Eğitim, bireysel ayrıcalıklara hitap ettiği sürece yerini bulur. Sınavla yapılan değerlendirmelerde bu baz üzerine yerleştirilirse anlam kazanır düşüncesindeyim. LES in içeriğini saptama kıstasları neye göre yapılmış ya da yapılması gerekirin nedenlerine bakmak lazımdır öncelikle.
Tabii ki yaşamın üzerine kurulu olduğu matematik, sanatta da geçerlidir. Ancak sanattaki matematik sezgiseldir. Nitekim salt matematik yapısına sahip bir bireyden aynı anda sanatsal yaratıcılık beklenemez. Eğer seçim yapmak gereği varsa LES te bu, alanlara yönelik incelik taşımalıdır. Ben İlk Öğretmen Okulu ve Eğitim Enstitüsü mezunuyum 28 yıllık Sanat Eğitimcisiyim ve 8 yıllıkta idarecilik deneyimim var. Bana ve benim gibilerine uygulanacak sınav bu farklılıkları göz önüne alınarak yapılmalıdır. Üstelikte “Temel Sanat Eğitimi” ne dayalı bir tezin bulunduğu pekiyi dereceyle mezun bir yüksek lisans eğitimine sahibim.
Demek ki doldurmak değil seçmek, ayıklamak adına yapılmalı her ne yapılacaksa.. Yoksa yapılanlar ilerleme adına değil tam tersi doldurma adına yapılır ki çağın gereğini yakalamak bu yöntemlerle gerçekleşemez. Önemli olan bireysel ayrıcalıklara doğru hitap etmektir. İnsanlardan yaratıcılık isteniyorsa, araştırma yapılması, proje üretilmesi bekleniyorsa bu farklılıkların ciddiye alınması gerekir artık. Ayrıca yapılan araştırmalar, sunulan dosyalar değerlendirilerek Doktora-Sanatta yeterlik yapılmasına olanak tanınabilir. AB sürecinde eğitimde bu engelleri kaldırıp araştırmalarımızı değerlendirme olanağı sağlanmalıdır. Sanat Eğitimciliğinde 27-28 yılı vermenin onuru ve birikimi LES engeliyle karşılaşmamalıdır diyorum.
Ayrıca bu konuda tek engellenen ben değilim. Bir çok eğitmen rahatsız bu durumdan ...
Saygılar
YTÜ SANTAS
|