• Neden Kitap, dergi alıyorsunuz?
• Neye dayanarak kitap alıyorsunuz?
• Size kitap aldıran nedenleri söyler misiniz?
• Neye bakarak, nelere dikkat ederek kitap alıyorsunuz?
• Kitap almanızda belirleyici olanlar nelerdir?
- Kitap hakkındaki yazıları, eleştirileri okuyarak alırım.
- Arkadaşlarımın önerisiyle alırım.
- Arkadaşımın kitabını alırım.
- Erkek arkadaşımın kitabını okurum.
- Kız arkadaşımın okuduğu kitapları okuyorum.
- Babamın kitaplarını okuyorum.
- Dedemin kitaplarını okuyorum.
- Kitabın arka kapağındaki yazıyı okuyarak almaya karar veririm.
- İçinde çok konuşma çizgisi varsa alırım.
- Kalın değilse, ince ise alırım.
- Yazarına göre alırım.
- Kafamı boşaltmak için okurum.
- Araştırma yapmak için alırım.
- Bazen hiç düşünmediğim ama vitrine bakarken ya da belirli bir kitabı almak için kitapçıya gittiğimde o an gördüğüm bir kitabı da alabiliyorum.
- Kitap kapağına bakarak alırım.
- ………………………….
Kitap, dergi, broşür kapağı tasarımı konusuna, bu sorular ve bu yanıtlarla başlıyoruz. Çünkü o tasarımı yapabilmesi için kitabı okuması gereklidir öğrencilerin.
Kitaplar bir şekilde mutlaka hayatımızda yer alıyorlar. Önceliği okullardaki ders kitapları alıyor. Kitap okuma alışkanlığımız varsa kitapçı ve kütüphaneler yer ediyor yaşantımızda. Yollarda yürürken kitap vitrinleri eşlik edebiliyor, gördüklerimize… Evimizde, odamızda en değerli can yoldaşımız olarak duruyorlar, değerli kitaplar.
Sanat eğitiminde, söz konusu olan bir çok neden vardır. Bunlardan ikisi; sanat eğitimi yapacaklar içindir, diğeri ise sanatı tüketecekler için bilinçlendirme adına yapılandır.
Bir tasarımda çok önemli iki nüve vardır. Biri işlevselliği, diğeri estetikliği. Ne yaparsanız yapınız bu ikisinin dengede olması, ön koşuldur.
Her insanın bir yüzü olduğu gibi kitap da bir yüze, bir portreye sahiptir. Bu yüz; içinde yazılanların, kitabın ruhunun yansımasıdır. Daha doğrusu öyle olmalıdır. O çehrede bulunanlar, kitabın kimliğini ele verecek bağlamda ele alınmalıdır. O zaman önceliği kitabı okutturmak olmalıdır, o görüntünün – o yüzün.
Kitabı sattırma işlevine sahip olmalıdır, kapağının tasarımı. Hatta bir nevi yaşam eğitimi olmalıdır kitap – dergi kapağı, meraka hitap ederken. O halde içerikle biçim ilişkisinin çok iyi dost olmaları gerekir.
Kitap – dergi kapağı;
• Akılda kalan, unutulmayan, anımsanıveren
• Kitaba anlam veren
• Farklılık katan
• Özgün ve çarpıcı olan
• Merak ettiren
• Fark ettiren
• Kitaba gönderme yapan
• Aklı meşgul eden, düşündüren
• Okuyucuya soru sorduran
• Bir sorgulamanın başlangıcı olmalı, kapak tasarımı
• Kitabın içinin iyi bir göstergesi olmalı. Ama çarpıcı bir şekilde
• Okuyucuya bir bakış olmalı,
• Bir pencere açmalı
• Sade, yalın olmalı
• Kullanılan renkler sizi içine çekmeli. Amaca uygun olmalı. Ekonomik olmalı
• Kapak, içerikle ilişkili olmalı
• Görsel ögeler vurgulayıcı olmalı
• Tasarım bütünlük göstermeli
• Yazı ve görsellik arasında denge kurulmalı, tabii kendi içlerinde de.
