Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 3.8.2006  

ANILARDA RODİN


ANILARDA RODİN


ANILARDA RODİN


Dr. Hanımla Rodin Müzesini görmek için Paris’e gitmeye karar verdik. Bir de, “denk düşerse orada Sayın İdil BİRET’ in konserini dinleriz,” diye hayal ettik.

Arkadaşımla Kadıköy iskelesinde buluştuk, daha önceden vapurla karşıya geçeriz diye karar vermiştik. O sabah yazıya daldığımdan saatin ilerlediğini son anda fark etmiş, Kadıköy’e gidene kadar kan ter içinde kalmıştım, heyecandan. Çünkü geç kalıp arkadaşıma saygısızlık etmek istemiyordum. Buluşma saati 12 15 di. Benim Kadıköy’de olduğum saat, 11 40… Kendime ne diyeyim, bu telaşe müdürlüğüm beni zaman zaman yoruyor. Yanımda daima okunacak bir şeyler bulundurduğum için, buluşma saati gelene kadar okudum. O da son anda gelmedi. 15 dakika önce buluşma yerimizdeydi.

Vapurun üst katına çıktık. Bir İstanbul sefası yaptık. YTÜ ye gidip Yıldız Bahçede yemek yedik, kahvelerimizi içtik. Yazın Yıldız Çatı çok sıcak oluyor, herkes bahçeye iniyor.

Sürekli reklam tabelaları okuduğum için, ilk tabelada fırladım, “geldik,” diye. Ama binerken şoför beye de söylediğimiz için, haklı ikazımı aldım. Hakikaten gördüğüm tabeladan epey sonraymış SSM.

Picasso’da olduğu gibi kuyruk yok. Nedenlerinden biri yaza, tatile gelmesi olsa gerek. Yukarı çıkmak için servis koymuşlar. Öne oturduk. Yolda konuşurken Dr. Hanım haykırdı, ”buradan başlamışlar, yontuyu geçtik,” diye. Genç sürücü, çok büyük bir nezaket göstererek, arabayı geri sürüp yontunun hizasına getirdi. Ve “yontu Rodin’e ait değil,” dedi. Oldukça etkileyici bir yontu, harika bir şekilde yere uzanmış bir kadın figürü. Bize ozanları, şiirleri anımsattı. “Sereserpe uzanmış, böyle de yatılmaz ki… Bir elinde ayna… “

Dolu dolu izledik Rodin’i. Binaya girer girmez güzel kızıyla Sayın Coşkun ARAL’a rastladık. Arkadaşım, “nereden tanıyorsun,” dedi. Onunla söyleşi yaptığımı ve ne çok gözlemci olduğunu, anlattım. “Suyun gücü” sözünü unutamıyorum gerçekten. Söyleşi yaparken suyun deldiği betonu görmüş ve göstermişti.

Rodin’i, gördük, okuduk, dinledik. Kulaklıklarla verilen bilgiler güzel. Yaşamı ve söylemleri yazılmış, okumak güzel. Yontuları kadar çizimlerini, fotoğraflarını görmek güzel. Bir de kısa bir konferansa tanık olduk. Ve filmini izledik. Dr. Hanımla bu bağlamda iyi anlaştık. İkimiz de birbirimize bağımlı olmadan gezdik. Ama bunların hepsini ikimiz de yaptık. Kitap aldık.

Epey yorulduktan sonra, müzenin kafeteryasına gidip afiyetle kapicinolarımızı içtik. Sonra Emirgan’a gidip arkadaş çayını içerken, ben kazandibi üzerine dondurmayı severek yedim, güzelim deniz manzarası eşliğinde.

Ortaköy’e gelip motor gezisi yapmak istedik. Fakat Dr. Hanım konsere gideceği için saati denk düşmedi. Başka zaman harika olacağına inandığımız geziyi yapmaya karar verdik. Orada hem vakit geçirdik, hem karnımızı doyurduk. Sebzeyi seviyorum. Meyveyi de. Sonra Dr. Hanımın eşi gelip bizi aldı. Beni Beşiktaş’ta bıraktılar onlar konser için Taksim’e devam ettiler.

İstanbul’da yontunun büyük ustası Rodin çok güzel hazırlanmış.

Yıllar önce Fransız Kültür Merkezinde gelir gelmez gitmiştim Camile Cleudel’in filmine. Gözyaşlarına boğulmuştum filmde. O zaman İAGSL de idim. Danışmanlardan biri, “bu filmi öneriyorum mutlaka gidin,” demişti. Ben, gittiğimi söyleyince bozulmuştu. Yanımdaki hoca hanım henüz gitmemiş, o kurtarmış olabilir bu bozulmayı, etiketler dünyası Türkiye’de.

Rodin ile ilgili yazı hazırlıyorum. Cezanne var, Modigliani var… Bu arada seneye “yaratıcılık” ile ilgili programım şimdiden dolmaya başladı.

Geriye bir şeyler bırakmak gerekir. Dünya devam ediyor çünkü…

Ve beni Rodin kurtardı. Yıllık iznim 1 aydı ve bitti. Ama ben her gün fakülteye geldim. Ve durmadan koşullarıma uygun ev aradım. Moral sıfır. Canım sıkkın. Çünkü ev bulamadım. Bu arada Rodin’i araştırdım ve beni çıldırmaktan Rodin kurtardı. Yoksa ev sorunu tahammül edilir gibi değil.

Ağaç boylarını geçmeyecek evlerde yaşamak umuduyla…

15 – 07 – 2006 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü

Bu yazı salt
www.amatorceedebiyat.com
ve
www.tulaycellek.com
Sitelerinde yayınlanır

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3389 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.