Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, toplumları yaşadığı çağ ile barışık kılan, geçmişiyle bağ kuran ve geleceğini yapılandıran sanatın yaşamdaki işlevinin, eğitimsel bazda ele alınması ve bireysel farklılıkların bu alanda değer görmesi adına kuruldu.
Bu bağlamda oluşturulan öneri yönetmeliğinden sonra üç yönetmelik yayınlandı. Önerilen yönetmeliğin en önemli maddelerinden biri de öğretmenlere ilişkin olanıydı. Bu okullara atanan öğretmenler yüksek lisans ve Sanatta yeterlik-doktora yapmalı, eğer yapmadan gelmişlerse ilk beş yılda bunları gerçekleştirmeliydiler. İlk çıkan yönetmelikte bir satır da olsa “doktoralı öğretmenler tercih edilir” deniyordu. Daha sonraki yönetmeliklerde bu da kaldırıldı. Değişen çağın koşullarına uyan öğretmen kendini yenileyen öğretmendir. Aksi taktirde mezun olduğu yılda kalır ve gelen yetenekli çocukların karşısında sanat eğitim – öğretimine yararları dokunamayabilir.
Sanat eğitimi, kültürel donanımlar eğitimidir. Uygulama kadar kültürel birikim de gereklidir. Doğru olanda budur. Sanat eğitimi hiçbir zaman , dört duvar arasında gerçekleşemez. Onun öğretmeni doğadır, insandır, müzedir, sergidir, konferanstır, paneldir. Ama sanat etkinliklerini salt yönetmeliklere yazmak yetmiyor ne yazık ki. Böyle bir anlayışın bilgisine, görgüsüne, deneyimine sahip idareciler gerekiyor. Aksi taktirde olması gereken bu etkinlikler yaşama geçemiyor.
Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinin diğer liselerden en önemli
ayrıcalıklarından biride “ Sanat Eğitimi Danışma ve Program Geliştirme Kurulu”dur. Ancak bu kurulun, yine ilk yönetmelikte biraz daha geniş yer verilmesine karşın son yönetmelikte işlevselliği iyice törpülenmiş olarak sunulmuştur. Halbuki özellikle kuruluş aşamasında gerek lisenin programları ve uygulaması, gerek çağı yakalamak ve sürekli olarak yenilenmek, gerekse mezun olan öğrencilerin yüksek okullarda izlenmesi açısından çok önemli işlevi vardır. Çünkü o gençler yüksek okullardaki kitlesel eğitim çerçevesinde, oluşturulan alt yapıları değerlendirilmeden eritilebilirler. Bu nedenle bu kurul ön plana çıkarılmalıdır. Güzel Sanatlar eğitimi veren üniversitelerden seçilen temsilcilerden oluşan bu kurulun hem kendi içinde hem de AGSL ile sıkı bir ilişki içinde olmaları gerekir. Bu anlamda Lise kurulundaki öğretmenlerin alanlarında araştırma yapması da kaçınılmaz görülmektedir.
Güzel Sanatlar Liselerinin aynı zamanda Anadolu lisesi olması dünya literatürünü takip etmesi açısından gerekli görülmüştür. Ancak, gözlemlerim ve deneyimlerim göstermiştir ki; öğrenciler sanat dersleriyle kültür dersleri arasında ilişkilendirmeye gidemiyorlar. Bu nedenle İngilizce öğretiminin içine sanat, sanat literatürü yerleştirilmelidir. Çeviriler için sanat kitapları tercih edilmelidir. İşte bu da yine öğretmenin alanında araştırma yapmasına dayanıyor. Ayrıca Anadolu Lisesi olması aynı zamanda bir kimlik bunalımını da neden olmuştur şimdiye değin. Anadolu tarafı Güzel Sanatlar tarafını destekleyecek yerde belirleyici olma özelliği taşımak gibi bir işlev üstlenmiş ama bu da aslında tam bir şekilde başarılı olamamıştır. Bu ikilem genelde alan dışı atanan müdürler tarafından yaratılmıştır . Ama tabii bu sorun salt bu sonuçta aranmamalıdır. Oluşum çok geniş kapsamlıdır. Sorgulama, nedenlerden başlanmalıdır.
