Boşluğa doldurmak amaçlı bakıyoruz, değerlendirme erekli değil…
Binalarla yeryüzünü, gökyüzünü dolduralım.
Kağıtları karalayalım, dolduralım.
Tuvalleri renklerle dolduralım.
Evleri eşya ile dolduralım.
Sokakları insanlarla dolduralım.
Caddeleri arabalarla dolduralım.
Denizleri atıklarla dolduralım.
Toprakları çöplerle dolduralım.
Konuşmaları sözcüklerle dolduralım.
Yüzleri makyajla dolduralım.
Giysileri takılarla dolduralım.
Dereleri nükleerle dolduralım.
Duvarları resimlerle dolduralım.
Mekanları heykellerle dolduralım.
Parkları oyuncaklarla dolduralım.
Masaları süslerle dolduralım.
Halıları desenlerle dolduralım.
...................................
Tüm bunları yeniden ele alalım…
Binaları ağaç boylarında gökyüzünü kapatmadan, depreme dayanıklı… İşlevsel olduğu kadar estetik… Tıklım tıklım değil, soluk alanları taşıyan bir şekilde tasarlayalım.
Kağıtlar yazılmak, çizilmek içindir, doldurulmak için değil… Çizgiler yeteri kadar olmalı, boşlukların değerini verecek, hissettirecek, farkettirecek kadar ancak… O zaman doluluğun bir anlamı olur.
Tuvalleri renklediğimizde biçimlediğimizde; boş alanı doldurmak yerine boş alanda gezintiler, soluklanmalar, dengeler sağlayacak şekilde düşünelim, düşleyelim… Renklerimizi, tonlarımızı kondurduğumuzda biçimlerin doldurduğu alanlar boşluklara değer katsın…
Evleri eşya ile tasarımlarken öncelikle gereksinmelerimiz belirleyici olur. Ama o işlevsellik estetik ile taçlanmazsa tıklım tıklım bir evde soluk almadan yaşarsınız..
Sokakları insanlarla anlamlandıralım… Çocuk sayımızı en fazla ikide bırakarak. Onları anlamlı yetiştirerek. Okuduklarını anlayan, algılayan, araştırmacı bir düşünür yaparak. Yaratıcı bir kişi yetiştirerek, önüne konulanı körü körüne kabul eden değil, değerlendiren bir insan yetiştirerek. O zaman sokaklar tıklım tıklım dolmaz. Üzerinde dolaşan insanlarla değerli olur, değerlenir.
Caddeleri arabalarla doldurmadan önce denizi, yer altını düşünelim ve bir denge oluşturalım bu bağlamda… O zaman trafik rahatlar, dolu dolu olmaz, insanı rahatsız etmez…
Denizleri atıklarla değil balıklarla doldurmak, yaşam alanı yapmak gerekir. Denizin kendi kokusunu duyumsayarak yaşamak lazım… Deniz çöpleri alıp götüren yer değildir, atık alanı değildir, yaşam alanıdır… Çöpü değil biz insanları taşıma mekanıdır.
Toprakları yaşam alanı yapmak, yiyip içip çöplerimizi üzerine bırakmakla olmaz… Toprak verimliliğin alanıdır. Üremenin alanıdır… Ama kendisini sağlıklı bırakırsak sağlıkla bakarsak…
Konuşmaları sözcüklerle anlamlandıralım. 5 sözcükle anlatılacak bir konuyu 500 sözcükle anlatmak yerine sadeliği tercih etmek, öykülemek akılda kalma nedenidir. Tekrar etmek, ettirmek unutma sebebidir aslında ve zaman kaybetme… Yeterliliği iyi tayin etmek gerek…
Yüzleri makyajla canlandıralım, süsleyerek… Kent havası renksiz yapabiliyor. Kıyafete uygun hafif bir makyaj güzelliği ortaya çıkartır. Tonlarca sürülen boya ise doğal güzelliği örter ancak
Giysiler uyumlu takılarla güzelleşir. Aşırı takı, hem takıyı göstermez hem de kıyafeti. Harika tasarımlanmış bir kıyafet örtülmüş olur, devamlılığı takıyla sağlamak yerine…
Dereler nükleer enerjiyle yok olmak için değil, insan içindir…
Duvarlar resimlere, kitaplara, kabartmalara ev sahipliği eder… Resimler ve benzeri çalışmalar duvarı değerlendirmek ve asılanı göstermek içindir. Aşırı derecede, sıklıkla konulan resimler göstermez.
Mekanları heykellerle değerlendirmek harikadır… Yaşamı zorlamadan, kendini gösterecek kadar yontu kullanmakta yarar var… Aşırıya gitmek görmemeyi sağlar…
Parklar oyuncaklarla güzelleşir. Eğer işlevselliği doğru ve yeteri kadar kullanırsanız… Aksi faydalı olmaz.
Masalar çok önemlidir. Buluşmayı sağlar. Sohbetleri sağlar. Görmeyi sağlar. Duymaya neden olur. Bunun için doldurmak yerine duymayı ve görmeyi sağlayacak kadar malzeme ve tasarım kullanılmalı…
Halılar bizi koruyandır, üzerinde taşıyandır… Bunu, tasarımını yormadan yapmalı…
Aynı şeyler lehimize ya da aleyhimize olabiliyor. Bizim onlara bakışımıza, değerlendirmemize göre…
Anlamlı, sanatlı, bilimli, tasarımlı, işlevsel, doğru, sade, güzel bir yaşam dileklerimle…
Başlama tarihi: ?
Bitiş tarihi: 07 – 08 – 2011 İSTANBUL
|