( BİRİKENLER, BİRİKİMLER )
Sanki barajın kapağı açıldı, bir çocuk eli tarafından… Seminerler fışkırıyor sular seller gibi…Tatlı yoğunluk, tatlı yorgunluk…
“Bir Şans Daha” düşündüren, duygulandıran bir film. Mutlaka “Kalküta’nın Çocukları” filmini de görmeliyim…
Sokaktaki çocuklara, kimsesiz çocuklara vb. koşulları taşıyanlara seminer verdiğimde binadan çıkarken ilk düşündüğüm; “iyi ki bunu yapıyorum.”Oluyor. Birinde, “neden bu çocuklar sokağa bırakılmış,” diye sormuş, yanıtını duyunca şaşkınlıktan ya da kabul etmek istemediğimden birkaç kez yinelettirmiştim. Çünkü çocukları sokağa bırakanlar öz anne ve babaları… Kendi annemi ve babamı düşündüm de dünyanın en fedakar insanlarıydı. Böyle bir aileye sahip olduğum için şanslıyım. Ve yine bu tür işleri yapıyorsam, anne ve babamın yardım konusundaki öğretileri neden oluyor. Filmi izlerken de aynı duyguları yaşadım durdum. Annelik ve babalık ne olağanüstü bir sevgi ve güven.
Bir konu üzerinde iki kez düşünmek gibi, bir şans daha verilmeli, çocuklara… Filmde duygulanıp epey ağladım.
4. Uluslararası Beyoğlu Buluşması olan “Pera Fest 2005” kapsamında ben de bir seminer verdim çocuklara… Organizasyonu Sayın Vecdi SAYAR ve eşi Sayın Özdem Petek gerçekleştiriyorlar. Küçüklerde semineri daha kısa tutuyorum. Büyüklerde daha çok örnek verip, aralara yayarak yaratıcılık tanımlarını, üretilen fikirler üzerine oturtuyorum. Bu benim için oldukça rahat oluyor.
Seminerime yardım etmek – asistanlık yapmak için 3 öğrencim geldi. Sevgili Reşat mezun oldu ama hala tüm titizlik ve sorumluluk duygusuyla asistanlığımı yapıyor. Keşke aynı inceliği, etiği tüm idareciler duysa, gösterse zaaflarına vb. şeylere kapılmadan. Bu gençlerden öğrenecek çok şey var. Sevgili Şenel ve derslerimde bilgi aktarımları olan Neslihan’da seminere katkı verenlerden oldu. Paylaşımlarına hayran kaldığım, dersimin afiş yarışması birincisi Şenel, çocuklar için de ayrıca bir şeyler yapacak. Fotoğraf dersleri verecek ve çocukların kültür gezilerine katkıda bulunacak. Reşat askere gidiyor yoksa onun da katkılarına devam edeceğine inancım sonsuzdur.
Festival kapsamında sergi ve söyleşilere katıldım. İlk gördüğüm sergideki dantel, yüreğimden vurdu beni. Annemin yarım kalan dantelini saklıyorum. Ve bir gün sergilemeyi hayal ediyorum. Sanki Gerze’nin bayram nokulu gibi dantel de yerini hazıra bırakıyor. Hangi birine üzüleyim. Ellerden kopup makineye geçenler sayılmakla bitmez adeta.
Sayın Behiç AK’ ın sergisi de dolu dolu, her anlamda düşündürücü karikatürlerden oluşmuş. Kendisini kutluyorum O akşam sergisinde karşılaştık ama basın mensuplarıyla konuşurken tebrik edememiştim.
Sayın Burçak EVREN, “Beyoğlu’nun eğlence kültürü”nü anlattı kısaca. Sinema ve tiyatroların üzerinden. Tabii saydamlar eşliğinde. Araştırmacılığına hayran kaldım. Sayın Hagop AYVAZ’ da tiyatroya dair anılarıyla hem zenginleştirdi hem de şenlendirdi bizi. Tiyatroya gönül vermiş biri. Dikkatimi çeken de - ki öyle olması gerekir diye düşünürüm hep; insanların dinleri ve ırkları kendi özelidir, paylaşılması gereken ortak olan çalışmalardır, duygulardır vb… Gerçekten Sayın AYVAZ’ da aynen böyle yaptı. Kim tiyatroya gönül verdiyse aynı coşkuyla kutladı, hayranlığını belirtti. Milliyetine göre ayırmadan.
Ve dün akşamı dolu dolu geçirdik arkadaşlarla. Tek sıkıntımız bu güzel etkinliğin duman altında yapılıyor olması. Aslında bu tür etkinlikler esnasında sigara içilmemesi iyi olur ama dinleyen kim. Üstelik oldukça yaşı büyük olanlar vardı.
Önce Orhan Veli ile ilgili anılar anlatıldı, kahkahalar arasında. Sayın Aydın BOYSAN çok iyi hazırlanmış. Birkaç dosya kağıdından zaman zaman okuyarak anlattı Orhan VELİ ’yi. “Dersime iyi çalıştım,” dedi. Masada da ben aynı şeyi söylemiştim. Üstelik söyleşi başlamadan önce masamıza gelmişti. Kendisini yıllardır hiç bıkmadan, gülümseyerek dinlerim. Sayın Cevat ÇAPAN, Sayın Turgay FİŞEKÇİ, Sayın Ziya ŞAV, Sayın Haluk ORAL, Sayın Şeref ÖZSOY, Sayın Mehmet Ali ALABORA konuştular, şiirler okudular. Sayın Hıfzı TOPUZ anımsatmalar yaptı. Sayın Savaş DİNÇEL’ de konuştu. Her birinden ayrı zenginleştik. Neşelendik. Adeta ünlüler geçidi vardı. Tabii doğum günü olan biri daha vardı ki ses rengine hayran kaldığım Sayın Mücap OFLUOĞLU, unutulmazlarım arasındadır. Şiirler okudu. Ayrılırken yanağından öptüm. Birden tarihi bir gece oldu benim için. Nasıl onlar Orhan VELİ’ yi gördülerse biz de onları gördük, duyduk, dokunduk ve konuştuk. Saydam gösterilerini izledik… Yılların değişimine şahit olduk, bir gecede. Bu arada bir şey daha dikkatimi çekti iyiden iyiye, daha önce de aynı duyguya kapılmıştım. Sayın Semih POROY, inanılmaz güzel sunum yapıyor. Belli ki daha önceden ciddi şekilde hazırlanıyor. Üstelik duvarlar onun güzelim çizgileriyle gerçekleşen sanatçı portreleriyle dolu. Gerçekten buranın en büyük özelliği diye düşünüyorum bu karikatürleri.
Yazıya ara verdim. Çünkü güzel bir kızım ziyaretime geldi. Bu yazıyı ortaladığımda da bir öğrencim gelmişti. İşte öğretmenliğin - akademisyenliğin en güzel yönü bu. Tıpkı eve gidince annemizi bulmak gibi, okula gelince öğretmenimizi bulmak. Bulunmaktan hoşlanıyorum, bulmaktan da. Bu gençler beni çok mutlu ediyor. Derslerimde de sıkıntımı atölyenin dışında bırakıyor ve öylesine neşeleniyorum ki… Canım öğrencilerim sizi çok seviyorum…
15 - 11 - 05 / İSTANBUL
|