Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 15.5.2006  

<font size=2>SAİT FAİK’İ AN</font>LA<font size=2>MAK</font>


SAİT FAİK’İ ANLAMAK


SAİT FAİK’İ ANLAMAK



Alkış… Alkış… Alkış…

Alkışlar, Sayın Prof. Dr. Yücel AŞKIN’a… Hak edilen alkışlar…
Ziraat Mühendisliği alanından değerli bir akademisyenin ve yöneticinin şiire dair, Sait Faik’e dair değerlendirmelerini dinledik. Ve günümüzün eğitimini, eğitimcilerini gözlemleriyle birlikte aktarmasına şahit olduk, güzel bir Pazar sabahı.

Sait Faik’i anlamak; Sayın AŞKIN’ın dediği gibi “ezber eğitim”le olmaz. Okumayan, araştırmayan, eğitim sorumluluğunu damarlarında hissetmeyen, yüreğinde duyumsamayan eğitimcilerle, akademisyenlerle olamaz.

Alanlarının bile bilgisini taşımayan, yazar adı bilemeyen, entelektüel bağlamda ve eğitim bazında inanılmaz eksiklikleri bulunan öğretim elemanlarından bahsetti örneklerle, Sayın AŞKIN. Sait Faik’in öyküsündeki ipek mendilin nasıl suya dönüştüğünü anlattı. ( İlk öyküsü; İpek Mendil ) “İnsanı sevmekle başlar her şey” dedi, Sait Faik’in ağzından… Ve “Sait Faik söylemeye devam ediyor, edecek” dedi… Alkışlar…

Buradaki etkinliklerin Van’a da taşınması diledi ısrarla Sayın Rektör…

“Kültür Bakanı böyle olur,” denilen Sayın S. Talat HALMAN, kürsüye koyduğu renkli bir martı üzerine dizdi sözcüklerini, şiirin mısraları gibi… Harika bir eğitimci örneği yaşattı bize bir bahar sabahı Sait Faik sayesinde…

Sayın Ahmet MİSKİOĞLU, “28 yıldır Sait Faik anma toplantısı düzenleniyor. Sait Faik dünyaya hayretle, hayranlıkla bakan, baktıran bir insan… Biz klasik kompozisyon anlayışıyla yetiştirilmiştik. Başlangıç, gelişme ve sonuçtu bizim için kompozisyon. Ama Sait Faik’de başlangıç ve sonuç yoktu. Ne başı belliydi, ne sonu, öykülerinin… ”

Sayın Ataol BEHRAMOĞLU, Cehov’dan alıntı yaparak başladı sözlerine.
“Yazarlık sanatı, kısaltma sanatıdır.” “Kısalık yeteneğin kız kardeşidir.”
Sait Faik aynen böyledir. Modern hikayecidir. Hikayelerinde şiir ögesi taşır. Şair hikayecidir…”

Diğer konuşmacılar da, Sait Faik’e güzel bir bakışı bizimle paylaştılar. Sayın Cengiz BEKTAŞ Kalpazankaya’da konuştu…

“İki evrenselleşmiş sanatçımız var, Biri Nazım Hikmet, diğeri Sait Faik’tir,” dendi.
Ölümünden sonra anısını yaşatmak için annesi tarafından, adına bir öykü ödülü, “Sait Faik Hikaye Armağanı” kondu. Ve bir başka anne onu her yıl yoğun bir şekilde yaşatıyor bizlere. Sayın Perihan ERGUN’un yüreğine sağlık. Bizi Sait Faik’siz bırakmadığı için.

Bu ikinci Sait Faik anma toplantısına katılışım. İkisinden de ayrı tatlarla, farklı kokularla ve muazzam zenginlikle ayrıldım. Çok yıllar önce ilk defa Burgazada Öğretmenevine geldiğimizde ki o zaman öğretmenevi olarak kullanılmıyordu, resim öğretmeni arkadaşım Fatoş Hanımla hemen onun evine gitmiş, kapısında fotoğraf çektirmiştik.

Yalnız görüntülenen, görünen dünyasında kalabalıkla yaşadı öykülerinde, şiirlerinde ve romanlarındaki kahramanlarıyla Sait Faik.

“Balıkçılar, deniz, deniz kuşları, martılar, balıklar, doğa ölümsüz bir yaşam oldu hikayelerinde ve sonrasızlığa, sonsuzluğa taşındı, taşınacak belleklerde, yüreklerde, tüm farklılıklarıyla, özgün anlatımıyla…

İstanbul hikayeleri, belgeseli oldu bu harika kentin. Ama herkesi heyecanlandıracak bir farklılıkta belgeseldi… Onda çağ bir başka anlamdı, İstanbul başka anlam. Martılar bir başkaydı, deniz bir başka mavi. İpek, su oluyordu yapıtlarında… Büyümenin kargaşası, değişmenin kaosu, yalnızlığın düş dünyası, göçerliğin acısı ve yeni kazanımları… İşte Sait Faik…

Seyahatleri, özgürlüğü sanatının özünü, yaratımını, beslenmesini sağlamış… Yaşam ve yazının içindekiler… Yalnızlık ve yazımın, öykünün dostluğu, yalnızlığı yok edişi, güzel bir beraberlik: Sait Faik ve şiirleri, öyküleri, romanları… Yalnızlığa katılmak, yaşama katılmak, farklı bir çevreye katılmak şiirlerinin köprü olduğu, öykülerinde yaşam bulduğu farklı hayatlar. Çeşitlilik, farklılık, Yalınlık… Yazarak yaşamak… Mavi bakan gözlerle yapıtlarındaki…

Yazmak ve isteğince yaşamak… Ötesi olamadı… “Yazmazsam deli olacaktım.” Diyen Sait Faik’te.

“Dudağıma bir vals yapıştırdım. Pantolonumun cebine ellerimi soktum. Plâjın önünden ıslık çalarak, herkes gibi, mesut bir adam gibi, aynayı kıran ben değilmişim gibi geçtim.” Sait Faik, Mahalle Kahvesi, Varlık Yayınları, Sayı 45, Ocak 1950”

Martıların hiç bu kadar güzel süzüldüklerini fark etmemiştim. Sait Faik şiirleri bu gün, bunu bana gösterdi.

Teşekkürler Sait Faik ABASIYANIK
Teşekkürler Sait Faik dostları, sevenleri
Teşekkürler “Sait Faik'in 100. yaş gününü kutlama” programını gönderen Sayın Aydın ERGİL

ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ

Çıplak heykeller yapmalıyım,
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önünden geçen aksakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
Dilenci
Sana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım. Resimlerden...

Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek

Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe,
Ne güzel kasların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin.

Söylemeliyim,
Yok
Yok... Meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.

Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz Bizans şarkısı.

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokak başlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...

Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boş geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere
Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı boyacı çocuğunun
Oğlu bir şiir okusa
Karacaoğlan'dan
Orhan Veli'den
Yunus'tan, Yunus'tan...

Sait Faik ABASIYANIK

"UMUT SIIRLERI"

Harika sunuşundan dolayı Sayın Gülsen TUNCER’e, güzelim türküleri için Sayın Ozan KARANİ’ye, Halk Oyunları Gösterisi nedeniyle Truva Folklor Araştırmaları Derneğine yürekten teşekkürler…

Burgazada’ daki etkinliklerde bir de öneri geldi. Bir vapura “Sait Faik” adının verilmesi… Güzel olur…


15 – 05 - 2006 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 4271 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.