencimiz de eşlik etti. Asansörde birlikte aşağıya inerken, “türkü söylemekten zevk aldığını ve bir kurs aradığını,” söyledi.
Hiç görmediğim müzik aletlerine şahitlik ettim o gece ve seslerini duydum tek tek… Bize bu güzel ziyafeti çeken Okay TEMİZ ritm atelyesinden Yaşar MORPINAR’a çok teşekkür ediyoruz. Hem bilgilendirdi hem neşelendirdi. Ayrıca herkese bir alet dağıtıp hepimizi orkestrasına aldı. Ben de severek katıldım bu büyük orkestraya. Müziği çok seviyorum doğrusu. İyi bir baterist olmak isterdim. Hatta çok iyi darbuka çalmak istiyorum. Düş bol ve bedava. Bari gitar çalsaydım. Ya da sesim çok güzel olsaydı. Hiç olmazsa sesi güzel ve bir müzik aleti çalan yakın arkadaşım olsaydı da zaman zaman dinleseydim.
Yeni yıl kutlaması kuru yemişlerle başladı, böreklerle devam etti ve pasta ile sonlandı. Darısı seneye
Bu arada Kocaeli’ne seminer önerisi geldi. Tabii kabul ettim. En sevdiğim şey Lütfiye Hanımın hemen yanıt vermesi. Bu çok rahatlatıyor ve güven duygusu veriyor. İçinizden diyorsunuz ki, “bu güzel hanımla çalışılır.”
Aslında 70 – 80 civarında genç varmış çalışan, Vakfa katkı veren. O gece de kalabalıktı. Hayran kaldım. Gençler ne kadar iyi işler peşindeler ve faydalı oluyorlar. Sorumluluk, güzellik, iyilik, diye buna derim. Bu gençleri yürekten kutluyorum. Kimi öğrenci, kimi çalışıyor ve diğer zamanda vakfa gelip vakfın birlikte çalıştığı okullardaki öğrencilere katkı veriyorlar. Ben bir de bu gençlerin anne, babalarını da kutluyorum, kendileri kadar. Ayrıca Kültür Bilincini Geliştirme Vakfının tüm değerli elemanlarını kutluyorum yaşama verdikleri anlamda gençleri yanlarına aldıkları için.
Lütfiye Hanım “kültür karıncaları” sözünü bulmuştu. Yaptığı kısa ve güzel konuşmasında gençlere kendileri için de bir isim bulmalarını önerdi ve markalaşmak gereğini vurguladı. Tıp doktoru olan Sayın Prof. Dr. Lütfiye EROĞLU, bir seminerime katılmış harika öyküler kurmuş, kurgulamıştı. Umarım bir gün kitabı olur, ben de imza kuyruğunda kendimi bulurum.
26 – 01 – 2007 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır
|