Verilen hak geri alınmaz ama A. Güzel Sanatlar Liselerinde bu yapıldı maalesef. İlk yönetmelikteki “sınıflar 24 kişiliktir “ cümlesi “ 24 den fazla öğrenci alınamaz” cümlesiyle değiştirildi ve bu son yönetmeliğe kadar böyle geçti. Halbuki artan talep karşısında okulların sayısına oranla sınıf sayısı eksiltilmemeliydi. Çünkü her ülkede bilim kadar sanat eğitimi de önemli olmalıdır. Tarihe kalanlar kültürleriyle, sanatlarıyla kalıyor. Aynı şekilde gelecek için umut beslemek bu eğitimin sağlıklı olmasıyla gerçekleşir. Üstelikte insanın kendisini anlatmasının tek biçimi bilim değildir. Sanat var olmanın, ben varım demenin bir yöntemidir. Dünyayı değiştirmenin de bir yoludur. Ama öncelikle kendisi için var olmalıdır ki başkaları için de var olabilsin. O zaman bu alana, bu yöne eğilimli insanlara yeteri olanaklar hazırlanmalıdır ki ütopyalar yaşasın.
Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinde Resim – Müzik Bölümü yanında Tiyatro Bölümü de açılmalıdır. Yaratıcı dramanın yaşamımızdaki yerine üniversite düzeyinde değil daha önce başlanmalıdır.
Değişim iyidir. Ancak dozu da önemlidir. Disiplin adına bir yere kadar merkeziyetçilik önemli olabilir. Ancak çeşitlilik, tek tiplilik adına yok edildiğinde yarar yerine zarar getirecektir. İşte sürekli değişime uğrayan, sonuçlarını da çok ciddi bir şekilde çocuklara yaşattığımız Temel Sanat Eğitimi dersinin durumu buna en güzel örnektir. Bu ders, Okulun açıldığı ilk yıl 8 saat ve zorunlu olarak hazırlıktaki yerini almıştı. Temel Sanat Eğitimi, sanat derslerinin ABC si olması ve Lise 1 den itibaren görecekleri sanat derslerinin alt yapısını oluşturması bakımından çok önemlidir. Bu nedenle M.E. Bakanlığına 8 saatin az olduğunu bildirdik. Ayrıca Lisenin kuruluş amaçları doğrultusunda İngilizce dersi gibi baraj kabul edilmesi de gerekir. Ancak ikinci yıl, Anadolu Liselerinin orta kısımlarında okuyup gelenlere sınav ile bir üst sınıfa geçebilme koşulu getirildi. Sonraki yıl salt velinin dilekçesi yetti. Bir sonraki yıl tekrar sınav kondu. Bu arada diğer Anadolu Liselerinin hazırlık sınıflarında sanat dersleri seçmeli ve 4 saat olduğu için Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinde de aynı uygulama başlatıldı. Daha sonra gayri resmi 8 saat yapıldı. Alan liselerinde bu ders ana damar iken bu konudaki çalkantıların oradaki eğitim – öğretime nasıl etki yaptığı hesaplanmadı, düşünülmedi.
Değişimlerin çağa uygun, güzele, iyiye yönelik olması, bireysel farklılıklara dayalı çeşitlilik içinde yer alan A.G. Sanatlar Liselerinde daha yapıcı tavırların oluşturulması en büyük dileğimiz, işimiz, ereğimiz olmalıdır.
Ayrıca MEB tarafından hazırlanan yönetmelikte kullanılan dile de değinmeden edemeyeceğim. Çağdaş içerik çağdaş Türkçe ile olur.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi
Tel : 0212 259 70 70 – 2868
E-Posta : tcellek@yildiz.edu.tr
E-Posta : tulaycellek@hotmail.com
|