• Yapılan resmin ve yazının amaca uygunluğu söz konusu olmalı
• Görsel ögelere yeteri kadar yer verilmeli
• Boşluklar etkili kullanılmalı
• Kapak tıklım tıklım doldurulmamalı
• Kitap kapağında kullanılacak bilgiler tam olmalı: Kitabın adı, yazarın adı, yayın evinin adı…
• Yazı karakterinin sade olmasına ve çok çeşitli olmamasına dikkat edilmeli. Doğru olmalı.
• Ön ve arka kapakta bütünlük aranmalı. Tutarlılık gözetilmeli. Gerekirse ilişkilendirilmeli
• Kapağın işlevsel olması kadar, estetik olmasına da dikkat edilmeli.
• Özgün, ilgi çekici, farklı olması konusunda hassasiyet gösterilmeli
• Kapak tasarımı ile sayfa tasarımı arasında birliktelik kurulabilir
• Kapak tasarımında kullanılan yazılar okunaklı olmalı. Çünkü işlevsel amaçlı olarak orada bulunuyorlar, okuyucu perişan etmek için değil.
• Görsel ögeler, okuma akışını engellememeli…
Bunu biraz daha açıklamak isterim. Özellikle dergi kapaklarında yaşanan bir sorun üzerinde durmak lazım. İlgi çekmek için resim kullanılması doğaldır. Tabii içindekilerle ilgili bilgi verilmesi de gerekir. Buraya kadar doğru. Doğru olmayan, yukarıda da belirttiğim gibi kapağa konulan resim üzerine yazı yazılmasıdır. Hem resmin değerini öldürüyorsunuz hem yazının işlevselliğini mahvediyorsunuz. Yazıyı okunmaz yapıyorsunuz, resmi görülmez kılıyorsunuz. “İkisi de önemli, ikisi de ön planda olmalı,” demek yeterli değildir. Bu iki önemi, birbirini yok etmeden yerleştirmek gerekir. Bunun için illa resmi, fotoğrafı bir kare ya da dikdörtgen içine yerleştirmeniz gerekmez. Açık biçimde de bir kompozisyon düşünebilirsiniz. Ama yazı olacak yerde, grafik bir düzenlemeye gidebilirsiniz. Bunda dikey bir çizgi bile yeterli olabilir bazen. Yazı kısmının zemininde, tablonun renklerini iyice pastelleştirerek, tonunu açarak kullanabilirsiniz. Üstüne de, okunacak koyulukta yazıları yerleştirebilirsiniz. Böylece hem devamlılık sağlamış, kopukluğa yer vermemiş olursunuz hem de estetik olmak kadar, işlevsel olma özelliğini de yitirmemiş olursunuz. Tabii bu bir çözüm. Yaratıcılıkta çözüm yolu çoktur.
Bunları neden yapmalı? Yani estetik kadar işlevselliği, işlevsellik kadar estetiği neden düşünmeli? Bir kere kullandığınız fotoğraf, tablo adına yani sanatçısına duyulması gereken saygı adına yapılmalı. Yazdığınız konu başlıkları adına yani bu başlıkta yer alan yazar , insan adına yapılmalı… Sizi izleyen, okuyan kişiler adına yapılmalı… Ayrıca zaman ve sağlık adına bunları yapmak durumundayız…
Kapak tasarımı, insanlarda - alıcıda kitapla, dergi ile ilgili ilk izlenimleri oluşturması bakımından son derece önemlidir. Doğrudan psikolojinize, ilginize, bilginize hitap eder çünkü. Ve kitap – dergi vb. kapakları içerikle ilgili mesaj vermektedirler. Bu nedenle düzenlemelerin itina ile yapılması şarttır.
Eğer yazar çok tanınmış ise kitap isminin, büyüklük olarak önüne geçer. Ama her halükarda yazı boylarının farklı kullanılmasında yarar vardır. Ve resim tamamlayıcıdır… Ve çekicilik rolü üstlenendir… Bu anlamda sunum çok önemlidir.
Kitap aynı zamanda elinizde taşıdığınız ana kadar, her zaman bir tanıtım kokusuyla doludur. Nitekim Grafik Tasarımın işlevi de, duyurmak, bilgi vermek ve ikna etmektir, etkilemektir. Kitap ve dergi kapakları da bu anlamların içindedir.
