Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 12.2.2012  

ÖĞRETMENİM, SEVMEKSE…


ÖĞRETMENİM, SEVMEKSE…


ÖĞRETMENİM, SEVMEKSE…



Fotoğraf çekerken mutlu oluyorum.
Yazarken rahatlıyorum.
Şiirimsileri yüreğimden kopartırken duygulanıyorum…
Çizerken barış çocuklarımı gülümsüyorum.
Sosyal sorumlulukları karikatürüze ederken kızıyor, isyan ediyorum çizgilerimle birlikte…
Tasarlarken sarmalanıyorum bazen disiplinle, bazen özgürlüklerin çizimleriyle

Resim yaparken tatminsiz, mutsuz, huzursuz, beğenmez oluyor yeniden yeniden çalışıyorum yine de istediğimi, arzuladığımı, düşlediğimi, hayallediğimi yaşama seremiyorum. O nedenle her resmim yarımdır, üzerinde yeniden çalışılmak üzere bekler beni bir sessizce, bir çığlıklarla…

Bazen siyahın içinde kaybolmayı tercih ediyorum, bazen beyazın içinde rahatlamayı… Bazen de mavi, eflatun, kırmızı, al, yeşil, mor, rengarenk yüzüyor isemde resim çizmek strese neden oluyor çoğu zaman. Aslında çok kez yalnızlığın koylarına vuran dalgalarda üşüyorum. Resim yaparken birden buzlar erimeye başlıyor bir ılıman hava sarmalıyor yüreğimi… Bazen paramparça oluyorum bir ağacın dalları gibi göğe uzanırken yapraklarım uçuşuyor bir sararıyor, bir yeşeriyor, bir morarıyor toprağına ulaşırken biçimlerimin zemin kağıtlarında… Ama yine de öykünemiyorum çoğu kez. Suların toprağında iniyor merkezin sımsıcak koruna doğru duyumsamalarımın çizgileri köpürerek… O derinliklerden çıkartıp bezemek zor oluyor bazen anlamları, doğurganlığı, buluşmaları, insansı sorunları, doğasal yitimleri ya da çoğalımları zıtlıklar içinde, sel sel oynamaları ritmin döngüsünde…. Tercihim zıtlığa sığamıyor göstergeler, çoğu kez doruklarında oynuyor farklılıkları buluştururken… Birden acıtıyor köşeler, işte o zaman siyah mürekkebe dökülen suların griliğinde yüzüyor ellerim, bakışlarım… Okşuyor parmaklarım fırçayı bir kenara bırakarak renklere, tonlara kişisel damgasını vururken resimlediklerim. Parmak izim geçiyor renklere, boyalara, kağıtlara, tuvallere…

Yazarken, çizerken, fotoğraf çekerken tek tek yaşadığım duygular bir yerde toplanıyor; girdiğim sınıflarda, atölyelerde öğrencimle birlikte olduğumda… Tüm duygular, heyecanlar çeşit çeşit yaşanır oluyor ders boyu… Öğrencilerimin yeşilinde, kırmızısında, alında, morunda , sarısında, siyahında, beyazında çoğullukla mavisinde buluşuveriyor beynim, yüreğim… Her öğrenci bir başka renkte, tonda, boyada, nüansta bir dünya… İçlerinde olmak dünyalar kadar zenginleşmek demek oluyor her zaman. Tutunmak oluyorlar yaşama, tutku oluyorlar sanata, yaratıya, sevgi oluyorlar büyüyorlar, bazen kızdırıyorlar alev oluyorlar, bazen öfkelendiriyorlar araştırma yapmadıklarında, bazen de kaygı yaşatıyorlar alabildiğine… Ama sevgili öğrencilerim neye sebep olurlarsa olsunlar onlara duyduğum sevgidir tüm heyecanlarımın sebebi… Her bilgi, duyarlılık adına örülen tuğlalar paylaşımın çoğulluğunda hep bir sevgi, sorumluluk yaşatıyor hiç bitmeyen, sönmeyen sürüp giden… İşte bana tüm bu farklı duyguları, farklı heyecanları yaşatan, tüm duygulanımları birleştiren atölyemin öğrencileriyle mutluyum, eğitimci olarak yaratıcıyım onların kendilerini ifadendirme yollarında…

Sorsalar ki ressam mısınız, sanatçı mısınız, hayır derim.
Çizer misiniz, karikatürist misiniz, hayır derim
Fotoğraf sanatçısı mısınız, hayır derim
Tasarımcı mısınız, hayır derim
Yazar mısınız, hayır
Şair misiniz diye sorsalar, hayır derim…

Ben en çok mutlu olduğum yerdeyim. Öğretmenlikteyim. Öğretmenim, eğitimciyim. Araştırmayı çok sevdiğim için bir konuyu tek kitapla, tek kişiyle sınırlamadığım, çoklukla araştırma yaptığım için akademisyenim, öğrenenim, öğrencilerimle birlikteyim. Sevgili öğrencilerimin ışığında yaşayanım…

Öğrencilerimin beyninden, yüreğinden çıkan her söz, her çizgi, her renk yeni bir başlangıcın, bir farklılığın yaratısı olur atölye duvarlarını yıkar… Onların yaşama akması birinci vazifem olur.

En büyük dertlerimden biridir ezberleri kırmak, duvarları yıkmak, dersi seffaflaştırılan atölyede yapmak ve bir öğrencimin dediği gibi yemyeşil uçsuz bucaksız mavi gökyüzlü bir ovada gerçekleştirmek… Bu ferahlıkta her şekilde konuşmalarını, çizmelerini, kendilerini özgürce ifade edebilmelerini sağlamak. İşte gerçeğim, sevdiğim budur.

Eğer sevmekse mesele ben öğretmenim öncelikle…

24 Kasım 2011

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2139 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.