Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 20.3.2006  

IŞIĞIN BABASI REMBRANDT


IŞIĞIN BABASI REMBRANDT


IŞIĞIN BABASI REMBRANDT



IŞIĞIN BÜYÜCÜSÜ
BÜYÜCÜNÜN IŞIĞI

Ne ile görürüz?
Nasıl görürüz?


Bu sorularla başlıyorum seminerime, güneşten dünyaya yoğun bir şekilde ulaşan ışık huzmelerinin gösterildiği fotoğrafla birlikte…

Yanıtlar; gözle görürüz, yürekle, beyinle, deneyimlerimizle, dokunarak, hissederek, seçerek, istediklerimizi, önemsediklerimizi, ışıkla görürüz.

Bu yanıtlardan sonra Rembrandt’ ın “Dr. Tulp’un Anatomi Dersi” isimli tablosunu gösteriyorum. Çünkü, belli bir sistematiğe göre yerleştirdiğim saydamların ilk başlığı “ışık”…

Ve verilen yanıtlara en iyi karşılık olan yapıttır bence… Işık harika kullanılmış… Önemsenen yerden, konudan çıkmış, oradan ilgilenenlerin yüzüne dağılmış. Fiziksel olarak bildiğimiz tarzda değil ışığın yeri, tavandan gelmiyor…Konudan çıkıp karanlıklar içinde eriyor, vazifesini yaptıktan sonra. Son yıllarda önemi artan duygusal zeka insanla birlikte yeryüzünde yerini almış belli ki…

15 temmuz 1606 da bir değirmencinin çocuğu olarak dünyaya gelmiş Rembrandt… Çocukluğu ışık gölgenin gözlemleneceği bir ortamda geçtiğine göre onda yaşam alanı olmuş belli ki.

Wölfflin, “Sanat Tarihinin Temel Kavramları” kitabında Klasik Sanatla, Barok Sanatı karşılaştırır. Kitabın bir yerinde derki, “Ne Klasik Sanat, Barok Sanattan üstündür, ne de Barok Sanat, Klasik Sanattan üstündür. Sadece insanoğlunun beğenileri değişmiştir. İşte Rembrandt bu beğeni değişikliğinin önde gelenlerindendir.

Rembrandt’da görme değerleri, dokunma değerinin önceliğindedir. Sanatçı karanlık bir ortama ışık verir. Her figür karanlık bir çevreye sahiptir. O karanlıklar içinde bir aydınlıktır figürleri. Önemsedikleri, kesinkes uzayan, net çizgilerle değil, her an karanlığa açık tanımlamalarla bize ulaşırlar. Her şey bir yumuşaklık içinde gösterilmiş, ışığın bu yönde ustalıklı kullanımıyla.

Rembrandt’ın yapıtlarında ışık dans eder adeta. Gölgeselin ve hareketliliğin yapıtlarıyla sanatçı, Barok’un baş ustalarındandır. Işık, gölge, belirsizlik, derinlik, birlik, açık form değince Barok dönem ve Rembrandt akla gelir ilk önce…

Konuları, özellikle gençken; dilenciler; yırtık, pırtık giysileriyle, genç yüzlerden ziyade, buruş buruş yaşlı yüzler, düz duvarlar değil; yıkılmış, dökülmüş duvarlar, merdivenler, kalabalıklar… Onun tarzına hitap ediyordu bunlar. Işığın gölgelerle kaybolmasını ya da gölgelerin ışıkla yitmesini sağlıyordu kendine bu görüntüler. Ancak hareketle nefes alan bir yaşam, ama keskin olmayan yumuşak bir yaşam fışkırıyordu tablolarında. Konunun kendisi ışık olan bir hayat vardı yapıtlarında. Işık, konusudur adeta ne çizerse çizsin. Gölgesel değerler, ışıkla anlam bulur çizimlerinde. Işık alabildiğine başat olmuştur. Onun uğradığı yerlerde hayat başlamıştır. Ve ötesi karanlık – gölge.

