Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
Bir eğitimcinin en büyük mutluluğu eski-meyen öğrencileri tarafından aranmasıdır. Dün bu anlamda son günlerimin en güzel anlarını yaşadım. Tatile bu moralle çıkmak çok güzel. Bir de öğrenciniz size güzel sürprizler yaşatırsa neşenize diyecek kalmıyor. Sitemde bir fotoğrafın kahramanı olan ve ismini sevgili Niyazi’den öğrendiğim İsmail amca ile öğrencim birlikte balık tutmuşlar uzun yıllar. Bunu duyunca o kadar çok şaşırdım ki… Ve seneler önceye taşınıverdim birden. Önce Niyazi sayesinde Eyüp’teki okula gittim. Aklımdaki Niyazi, küçücük sevimli bir çocuk. Şimdi gördüğüm Niyazi boyumu geçmiş. Gerçekten çok duygulandım. Sayın Türkan SAYLAN harfleri severim demişti bir konuşmasında. Ben de sözcükleri seviyorum. Öğrencilerimde hep sözcük yakalama sevdasına tutulurum. Dün Niyazi’de de fark ettim. İlginç sözcükler kullanıyor, konuşurken. Önce içimden sonra dışımdan yazmalı, yazıyor ve ben görmeliyim diye düşündüm ve söyledim.
Ertesi gün sağolsun Niyazi fotoğrafı da göndermiş, bir teşekkür iletisiyle. Sevgili Kızı Merve ile de bir gün tanışacağımı umuyorum.
Ve Niyazi’den…
Martının kanadında,
Takılmış, kalmış gönlüm,
Gün batımı ile hırçın,
Doğumu ile suskun,
Keskin bir bakış,
Kız kulesi'nin nazlı bedenine,
Öfke ile Özlem nasıl birbirini sevmiş,
Dalgaların raksında,
Dün akşam Nazım Hikmet Kültür merkezinde bir başka heyecan yaşadım, beni davet eden arkadaşım – adaşım Tülay hanım sayesinde. Kendisine binlerce teşekkür öpücüğü… Tabii çok ilgi gören “Nuri İYEM” le ilgili yazım için de kutluyor, büyük bir incelikle.
“Sizi bu akşam Kadıköy'de Sanatçılar Sokağı'nda bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezindeki Güney Toroslarda bir köyde 7-8 kadın tarafından oluşturulan Tiyatro grubunun belgeselini çekmiş Pelin Yalaz'ın filmini izlemeye davet etmek istiyorum. Gösteri saat : 19.00 da başlıyor.
Görüşmek üzere sevgiler”
Son dönem gördüğüm en güzel belgesellerden biriydi, geceme renk veren film… Gösterim sonrası sorular soruldu. Gazetede gördüğü haberden hareketle bu belgesel gerçekleştirilmiş Sayın YALAZ tarafından. Köyün kadınları bir tiyatro yapmışlar ki sormayın. İlkokul müdürü de yardım etmiş ama başı çeken kadınlar. Senaryolarına kadar kendileri yazmışlar. Daha sonra yaptıkları bir oyuna eşlerini de katmışlar. İnsandaki bu doğa harikası kazanımların yeri yurdu yok; her yerde, her zaman diliminde karşınıza çıkıp gönül tellerinize dokunuveriyorlar. Tabii hem oyun içi hem arka planı o kadar güzel çekilip öylesine başarılı bir şekilde monte edilmiş ki, kurguya teşekkür etmekten başka söylenebilecek söz bulamıyorum. Umarım bir çok kişi izler ve kendilerine dönüp bakarlar. Böylece kendilerinde yeni keşiflerde bulunup bizlere ulaşırlar… Bahçede oturduk öncesi ve sonrası. Orası da güzel. Arkadaşlarla gelmek lazım ara sıra.
25 Cumartesi şiir panelinde 20 yıldır görmediğim bir öğretmen arkadaşıma rastladım. Milli eğitimdeyken en iyi arkadaşlarım edebiyat ve felsefe öğretmenleri olurdu. Arkadaş da felsefe öğretmeniydi. Meğer şiir yazıyormuş, yayınlanmış üstelik. O zamanlar sessizdi. Diyor ki, “o zamanın görevi yazılı okumaktı. Şimdi şiir zamanı”
Konuşmada Sayın Türker KOLUMAN daha toplumsal tarafa dokundu. Sayın Salih POLAT ise daha entelektüel tarafında gezindi şiirin. Şiiri çığlıkla özleştirdi. Herkesin malzemesiyle şiir yapmaktan bahsetti. “Şiir ateştir, dokununca yakar.” Dedi. Türker Bey, “gönlü paylaşmaya gelmişiz, şiir paylaşmaktır.” Dedi. “ Şiir kendinizi sözle ortaya koymaktır. Kendini ifade etmek, dünyayı kavramak, dünyayı değiştirmektir… Şairin malzemesi dil…”
Pazar günü önce YTÜ Çatı’ya kahvaltıya geldim. Keyifli, şiirli bir kahvaltıdan sonra odama gelip çalıştım. Daha sonra kahvaltıdaki arkadaşlar da geldi odama. Birlikte kahve içip sohbet ettik. Yine birlikte Barış Manço Kültür Merkezine gittik. Ve burada herhalde dünyanın en kısa sergisini gerçekleştirmiş oldum, “şiir ödülleri” için yapılan organizasyonun açılış kokteylinde yer alan 12 tablomla… Adı “Değişim…” Değişimi siyah - beyazın o güzelim, yalın, sade lekesel tavrını çizgi yardımıyla anlatmaya çalıştım, fırçayla başlayıp ellerimle biçim vererek… Çoğalımın değişirliliğinden, dokunurluluğa gidebilen yapılanmayla betimlemeye çalıştım doğa harikası insanı ve onun yoluyla masumluğu
ve sevgiyi
ve dokunmayı
ve iletişimi
ve değişimi…
Sevgiler
1 -07 – 2005 / İSTANBUL
Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi