Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 17.9.2003  

<b>YÖK YASA TASLAĞI ÖNERİLERİ - II </b>


YÖK YASA TASLAĞI ÖNERİLERİ - II


YÖK YASA TASLAĞI ÖNERİLERİ - II

Sanat, Sanat Eğitimi, Sanatçı, Sanat Eğitimcisi yok sayılmamalı…
Atatürk Der ki;
“Bir ulus sanattan ve sanatçıdan mahrumsa tam bir hayata sahip olamaz.”

Kalkınma planları salt “Bilim” penceresiyle saptanamaz, gerçekleştirilemez. Özellikle çağımızda artık bırakınız sanatlar arası sınırı, bilim ve sanatsal çalışmalar iç içe olmuş, projeler bu bağlamda üretilmeye başlanmıştır. YÖK taslağında ise salt bilim kapısından bakılmış. Bu tek yanlılık Türkiye’yi hiçbir yere götüremez. Tabii AB’ ye de.

“Bilim ve teknoloji politikaları” başlığına koşut
• Sanat ve Disiplinlerarası projeler-politikalar

“Akademik özerklik”

Üniversitenin özerkliği ön planda olmalı. Bu durumda her üniversite iç yapısına göre bir yapılanma gerektirir ki bunu en iyi o Üniversitenin yöneticileri, içinden gelenler bilir. Dışında olanlar değil. Bu bağlamda öğretim elemanını da kendi seçmelidir. Merkeziyetçilik disiplin açısından gerekliyse bunun dozu, boyutu önemlidir. Kaldı ki kendi içinde de bu merkeziyetçilik, oluşturulacak bir kurulla gerçekleştirilebilir. Aynı şeyler, yabancı dil sınavları için de geçerlidir. Alanlarda, kendi literatürlerine hakimiyete bakılmalıdır öncelikle. Başarı, bireysel farklılıklara verilen değerden geçer çünkü.

“Demokratik katılım”

Bu katılıma öğretim üyeleri de dahil edilmelidir. Sayısal çoğunluk da, ülkemizde boyutu tartışılır hale getirilmiş merkeziyetçilik anlayışına alternatif oluşturabilir.

“Ulusal hedef ve politikalar”

Akademik yükseltmeler için uluslararası hakemli bir dergi de yayın zorunluluğu getiriliyor. Bu doğrudur. Ancak eksiktir. Birde bunun ulusal boyutu düşünülmelidir.

“Dış ülkelerdeki tanıtım da önemlidir. Ancak şunu da göz ardı etmeden; dış ülkelerdeki hakemli dergilerde yayın yapmak Türkiye’ye, Türk insanına ne kadar katkısı olacak? Dünya insanına katkı kadar ülke sorunlarına çözüm ve insanına fayda payı eşitlenerek her anlamda yani hem ulusal hem uluslararası boyutta yazmak, üretmek gerekir. Ülke özelindeki sorunları ve çözümleri hep birlikte duymak, sorgulamak ve yaşama geçirme tavrı da çok önemsenmelidir, dış ülkelerdeki hakemli dergilerde çıkan, çıkacak olan yazılar kadar. “

Küreselleşme sürecinde örneğin ABD de Üniversite – Sanayi işbirliği olması gereken boyutta iken bizde tartışılır sanırım. Bu ilişki, bireysel girişimlerle değil, Üniversite bazında tabii daha önce de devlet politikası olarak eğitime yerleşmelidir.

Yükseköğretim sorunlarının çözümü için gerekli yasal düzenleme
Yükseköğretimdeki hedef, gelişme, politika, sorun ve öneriler “Üniversitelerarası Kurul” ca yürütülebilir. Bunun demokratik olacağına inanıyorum.

Akademik etik

- Akademisyenlerin artık pedagojik formasyon almaları gereklidir. ( Eskişehir’de bir örneği yaşanmıştır. Yrd. Doç. dahil bu formasyon verilmiştir. ) Öğrenci merkezli, çağdaş bir eğitimin gerekliliği önce öğretim elemanında başlamalıdır.
- Öğretim elemanları kendi alanlarının problemleri, araştırmaları kadar ülkemizdeki eğitim sorunsalı ile de yakından ilgilenmeli ve öneriler geliştirebilmelidir. Yoksa alanında araştırma yapmış ama eğitimciliği tartışılır kişilere “unvan” vermek, eğitimdeki sorunları çözmek yerine problemleri katlıyor. İyi bir bilim insanı ve iyi bir sanatçı, akademisyen olduğunda, bu alanın da öğretileri ve sorunsalı içine girmek durumundadır.
- Ayrıca akademisyenlere bir şekilde araştırma yapma olanağının dışında Üniversiteye – Fakülteye devam zorunluluğu kazandırılmalıdır. Bu mesleğin bir namusu vardır çünkü.
- Yapılan, yaptırılan araştırmaların, makalelerin dünya kadar, ülkemize de katkısı üzerinde durulmalıdır.

Mali özerklik

İhalelerde bilgisayar alım yöntemiyle dergi-kitap alım yöntemi birbirine karıştırılmamalıdır, merkeziyetçilik adına. Mali özerklik gereklidir. Ayrıca fakültelere tüketim malzemeleri dışında kitap-dergi ödeneği de ayrılmalıdır. Bu anlamda öğretim elamanı ücretleri ele alınabilir. Ama ondan önce eğitimin içeriğidir önemli olan tabii.

Demokratik katılım

Bu da salt “Öğretim Üyesi” derneği ile değil, tüm öğretim elemanlarının birleşeceği bir kuruluşla, parçalanmadan, bütünlüklü bir şekilde olabilir.

Hedef

- Hedef 2049 olmalı.
- Eğitime bilgisayar ciddi şekilde sokulmalı
- Ezber eğitim tartışılmalı, yerini öğrenci merkezli, yaratıcılık sürecine bırakmalı.
- E-kütüphaneler oluşturulmalı, her fakültenin genel kütüphane dışında kendi kütüphanesi bulunmalı.
- Anadolu üniversiteleri ile, özellikle İstanbul ve Ankara’daki üniversiteler daha yoğun ilişkiye girmeli, bunun boyutu uluslararasında da taşınırken büyük olmalı
- Toplum - üniversite iletişimi üzerine ciddi olarak gidilmeli. Kopukluk giderilmeli
- Üniversiteler, anaokulu, ilköğretim ve lise eğitimi üzerinde durmalı. Çünkü onların iyiletimi bu kurumunda iyileşmesini beraberinde getirecektir. Bu iki kurum arası kopukluk giderilmeli. Her iki kurumdan da elemanların bulunacağı kurullar oluşturulmalı.
- Esneklik çerçevesinde, farklılıklar bütünlüğü yaratılmalıdır. Tabii bilimsel tarzda olmak koşuluyla

17-09-2003

Tülay ÇELLEK
YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim Gör.





Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2892 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.