Kitap kapağı tasarımı konusunun ilk dersinde öğrencilere, “neye dayanarak kitap aldıklarını – seçtiklerini” soruyorum. “Okuduğum, duyduğum eleştirilere göre,” diyenler çoğunlukta oluyor her zaman. Tavsiye çok geçerli, kitap almaları için. Yazara göre kitap alanlar var. Ve arka kapaktaki metinden etkilenebildiklerini söyleyenler de oldu.
Çok az da olsa kitap kapağındaki tasarıma göre alanlar çıktı. “Unutamadıkları kitap kapağı tasarımlarını” sorduğumda yine az da olsa hemen anımsadıkları, unutamadıkları hatta beyinlerine iyice kazınmış kitap kapakları oldu. Tasarım olarak iyisi daha çok, ama kötü olarak uslarında kalanlar da var.
Yayınevlerini sordum. O konu üzerinde pek durmadıklarını fark ettim. Hatta konuyla ilgili saydamlar gösterdikten, kitap kapakları tasarımları üzerinden fikir ürettirdikten ve eleştirilerini aldıktan sonra çizime geçildiği zaman, özellikle, “kitabın adı, yazarın adı ve yayınevinin adı yazılacak,” dediğimde, sayı az da olsa yayınevini unutabildiklerini gördüm. Halbuki yayınevi çok önemli.
Kitap kapakları üzerine yazarlarla konuşurum zaman zaman… Sayın Sunay AKIN demişti ki, “kesinlikle yayınevin anlaştığı tasarımcıyı bulur, birlikte çalışırım.” Bence de doğru olan budur. Ama kitap kapaklarını vitrinde görenler de var.
Yazarlarla yaptığım söyleşilerin kitap kapaklarıyla ilgili bölümlerini paylaşmak istiyorum.
Sayın Tınaz TİTİZ…
TT – Bir ara ben bilgi toplumu ya da bilişim sektörüyle ilgili bir gazetede haftalık yazılar yazıyordum. “İnsan Ne Yerse Odur” Kitabımdaki yazılar onların derlemesidir. Parantez içinde, bu kitabım en çok satılan kitaptır.
TÇ – Branşım gereği kitap kapaklarına çok takılırım. Dersimde öğrencilerime de kitap kapağı tasarımı yaptırıyorum. Bu arada kitap kapaklarınızdan da bahsedebilir miyiz?
TT – Bahsedelim. En çok satan kitap olmasının nedeni de kapağı nedeniyle.
TÇ – Nasıl bir kapaktı ve konuyla ilgisi neydi?
TT – O kitabın esas adı, “Bilgi Toplumu” ydu. Fakat onu yayınlayan İnkılap yayınevi aynı anda başka bir yazarın “Bilgi Toplumu” adlı ikinci kitabını yayınlıyor. Dediler ki “ya sizinkinin ya da öbürünün adını değiştirmemiz lazım. . Sizin kitabınızın içinde makaleler var. Değiştirmek daha kolay.” “Tabii benimkini değiştirebilirsiniz.” Dedim. “Ne koyalım adına?” dediler. Bende, “siz okuyucuya hoş gelebilecek hangisini düşünüyorsanız onu koyun.” Onlar da bakmışlar, eski bir Zen deyişi var. “İnsan ne yerse odur.” diye. Onu da ben bilgi toplumuyla ilgili olarak koymuştum. Yani hangi bilgiyi tüketiyorsanız, huysuz Virjin’i seyrediyorsunuz siz osunuz. Televoleyi seyrediyorsanız osunuz gibi. Öyle kastetmiştim. Profesyonel insanlar almışlar, ressama demişler ki bize bir kitap kapağı çiz. Yazarı Tınaz TİTİZ, yayınevi İnkılap kitapevi. Adı “İnsan Ne Yerse Odur” Ressam da, “burası yemek kitabı çıkartıyor herhalde” diye, bol yiyeceğin, tavuğun bulunduğu güzel bir sofra ve başında da pembe yanaklı, tombul bir adam çizmiş. Kitap bir çıktı piyasaya millet kapış kapış alıyor. Meğer yemek kitabı diye alıyorlarmış. Bursa’da bir konferans sırasında iki öğretmen konuşuyor. Ben de arkalarındayım, beni görmüyorlar. Biri diğerine, “yahu bu adam hep başka başka şeyler yazıyor. Bak buna da maydanoz olmuş, yemek kitabı yazmış.” diyor. Çok satılmasının nedeni bu.
