İstanbul’a geldiğim yıllarda Mecidiyeköy’de bulunan bir Kültür Merkezinde gerçekleşen kitap fuarına gitmiştim. Orada Cumhuriyet Kitap Kulübünün düzenlediği bir panele katılmıştım. Konu mizah, karikatüre dairdi, tam anımsayamıyorum şimdi. Konuşmacılardan biri de Semih BALCIOĞLU idi. Panelin sonundaki “soru yanıt” kısmında sanırım Cumhuriyet okuru bir genç zannediyorum ki o zamanlar Tercümanda çalışan BALCIOĞLU’na bir soru yöneltti. Soruyu anımsamıyorum ama Semih Beyin verdiği yanıt gün gibi usumda. “Kalemin namusu vardır.” Bizi de ailemiz “iş insanın namusudur,” diye yetiştirdiği için, çok etkisinde kaldığım bir yanıttı doğrusu.
İstanbul Anadolu A.A. Güzel Sanatlar Lisesine Hamit KINAYTÜRK çok büyük bir katkı vermişti. “Sanat Çevresi” tarafından basılan dergi ve kitapları hediye etmişti. Öğrencilere dağıttık, kütüphanemize koyduk ve bizler aldık. Bunlardan bir tanesi de Semih BALCIOĞLU’NUN “Güle Güle İstanbul” kitabıydı. ( Sanat Çevresi Kültür ve Sanat Yayınları 1 ) Şu anda kütüphanemin başköşesinde olan ve birkaç gündür elimden düşürmediğim… Ön sözünü Sayın Yaşar KEMAL yazmış.
Sayın Yaşar KEMAL, “İstanbul’un öyküsünü, romanını, destanını çizdi,” diyor. “Çekip giden İstanbul’a yakılan ağıtın çizgilerini gerçekleştirdi Semih BALCIOĞLU…
Bir kent kişiliktir. Bu kişilik birikimdir. Kenti dünya yaratır. Ve bunda tüm ulusların alınteri vardır. Her yapı binlerce yılın deneyimini taşır…
………………….
Haliç kirletilmiş ve bu kirlilik İstanbul’a yayılmıştır. İşte BALCIOĞLU bunu resimlemiş, bunları çizmiştir. Acı, güzellik, müzik vardır çizgilerinde. Yitip giden İstanbul’un ardındaki çığlıktır, “Güle Güle İstanbul” beton çölü İstanbul...
……………….
Bu kitap gülümsemenin, sonsuz acının gür çığlığıdır...
…………………
Gidenin yerine, giden güzelliklerin yerine gelenler böyle mi olmalıydı? Beton mu? Yabancılaşma mı, barbarlık mı?
……………..
Semih BALCIOĞLU böyle olmamalıydı diyor çizgilerinde...
…………………
Siyah beyaz çizgileriyle karşı koyuyor, insan yüreklerine başvurarak direniyor...
……………..
Güle Güle İstanbul, Hoş geldin Semih BALCIOĞLU….”
Sayın Yaşar KEMAL sihirli sözcükleriyle, çok güzel, yürekten betimlemiş Güle Güle İstanbul’u, Semih BALCIOĞLU’nu… Sağolsun, varolsun… Eminim cenazesinde de olacaktır.
Sayın Yaşar KEMAL’i hemen hemen gittiğim her cenazede, her anma toplantısında görüyorum. Yazar, çizer olmadan önce insan olmak gerekir. En büyük ödül budur.
“75. Yılında Cumhuriyet” nedeniyle sanata dair basılan tüm kitapları almıştım. İçlerinde Semih BALCIOĞLU’nun hazırladığı çok değerli kitap da var. “Cumhuriyet ‘in 75. Yılında Türk Karikatürü” Tabii çok kitabı ve birçok ödülleri var. Yöneticiliği, hocalığı, var sanatçılığının yanında… Türkiye’yi dünyaya taşıyan onur duyulası bir çizer…
Üçüncü ve son anım da Yapı Kredide kitabını imzalarken yaşandı. Aradığım bir kitap nedeniyle, kitap bölümüne girmiştim. Orada çalışan çok değerli öğrencim Arzu, Semih Beye beni tanıtırken, “hocam” dedi. Ve Semih BALCIOĞLU hemen ayağa kalktı. Onu yordum, diye o kadar mahcup olmuştum ki, “Lütfen rahatsız olmayınız,” diye defalarca yinelediğim halde ayakta kaldı. İstanbul efendisi olmak, zarif olmak, insan olmak, duyarlı olmak bambaşka bir şeydir ve Semih BALCIOĞLU budur, bambaşkadır. Zayıftı, yaşı vardı. Fakat saygısı, duyarlılığı hiç zayıflamamıştı.
Tiplemesi yoktu ama kendine has çizgisi zaten onun tipi, tiplemesiydi. Nerede olsa, nerede görülse tanınıveren bir çizgiye sahipti, bir kişiliğe sahipti… İnce, kıvrak, hareketli, dans eden bir çizgi… Yergilerini, övgülerini, isyanını, eleştirisini mükemmel yapan, düzeyli bir çizgiydi onunkisi…
Disiplini, Akademik tavrı ve gülümsemesi eksik olmayan bir çizgiydi Semih BALCIĞOLU. Bir çizgi ki namusu olan, eğilip bükülmeyen, onurunu kaybetmeyen…
Sabah mektup kutumda Sayın Erdoğan KARAYEL’in karikatürist arkadaşlara “Semih BALCIOĞLU için kitap yapalım,” çağrısı vardı. Sevmek budur… Kitaba katkı veren, verecek olan herkesi şimdiden kutluyorum…
30 – 10 – 2006 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi
http://www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|