Yıllar önce sınıf gazetesi için yaptığım başlığı unutamıyorum… “Ocak” sözcüğünün her anlamını kullanarak resimlemiştim. Ama gazete yapma sırası başka grubun olduğu için, ilgili öğretmen tam yüksek not verecekken durumu öğrenmiş aynı grubun elamanı olmadığım, sadece onlara yardım ettiğim için not vermemişti… Hala haksızlık diye düşünürüm…
Kış geliverdi üşümeleri, üşütmeleri ile birlikte… Sevmediğim gri havasıyla da tabii…
Hafta sonu Fotoğrafevi’nde sergiye gittim. Sayın Faruk ÜRÜNDÜL’ün denizin yaşamına dair fotoğraflarını izledim. Üst katta sergilenenler grafiksel anlatımıyla ilgilimi çekti. Lekeleri tat veriyordu fotoğrafların… Daha önce de Renklenen İstanbul’un sergisini taşıyordu alan. Gerçekten hiç İstanbul’u bu kadar renkli görmemiştim. Cıvıl cıvıldı…
Ve dünya ne küçük, ne kadar harika…
Sevgili Hocam,
Yıllar sonra size rastlamak ( 1976 - 77 - 78 Ebussuut Orta Okulu 1-2-3 B sınıfı öğrencisi ) inanılmaz güzel. Sergimizi ziyaretiniz sırasında sizi tanıyamamam nedeniyle kendimi affedemiyorum. Ancak sergide sizi hatırlıyorum. Yanılmıyorsam üzerinizde kavuniçi bir atkı vardı ve pencere kenarında oturmuştunuz.
Ekli dosyada sözünü ettiğim fotoğrafı gönderiyorum. Eğer yanılıyorsam lütfen beni affedin.
Sizi tekrar görmek istiyorum ama bu sefer hocam olarak görmek arzusundayım.
İletişim bilgilerim aşağıda yer almaktadır.
Ellerinizden öpüyorum.
Yılmaz Bulut
Aslında ev arama maceralarımı anlatmalıyım. Tam romanlık oldu çünkü. Ama başlı başına bir konu olduğu için, başka yazıya bırakmakta yarar var. Yıllık iznim gibi bayram izni de ev aramaya gitti. Bir de yetmiyormuş gibi komşu sabaha kadar sanırım çamaşır makinesi çalıştırdı. Yorgunluk ve aynı sesle sabah etmek, sadece atölyede geçti, etkisini göstermedi… Çünkü öğrencilerim harika…
Yeni öğrencilerime mektup,
KAPIM ARALIK
Merhaba,
Sevgili arkadaşlar yeni bir öğrenci yeni bir yaşam, yeni bir dünya, yeni bir birikim, yeni bir bilgi, yeni bir deneyim, yeni bir güzelliktir benim için…
Hoş geldiniz dünyama
Hoş geldiniz kendinizi ifade etmeye
Hoş geldiniz yaratmaya
Hoş geldiniz farkındalığa
Hoş geldiniz özgürlüğe
Hoş geldiniz gülümsemeye
Hoş geldiniz eğlenmeye…
İlk dersten beri zekiliğinize, yaratıcılığınıza inancım sonsuzdu, henüz sizi tanımadan… Yaşadıkça ne kadar haklı olduğumu görüyorum. İçinizde olağanüstü bir potansiyel var. Bize düşen birlikte üzerindeki külleri silkip altındaki koru - ateşi ortaya çıkartmak, yaşamasına izin vermek…
Çok eğlencelisiniz… Sizi özlüyorum. Deneyimleriniz, fikirleriniz derse olağanüstü bir katkı veriyor. Zenginleşiyoruz. Bunun tersi gelmediğinizde ise, fakirleşiyoruz. Yani gelmezseniz eksik kalıyoruz. Bizi güzelliklerinizden mahrum etmeyiniz lütfen…
Ayrıca kapım hep aralıktır. Ders dışı da odama gelip çayımı, kahvemi içerken sohbet eder, havada saçmalıklarımızı birlikte uçurturuz… Ne dersiniz?
Ben dünyanın en şanslı insanıyım. Sizin gibi, harika, anlamlı öğrencilerim, genç arkadaşlarım var…
***
Sevgili Grup arkadaşlarımız,
İkinci filmimize başlayacağız bile. Bu gün harika bir deneyim yaşadım. Sevgili yeni dersimin yeni yüzleri, yeni öğrencilerim sayesinde… Yaşamın ne kadar anlamlı olduğunu yaşattılar, duvarları olmayan atölyede… Zaman zaman denizin ortasındaydık, zaman zaman da yeşilliğin kucağında renklerle oynaşıyorduk… Özgürlük bu işte, uçmak bunlar işte… Tabii Çarşamba günlerim bir başka renk, Perşembe günlerim bir başka ışıltı, Cuma günleri bir başka rüya…
Evet 2. film başlıyor. Birincisi bitmemişti. Ve fotoğraf projemiz vardı…
Buluşmaya, özlem gidermeye, yeni projelere imza atmaya ne dersiniz? Size inancım sonsuz… Birlikte olunca başaramayacağımız şey yoktur diye düşünüyorum.
Güzellikler, sevgiler…
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
23 – 10 2006 / İSTANBUL
Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır
|