Bir resim, bir tasarım yaparsınız. Uzun süre üzerinde çalıştığınız, baktığınız için artık görmemeye başlarsınız. Sizi sezgiyle rahatsız edeni bile fark edemezsiniz. İşte o zaman çalışmanızı bırakıp, ters döndürüp başka şeylerle uğraşmaya başlamak gerekir. Gündeminizi, gördüğünüzü, gönlünüzü değiştirmeniz gerekir. Gözü farklı yerlere çevirmek yararlıdır böyle anlarda. Çalışmaya tekrar döndüğünüzde görmeye başlayacak eksiklikleri, gedikleri fark edeceksiniz. Düzeltmeye, değiştirmeye çaba göstereceksiniz. Bunun gibi alanın sorunlarını alanın dışından biri çözebilir. Burada önemli olan yaratıcı bir düşünsel boyuta sahip olmaktır. Bu nedenle farklı disiplinlerden insanların bir araya gelip çalışmasında yarar vardır her zaman. Sanatla ilgisi olmayan bir kurumda tasarım biriminin bulunması gibi bir tasarım, sanat kurumunda da bilim insanlarından oluşan bir birim bulunmalıdır. Beynin sınırlarını aşmanın en güzel yoludur, farklı disiplinleri buluşturmak. Herkesin alan bilgisi, duyarlılığı birleştirilince farklı ilişkilendirmeler başlar. Düşünülmeyenler, hayal edilmeyenler yaşam bulur ve problem çözmek kolaylaşır.
Her zaman problem çözümünde tek bir seçeneğin olduğunu düşünmekten vazgeçmek gerekir. Her olay, konu vs.de problem çözümü birden çok fazladır. Bu nedenle okulların, üniversitelerin bünyeleri çok disiplinli hale getirilmelidir. Ancak bu örneğin mühendisliğin değişik alanları olarak algılanmamalıdır. TV kanallarının hepsinde aynı anda spor verilmesi ama futbolda farklı kişileri konuşturup bunun farklılık, çok seslilik sanılması gibi olmamalı durum. Bireysel farklılıkları düşünüp bir kanalda spor, başka bir kanalda müzik vs. olmasıdır çok seslilik... Bunun gibi sosyal bilimlerle fen bilimlerin, sanatla bilimin aynı bünyede bulundurulması ve birbirleriyle ilişki kurulacak projelere açık olması eğitimde yaratıcılığı artırır. Bizde Fen bilimleri ile Sosyal Bilimler bulunsa bile arasında köprü kurmadığımız için yaratıcı tavra faydası olmuyor.
Dersimde öğrencilerime sanat eğitimi alıyorlarsa mühendislik okuyanlardan arkadaş edinmesi, aynı şekilde mühendislikte okuyan öğrencilerime de sanat-tasarımda okuyan öğrencilerle arkadaş olmalarını öneriyorum... Bu şu demektir; alanınızla sınırlanan beyninizin sınırları yıkılacaktır, bir başka alanının deneyim ve bilgileriyle. Yaratıcılık için bu buluşma çok önemlidir. Farklı lezzetleri; acıyla tatlıyı, egzotik tatlarla oluşturulan tatları elele verdirmek, elele verdirirken çizgilendirmek... Kokuları; keskin kokularla yumuşak kokuları buluşturmak, buluştururken renklendirmek... Sıcakla soğuğu sarmalatmak, sarmalatırken seslendirmek... Sertle yumuşağı kucaklaştırmak, kucaklaştırırken dokulamak, dokundurmak... Uzun ile kısayı bağlamak, bağlarken ışıklandırmak için kullanılan süreç yaratıcılığa taşır insanı.
Kavramları harmanlamak yaratıcılığın kapılarını aralamak, pencerelerini açmaktır.
Uyumsuzluktan uyumluluk çıkartabilmektir yaratıcılık...
Esinlenmeyle, sezgiyle hareket etmek, bilgiyle davranmak kadar hatta ondan çok daha önemlidir. Hayalgücü taşımayan bir bilgi kurudur, yeşermez, çiçeklenmez çoğalmaz, değişmez. Önemli olan bilgiyi yaratıcı hale çevirebilmektir. Farklı sandığınız iki bilgiyi buluşturmakta yatar yaratıcı çözüm. O nedenle farklı karakterde, farklı cinste, farklı deneyimleri olan insanlar buluşmalıdır. İsterseniz hayvanlar ve çiçekler de eşlik edebilir...
Nehirde aşağı gidenle yukarı gidenin, denizde sağa gidenle sola gidenin, okyanusta sığa gidenle, derine gidenin oluşturduğu dalgaların birleşmesinden yaratıcı fikirler çıkar. Tarih sevenle mitoloji sevenin buluşmasından çıkacak yeni serüvenler gibi...
Tutkunuz varsa yarımda bırakmaz geliştirirsiniz senfoninizi. Böylece biçimler, ışıklar, gölgeler, dokular, dokunmalar ve ilişkiler yaratıcılığa götürür insanı.
Başkalarını izlerken, müzik dinlerken, resme, fotoğrafa bakarken, bir yontunun, bir tasarımın etrafında dönerken su yüzene çıkan hayalleriniz, söylemleriniz, düşünceleriniz, fikirleriniz olmalı. Çağrışım yapmaya açık olmalı beyniniz, anımsamalar yapmalı yüreğiniz, esinlenmeye hazır bir vücudunuz olmalı. Fikirler patlayarak dökülmeli dilinizden, elinizden. İşte böyle bir kişilik farklılıklarla buluştuğunda yaratmaya başlar.
Başkalarından reçete beklemek yerine kendinden çıkışlar yapmaktır yaratıcılık...
Bir not defteriyle dolaşmakta yarar var. Sadece sözcüklerin yazıldığı değil, çizgilerinizin de yer alacağı görsel not defteriniz en yakın arkadaşınız olmalı...
Bir kendimizden, bir çevremizden, bir kendimizden, bir okulumuzdan gelip gitmelerle döşenmeli yaratıcılık yollarının renkli taşları, aralarından çimenler, çiçekler çıkacak şekilde. Bir kendimize bir dünyaya bakmalıyız sürekli. Eleştirirken yaparız seçimlerimizi... Ama dünyayı görmeye çalışırken ve eleştirirken kendimize bakmayı, kendimizi de eleştirmeyi unutmamalıyız... Bu bütünlük yaratıcılığa açılımdır.
Kolay gelsin... Yaratılı gelsin...
07 – 03 – 2013 / İSTANBUL
|