Yıllar önce AKM deki sergisine gitmiştim. Koca bir yaşam – sanat hayatı, muazzam bir şekilde sergilenmişti. Boyut sınırı yoktu AKM nin geniş salonlarında…
YYK de açılan bu sergisinde bir kesit sunuluyor. Klasik tavrıyla gerçekleştirdiği ve bol bol öz portrelerinin yer aldığı dönemle, soyut dönemine yolculuğa çıkıyorsunuz… Her lekesi bir tarih yazıyor. Bir anlama ev sahipliği ediyor.
Sanatının zenginliğini, yaşamının zenginliğinden almış olsa gerek. Doğduğu yer, okuduğu başka yer, yaşadığı, eğitimci olduğu bir başka yer. Belli ki her toprağın bereketinden yararlanmış ve ustalıkla sanatına dönüştürmüş.
Kendi portreleri kadar, başkalarının bakışlarını yakaladığı portreler, hem yapay hem doğal doğa görüntüleri – natürmort ve peyzajları – figürün adeta fotoğraflaştığı çalışmaları ve geometrinin hakimiyetinde yapılan soyuta yolculuk… Rengin, çizginin dansıyla sizi karşılıyor yapıtları.
Üsküp’te dünyaya gelen, Floransa’nın eğitim suyunu içen, fresk ve gravürüyle ve muazzam eserlerin yakınlığında onların problemlerine kafa yoran, incelemeleri Paris’e dayanan, Türkiye’de 1950 lerdeki soyut çalışmaların önde gelenlerinden Sabri BERKEL, bir o kadar eğitmen kimliği ile de varlık göstermiş - varlığını sürdürmüştür.
D grubu üyesi… Kendi içinde bir okul… Çeşitli malzeme onda estetikleşmiş... Kalem, yağlıboya, suluboya, oymabaskı, gravür, vs. onun elinde sanatın doruğuna ulaşmış. Çeşitli atölyelerde eğitimci ve idareci olarak çalışması da yapıtlarının zenginlik nedeni olabilir. Oymabaskı atölyesi, Resim Bölümü Uygulama Atölyeleri Başkanlığı, Temel Tasarım dersi eğitimciliği… Sanatın her alanında öğrenci yetiştirmesi kendi zenginliğinin de bir göstergesidir.
Sadelik… Sanatsal varlığın en önemli nüvesi; BERKEL’de buna şahidiz. Klasik çalışmalarında Leonardo’nun, Michelangelo’nun, Tiziano, Rafael ve Donatello’nun görkemine ulaşırken, soyut çalışmalarında da Cezanne ve Kübizmi incelediğinin ayırımına varmak mümkün. Çünkü yapıtları bizi onlara götürüyor. Ve felsefeye… Parçalanan objeleri - sanatsal bağlamda - birleştiren felsefeye… Bu felsefe, klasik çalışmaları için de geçerlidir. Her şey yerli yerinde örgülenmiş, biri oynatıldığında değişimin yüzde yüze eriştiği bir bütünlük söz konusu tüm yapıtlarında.
Gerek klasik, gerekse soyut döneminde sağlam bir kurulum var. Farklı bir yerden, değişik bir yere gelmesi; altındaki sağlamlığı nedeniyle kişisel bir bütünlük sağlamasına neden olmuştur. Klasik ve soyut çalışmalarında - tüm yapıtlarındaki kompozisyonlarında sağlam bir kuruluşa sahip olduğunu hissediyorsunuz hemen.
Çizgilerinde sınır tanımaz bir boyutu yakalarken, evrensellik kadar yerellik de söz konusu. Dekoratif ve ritmsel tavrı, hattın, minyatürün zenginlikleriyle sınırlı değil, Matisse’ nin kıvraklılığına kadar ulaşıyor.
Çağrıştırımları ne olursa olsun, sağlam bir Sabri BERKEL klasiği, kişiliği ile karşı karşıyayız. Ülkemizin çağdaş kuruluşunda hem sanatçı, hem eğitimci olarak yer alan Sabri BERKEL yaşamaya devam edecektir.
Göçmenler aynı duyguları paylaşıyorlar. Yalnızlık ve gerisi, sanata dönüştürülen yıllara götürüyor insanı… İşte bu yalnızlık, kalabalık ikileminde hep var olacaktır Sabri BERKEL…
06 – 07 – 2006 ( Sergi Açılışı – Resimleri ve Sayın Canan BEYKAL’ın Sabri BERKEL’i derinlemesine anlatın yazısı… )
08 – 07 – 2006 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğr. Gör.
www.tulaycellek.com
tcellek@yildiz.edu.tr
|