Yıllar sonra saraydan, din konularından ayrılıp doğaya, yaşama, güneşe ulaşan Empresyonizmde bir esinlenme kaynağı olur. Saraydan, dini yapılardan, duvarların içinden çıkıp sokaklara dökülen, ışığı yeniden keşfeden Empresyonistler - İzlenimcilerde de bir başka eriyordu biçimler ışığın görüntüsüyle rengarenk lekelerle, belli belirsiz şekillere dönüşüyordu yaşamdaki her şey; binalar, ağaçlar, nehirler, insanlar, yollar…

Rembrandt, ışığın olduğu kadar çizginin de büyücüsüdür… Onun birkaç çizgisi filleşiveriyor, portreleşiyor, masalaşıyor… Masallaşıyor, karanlıklarda eriyip giderken sonsuzluğa…

Hollanda’nın yetiştirdiği ışığın en büyük sanatçılarından Rembrandt, 1606 – 1669 yılları arasında yaşamıştır. Yaşamını yazarak, yazışarak değil de gençliğinden yaşlılığına kadar çizdiği özportreleriyle anlatmıştır. Nitekim öncelikle ününü portreleriyle sağlamıştır. Çalışmak ve derlemek en önemli özelliği idi. Ve sadelik… Ve gerçeklik… İdealize edilmeyen, olduğu gibi gösterilen gerçeklik, kendisi… Ve ruhu, ruhsal durumu olduğu gibi yansıtan…İşte bu derinlik onu başarılı bir portre sanatçısı yapmıştır. Bunlar, ona yaşamak için maddi gelir de sağlar olmuştur.

“Rembrandt, sanatçının bir resme ‘ancak amaçlarını gerçekleştirildiği zaman’ bitmiş gözüyle bakabileceğini savunurdu. ( Sanatın Öyküsü - G. – S.332 )

Rembrandt’ın, yeteneği kadar çalışması ve olağanüstü bilgisi de kalıcı olmasının nedenlerindendir. Anlatımcı tavrı, izleyenlere yapıtlarının öyküsünü yazdırır. Üstelik bunları gösterişe kaçmadan başarmıştır. Bir çok ressam gibi parlak renkleri tercih etmemiştir ki etseydi onda da başarılı olurdu. Onun ışığı, kullandığı ışık tarzı yapıtlarına yeteri kadar parlaklık kazandırmıştır. Koyuların içinden biçimleri çıkartarak, onlara yaşam sunarak sağlamıştır bunu… Dramatiklik, yalnızlık, hüzün gibi ruh halleri, ışık yardımıyla oluşturduğu müthiş bir atmosfer içinde anlatılmıştır.

Rembrandt aynı zamanda bir oyma sanatçısıydı. Asitle yaptığı oyma baskılarda kutsal öyküler anlatılmıştır. Bunun için muazzam incelemeler yapmış ve bu bilgisini oldukça başarılı bir şekilde yapıtlarına aktarmıştır.

Döneminin yoksulluğunu, açlığını, gözyaşını çıplak gerçekliği ile günümüze kadar gelmesini sağlamıştır, olağanüstü yeteneği ile… Yapıtlarında, kullandığı ışık kadar denge, uyum, derinlik, bilgi ve İtalyan resmi ile incelediği tüm diğer ülkelerin resmi başarısının altındaki olgulardır. Ama aynı başarıyı yaşamında gösterememiştir. İflas etmesi bunun göstergesidir. Fakat ne olursa olsun onun büyüklüğü yok olmamıştır hiçbir zaman… 17 yüzyıldan günümüze ve geleceğe uzanan bir ölümsüzlüktür Rembrandt Harmensz van Rijn…

Yapıtlarından bazıları;

Öğreten İsa,
Meryem’ in Ölümü
Çarmıhtan İndiriliş
Emmaus’ ta Akşam Yemeği
Kadın Figürü
Emmaus – 1654
Özportreleri
Kötü Köle Meseli - 1655
Davut ve Abşalom’un Barışması 1652
İsa’nın Dinsel Öğüdü – Asit Oyma - 1652
Çengele Asılmış Sığır – 1655
Dini resimler
Manzaralar
Dr. Tulp’un Anatomi Dersi – 1632
( Yağlıboya, desen ve çizgi resimler,Gravür )

400. Doğum günü nedeniyle Amsterdam’ da açılan sergisi, umarım ülkemizde de yinelenir. Bir ışık daha doğar dünyamıza böylece…

Kaynaklar

• Sanat Tarihinin Temel Kavramları – H. Wölfflin / Remzi Kitabevi
• Sanatın Öyküsü – E. H. Gombrich / Remzi Kitabevi
• Barok Sanatını Tanıyalım / İnkılap ve Aka
• Resim Sanatının Tarihi – S. Tansuğ / Remzi Kitapevi
• The Book of Art – Volume 3 – Flemish and Dutch Art
• Dünya Sanat Tarihi – Adnan Turani / Remzi Kitabevi
• Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi 3 / YEM Yayın
• Rembrandt – By Larry Silver
• www.rembrandthuis.nl
• www.rembrandt400.com/
• http://www.rembrandtpainting.net



19 Mart 06 / İSTANBUL




Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 4300 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.