Resim yapmaya fırçalarla başlarım parmaklarımla, ellerimle devam ederim. Dokuyu, dokunmayı, dokundurmayı seviyorum mavi mavi, eflatun mor ve kıpkırmızı… Siyah ve beyaz özelimdir asla ayrılmam...
Kağıdı, tuvali boyarken ellerimi, yüzümü, giysilerimi de boyarım… Boyanın yaşamı tüm vücudumda dolaşır bazen yüreğime çöreklenir, bazen beynime…
Sanatsal lekenin yanında çizgiyi severim. Akarlar yaşama rengarenk çizgilerim….
Mavi özgürlüğün boyalarına Atina Havalimanında el koydular. Yüreğim Atina'da kaldı. Sevmediğim kahverengi elimde kaldı, sevdiğim mavi, mor, kırmızı, sarı, siyah beyazlara el kondu… Haksızlığa isyanım var, kırmızı kırmızı…
Boyalar yüreğinizin rengidir. Çizgiler karakterinizin… Fırçalarsınız dünyayı tuvalinizde, kağıtlarınızda…
Su ve boya ne çok yakışır birbirine… Suyla renklerden nehir yaparsınız, akıtırsınız gönül pencerelerine…
Aşkınızı, özleminizi boyalardan fırçalarınıza geçirirsiniz oradan özgürlüğün bakışlarına kanat taktırırsınız… Sevda artık mavi olmuştur...
Biçimler çizgi ister, içleri bazen boş, bazen dolu olmayı bekler. Zemin ise spreylerini bekler. Böylece geniş alanları ince bir doku kaplar...
Çantadan çıkar bir bir yüreğinizin boyaları. Kapakları açılmayı bekler hasretle. Fırçalar sevdalarını gözetler, bir an önce renklensek diye….
Masa bazen içkisini bekler, bazen boyasını… Beklediği ne olursa olsun öncelikle kendilerine dokunacak bir insan hasretler...
Bazen eskizler hazırlanır. Ama esas tasarım beyinde hazırlanır, yürekte yoğrulur. Palet bazen boyaları bekler ama bazen de kendisi rengarenk bir yapıt olur...
Kalemler yazılmayı, çizilmeyi bekler… Kağıtların yanında, bir de ele alacak insanı...
Gel diyor, tut beni kırmızı kalem isyanlarını çiz. Gel diyor tut beni mavi ince, kalın özgürlüklerini çiz… Gel çiz diyor kağıt özlemlerini doyasıya mor, eflatun yap… Beyazımı unutma, hepsini siyahla doldurma diyor kenardaki tuval...
16 Haziran 2014
|