Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 28.6.2005 17:26:00  

<b>SÖNMEYEN ALEV<br>YORGUN SAVAŞCI </b>


SÖNMEYEN ALEV
YORGUN SAVAŞCI



SÖNMEYEN ALEV
YORGUN SAVAŞCI




Bazı şeyler vardır ki unutulmalı, unutturulmalı… Kan davası gibi… İnsanları karşı karşıya getirecek, ayrımcılık oluşturacak, üzüntü yaratacak olayları unutmak, unutturmak gerekir. Ama bazı şeyler de var ki asla unutmamalı, unutturulmamalı… Yakılan filmler, kitaplar gibi… Yakmak ve yasaklamak kini körükler çoğu kez. Hüzne kürek açar…Üstelik çağdaşlık ve insanlık lehine olanlar bu şekilde yok edilemezler.

30 Mayıs pazartesi günü, telefonla davet edildiğim, “Bir Filmin Yakılması / Yaktırılması – Yorgun Savaşçı” konulu panele gittim. Aynı gün “dil” ile ilgili başka konferansta vardı ama bu panel o kadar uzadı ki, Gazeteciler Cemiyetinden çıktığımda saat 19 oo a geliyordu. Konuşmacılar: Sn. Hamit KINAYTÜRK, Sn. N. TANYOLAÇ, Sn. Demirtaş CEYHUN, Sn. Prof. M. GİRAY, Sn. Can GÜRZAP, Sn. Dr. E. MÜTERCİMLER, Sn. H. REFİĞ, Sn. H. YAVUZ…

Sayın KINAYTÜRK, filmin yakılma işinin üzerine gidilmesini namus haline getirmiş. Hemen annemin sözünü anımsadım. “İş insanın namusudur.” 50 yıllık gazetecilik yaşamının sorumluluğunda 1983 yılında “Yorgun Savaşçı” nın yakılmış –yaktırılmış olmasının hüznünü daha fazla taşımakta zorlandığı için bu konuda bir panel organizasyonunu gerçekleştirmiş.

Umut bitmez, bitmiyor, bitemiyor… Filmin kopyalarının olabileceği ve onlara erişilebileceği umudunu hep taşımış. Bir de önerisi var; Yeni bir kurul kurulup filmin yeniden değerlendirilmesi üzerine.

Romanı da okumadım, filmi – diziyi de izlemedim. Bu nedenle konu üzerinden fikir üretemem. Ama kişiler belli. Bu nedenle yakılma olayına, karşı duruş gerekir. Yönetmeni, bu önerinin TRT den gelmesi nedeniyle filmi çektiğini söyledi. Ve Silahlı Kuvvetlerden yardım aldıklarının da altını çizdi. Bu arada kendisinin yargılanmadığını, film ile ilgili olarak da tutuklanmadığını anlattı. “Eğer filmde suç varsa beni mahkemeye vermeleri gerekirdi,” dedi. Bunların hiçbiri yapılmamış.

Sn. CEYHUN, Sn. KINAYTÜRK’e teşekkür ederek başladı konuşmasına, unuttuğumuz bu olayı gündeme getirdiği için. Kim yaktırdı bu filmi? Sorusunu sordu.

Sn. REFİĞ, “sınırları aşıyor,” diye yanıtladı.

Sn. M. GİRAY, “1980 sonrası anayasa askıya alınmıştır. Askerler karar alıyor. Sayın B. ULUSU imzalıyor. Askerler zaman ayırmamış, tam incelememiş. Önerim; tarihi çok iyi bilenler ve askerler tekrar izlemeli ve görüş alınmalı…”dedi.

Sn. Can GÜRZAP; “çekimin 4 sene saygı ve sevgiyle sürdüğünü, teknik koşulların çok kötü olduğu yıllarda Anadolu’nun bir çok kentinde çekim yapıldığını, sık sık elektriklerin kesildiği bir ortamda, atlara kadar sorun yaşandığını” anlattı. “Sanat eserini yakmak, insan yakmak gibidir.” Dedi. Bu işlerin derinlikle ilintili olduğunu anlattı. Ayrıca, “Yorgun Savaşçı” yı tiyatro da yaptıklarını ama orada da sorun yaşadıklarını söyledi.

Sn. E. MÜTERCİMLER; “filmin yakılması, filmin yönetmeni, oyuncuları kadar aydınları da yakmıştır. Burada herkes kaybetmiştir. Atatürk strateji dehasıdır.” Dedi.

Sn. H. REFİĞ; Sn. H. KINAYTÜRK’ ü teselli etti ve kutladı, paneldeki insanları bir araya getirme başarısından dolayı. “Her şey aklıma gelirdi de filmin yakılması aklıma gelmezdi, yoksa elimde bir kopya bırakırdım. Bu çok özel bir olay. Can GÜRZAP benim yol arkadaşımdır. Filmi sürekli canlı tuttu, azmetti.” Dedi. Ve devam etti. “ İçten, hiç tereddüt etmeden bu romanın Mustafa Kemal’ci bir roman olduğunu biliyor ve kabul ediyorum. Süre, 8 saati buldu. M. Kemal’in “Nutuk” isimli kitabından alıntılar vardır. Tanıtma yazıları “Nutuk”tan alındı. Kemal TAHİR 1962 de romanı yazdı. Etkenlerden biri de 27 Mayıs olayıdır.

Milli mücadele orta rütbeli subayların kazanımıdır. Atatürk korgeneral. Rütbe olarak en üstte değil. Ama Atatürk gibi akıllılar zaman içinde en üste gelirler. 23 Nisan Milli mücadele hareketi, merkezi bir önem kazandı. Tüm olayları bir merkezden koordine etmek… Senaryo, romana sadık kalmıştır. Olayda sahte muhbirler de vardır.” Dedi.

Sn. CEYHUN, “kendini, kedine kırdırmak… Bizi bize kırdırmak… İşte böyle bir dönemde film yakıldı…Atatürk çok kültürlüdür, araştırmacıdır. Entelektüeldir, örgütçüdür. Sivil mücadelecidir. Matematiksel mantığa sahiptir.” Dedi.

Sn. E MÜTERCİMLER, “Mustafa Kemal yanına notlayarak 4 bin kitap okumuştur. Yaptığımız kurtuluş savaşı, dünyanın en önemli savaşıdır. Dünyanın ilk anti emperyalist savaşıdır. Sonra devrimler tarihi 1947 de bitti.” Dedi

Köy Enstitüleri kapatıldı. Halkevleri kapatıldı. Ezan Türkçe’den Arapça’ya çevrildi.

Sonuçta roman ve film, “Nutuk” çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Film için TRT den öneri gelmiştir, Sn. REFİĞ’ e. Ve silahlı kuvvetlerin maddi manevi desteği alınmıştır. Senaryo, ilgili makamlara gitmiş aynen geri dönmüştür, hiçbir değişiklik yapılmadan. Olduğu gibi onaylanmıştır. Roman 23 Nisan 1920 de bitiyor. Çerkes Ethem isyanı ondan sonradır. Denilerek soru soruldu. “Yorgun Savaşçı” filmi yakma fikri kimden çıktı? “Böylece nedene ulaşılır…”
Paneli yöneten Sayın Hilmi YAVUZ’ du…

Teşekkürler…

27 – 06 - 2005 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK

Yıldız Teknik Üniversitesi
Sanat ve Tasarım Fakültesi
Sanat Bölümü Öğretim Görevlisi

http://www.tulaycellek.com

tcellek@yildiz.edu.tr

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 3831 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.