Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 4.12.2006  

BİLİM SANAT DOSTLUĞU


BİLİM SANAT DOSTLUĞU


BİLİM SANAT DOSTLUĞU


Şuna kesinlikle inanıyorum; Bilim alanında eğitim alanlar sanatla kendini zenginleştirmeli, sanat alanında eğitim alanlar da bilimle ilgilenmeli. Salt kendi alanının verileriyle yaratım yapılamaz. Ya da şöyle söyleyelim; karşıt alanlarla zenginleşenler daha fazla yaratıcı, daha fazla başarılıdır.

İyi bir diş doktoru tıbbı iyi öğrenmek kadar, tıp dışında felsefe, psikoloji ve sanatla ilgilenmelidir. İlle resim yapması gerekmez. Ama Yale Üniversitesi Tıp Fakültesinde olduğu gibi “Görsel Sanat Eğitimi” dersi alanlar hasta tanılarını daha doğru ve kısa zamanda yaparlar. Görsel algıyı geliştirmek hasta tanısı için başrol oynar… Bu da sanatla beslenirse çoğalır.

Seminerlerimde gösterdiğim saydamlar üzerinden zaman zaman öykü kurduruyorum. Bunu yapan tıp alanı insanları hasta ile ilişkilerinde daha yaratıcı, daha olumlu olurlar. Daha kolay diyalog kurarlar, inancındayım.

Sayın Orhan BURSALI, 20 yıldır 1000 sayı ile biriktirilenleri aktarıyor, kesintisiz bir şekilde Cumhuriyet Bilim Teknik – Teknoloji dergisinde. Ve bu vesile ile düzenlediği “Bilim, Popüler Bilim ve Toplum İlişkileri” başlıklı kongresinde de, “insan biriktiriyor ve aktarıyor; bu kültürdür,” diyor. “Uygarlık havuzu”ndan bahsediyor. O havuzda bilimle, sanatla beslenmek ve geleceğe aktarmak, geçmişin birikimlerini. Bilim, sanat, edebiyat, karikatür, felsefe ile toplum oklarının birbirine yakın olmasını savunuyor.

Bilim ve hayat, sanat ve hayat gibi ders ve yaşam ilişkilendirilmesi ile değişim, öğrenim, ilerleme sağlanır. Kopukluk yinelemeleri beraberinde getirebiliyor. Buluşturmak ise zenginliği, çoğulluğu…

Yazılarını, kitaplarını severek okuduğum Sevdiğim bir mimar olan Sayın Doğan KUBAN; “Batı, çözümü kiliselerin devletin işlerinden elini çekmesiyle sağladı. Atatürk’ de laiklik ilkesiyle devlet işleriyle din işlerini ayırdı. Bu, başarmanın ilk şartıdır. Çağdaş bir tavırdır…

İtalya’da tüm mimarlar felsefe yaparlar, bilirler. Birçok sanat, yazın insanında Sartre’ de felsefi düşünce vardır…”

Yıllar önce tanınmış bir mimarımızın söyleşisine katılmıştım. İtalya’ya yüksek lisans yapmaya gitmiş. Jürinin ilk sorusu felsefeden olmuş. Tabii yanıt verememiş. Demişler ki, “felsefe bilmeyen mimar olamaz, valizini hiç açmadan Türkiye’ye dön…” Döndüğünde felsefeye başlamış, bir yıl hazırlanmış ve İtalya’ya tekrar gittiğinde sınavı birincilikle kazanmış.

Sayın Dr. Ersin ARIOĞLU, “ölçü toplumu”nu anlattı. Denge ve ölçü içinde yönetimden bahsetti. “Sistem kurmak için ‘ölçümlendirme’ yapmak gerekir. “ Dedi.

“Bilim işleme hedefli eğitim
Bilim ölçülendirme
Ar-Ge
Sorumluluk – adillik
Estetik çözüm
Ölçü toplumu; düşünce ve değerlendirmede değişim…” Başatlıklarında konuştu

Sayın Prof. Dr. Ayşe ERZEN, Bilim okur yazarlığının önceliğinde konuştu. “Etiğin bilim dışında da her alanı kapsadığını,” söyledi. Pratikten öğrenmenin altını çizdi. İnsan aklının otoritesine güvenimizi sağlayan felsefenin ve arka bahçelerin temizliğine dikkat çekti.

Sayın Aykut GÖKER, Teknolojik yenilik=inavasyondan bahsetti… “İnsanın kendisini değiştirmektir sorumluluğumuz. Eğitim yoluyla serbest düşündürmek gerçekleşebilir.” Dedi. Doğrusu her cümlesi başlı başına makaleydi.

Sayın Haluk ORAL, “Matematik, gözlük takmak gibidir. “ Dedi. “Bir tek kavalı dinlemekle alına zevk, tatmin duygusu ile 200 kişilik orkestranın müziğinden alınan tat aynı değildir. 200 Kişilik orkestrayı dinlemek bilgi, aşama ister.” Diyerek güzel bir konuşma yaptı.

Bilimsel buluşları oluşturmak da bilgi, araştırma ve aşama ister. Yaratmak bilgi gerektirir, sezi kadar…

Sayın Ali ALPAR, “Siyasetin sorumluluğu halkı mutluluğa getirmek, devrimlere açık olmaktır.”

“İlerlemiş ülkelerde; bilimi kendi çıkarına dönüştürmek, geri ya da gelişmekte olan ülkelerde; bilimden korkmak…” Dediği konuşmasında siyasetin, temiz ve bilimsel, bilgisel siyasetin önemine değindi. Gelişmenin ölçütlerinden biri de budur çünkü…

“Üretim yapanlar; Teknokratlar,Üretimi dağıtanlar; siyasilerdir.
* Oy eşitliği, yeterli sıklıkta seçim
* Adaylara planların sunumu
* Oylama bilinci
-Alternatif sunum
- Atatürk ve gerçeğin gözünün içine bakmak…
* Teknolojinin zararlarını engelleyecek bilimdir.”

Sayın Alpar’ın can alıcı cümleleri değişim önermeleri içeriyor.

Sayın Prof. Dr. Hasan YAZICI, “’Yaratıcılık Sorunumuz’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

Neden yaratıcılık sorunumuz var?
Yaratıcılık sorunun ögeleri
• Donatım ve yönetim
• Yetenek
• Dürtü, motivasyon
- Dış motivasyon
- İç motivasyon
• Zor hedef
Ve,
Reform, Rönesans, matbaa, bilginin yaşı, dinin tartışılması
Özgün yazılı eser
Rekabet
Pozitivizm
Newton, Descartes, Darvin, Marks… 16-20 yy

2. evre; Einstein, Medawer, Popper… 1920…Özgün düşünce ve bilim önemi… Modernizm, postmodernizm… Görecelik kuralı…

Yerel kültür
Bilgi, global
Tüketicinin önemsenmesi
Özgünlük tartışması
Gerçek
Ülkemizde özgür düşünce ve bilim üretimi…

Batılılaşma
• Cumhuriyet öncesi
• 1923 – 1980
• 1980 sonrası
Bize de pozitivizm geliyor.

Öbürüne açık olmak
Üniversite çok…
Göçmenler
Sanatçılara kucak açan
Üniversal
Batı teknoloji
Batı düşünce
Güncel uygarlık düzeyinin yerel temsilcileri olmak
Öneriler…
Bize uymak… Bazı sözcüklerden vazgeçmek; ‘arz etmek’ gibi örneğin…

‘Uygarlığın ilerlemesinin ana yapı taşı karşılıklı güvendir.’
Sir Kenneth CLARCK

Gerçekle aramızın iyi olması gerekir…”

Sayın YAZICI’da anahtar sözcükler çok…

Sayın Prof. Dr. Celal ŞENGÖR; “öğretmeni yetiştiren öğretmen kalmadı.” Dedi…

Sadece o mu, eleştirilecek olan. Sisteme bütün olarak bakmak, lazım. Dün göreve başlayanlar bu gün unvan alıp, eğitime dair hiçbir bilgi ve birikime sahip olmadan koltuk sahibi olup eğitime ve eğitimcilere çok iyi darbe atmayı biliyorlar sadece. Bir de eğitimi ve eğitim yönetimini öğrenseler, Türkiye hala “gelişmekte olan” konumunda kalır mıydı?

Sayın Prof. Dr. Celal ŞENGÖR, “Homeros meydanlardan eve girip, tartışılan bilim başladı. Homeros, ozanların tekelinden herkese ulaştı.” Diyerek başladı söze…

Zaman içinde teknoloji ile dünyanın bilgisi evimize, ofisimize, her yere girdi. Önemli olan onu kullanmayı bilmek kadar, seçerek doğru kullanmak ve değişime giden yolda yerimizi almak… Asıl olan budur.

Herkese yürekten teşekkürler… Bizimle dünyalarını paylaşıp zenginleşmemize neden oldukları için.

04 – 12 – 2006 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3205 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.