***
Sayın Feyza HEPÇİLİNGİRLER…
TÇ - “Türkçe Off” ve “Dedim Ah”ın kapaklarına takıldım. Kitap kapaklarınızı kim tasarladı? Baktım ikisini de aynı kişi yapmış; ama çok farklılar. Özellikle “Türkçe Off” çok parçalı ve ikisini de sanki başka başka kişiler yapmış sanıyorsunuz ve size önerecektim aynı kişiyle çalışın diye. Daha iyi olur. Aziz Nesin’in kitap kapakları böyle.
FH – Evet çok farklı. Çok ayrı karakterde. İşin acıklı tarafı ve sizin bilmediğinizi sandığım tarafı şu: Ben kitaplarımın kapaklarını piyasaya çıktıktan sonra gördüm. Yayınevleri size daha önceden pek danışmıyorlar. Piyasada görüyorsunuz, herkes gibi. Örneğin “Dedim Ah” çıktığı zaman bir arkadaşım Remzi Kitapevinde görmüş. Köşeyi döndüm, karşıdan Remzi Kitabevi göründü. Bütün vitrinde Feyza yazıyor” diye anlattı bana. “Tüm vitrin Feyza yazıyor” da ne demek? Tamam, vitrini tamamen o kitabımla donatmış olabilirler; ama yine de Feyza yazmaz bütün vitrinde. Sonra kitabın kapağını gördüm ve anladım. Çünkü kitabın kapağı, kitabın adı “feyza” ymış gibi düzenlenmiş.
TÇ – Bu arada kitabın ismi de çok fazla arka planda kalmış.
FH – İsmi, ancak çok dikkatli biri; “Feyza diye bir isim olmaz, bu yazarın adı olmasın” diye bakan, kitabın adını arayan görebilir.
TÇ – “Türkçe Off” biraz daha yumuşak, daha farklı yazılabilirdi. “Off” bizde çok yer etmiş. Zaten burada da anlatmışsınız, bizim kullandığımız vurgulu off.
FH – Burada da daha farklı olabilirdi, doğru. Orada çok mekanik bir düzenleme var. “Off” buna ait. Şurada da “on” var gibi. Kitap kapaklarını dediğim gibi kitap piyasaya çıkınca görüyorum. Bir tek kitabımın kapağını önceden gördüm. Çünkü kızım yapmıştı. “Tanrıkadın”ın kapağını çizdi, gönderdi.
***
Cumhuriyet Kitap ekinin editörü Sayın T. GÜNAY'ın Can Kitapevi’nde Türk yazarların kaleme aldığı çok sayıda “Mike Hammer” kitabı hakkında gerçekleştireceği söyleşisine katılmıştım. Kitabın yazarı Mickey SPİLLANE. Bizim yazarlar “Hammer” serüvenlerini içeren 200 civarında kitap yazmışlar.
Kitap kapaklarının tasarımlarını anlattı. Söyleşinin en eğlenceli tarafı buydu. Sayın GÜNAY’ ın anlattıkları, kitap kapağını görmeyenlerden de beterdi. Telefonla kitap kapağı siparişi verilmesi, bazen farklı öyküler anlatılıp tasarım istenmesi ya da yapılan kitap kapağı tasarımına göre öyküye ekler yapılması, oldukça komik anlatıldı… Tabii bunlar yıllar öncesine ait yaşantılar. Şimdi teknoloji gelişti. Bu da teknik olarak bir çok kolaylıklar sağladı. Geriye o teknolojiyi doğru, amacımıza uygun bir şekilde kullanmak kalıyor…
27 – 03 – 2006 / İSTANBUL
Tülay ÇELLEK
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım fakültesi
Sanat Bölümü
Grafik Tasarım – Grafik Atölye Dersleri
|