Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 6.5.2011  

ÇİZGİNİN YARATIYA DÖNÜŞEN SEYAHATLERİ


ÇİZGİNİN YARATIYA DÖNÜŞEN SEYAHATLERİ


ÇİZGİNİN YARATIYA DÖNÜŞEN SEYAHATLERİ



Mutlaka size hitap eden bir fotoğraf vardır. Sizi içine çeken, kendinizden bir şeyler bulduğunuz, bulacağınız... İçleyeceğiniz, hayallerinizin kapısını aralayacak bir görsel vardır YARATICILIĞI yaşam yapan seminer boyunca görecekleriniz arasında...

Çizgiler resimden, fotoğraftan çıkıp sizi sarmalayacak ya da sizin çizgileriniz gördüklerinizi, yaşamları saracak... Bu gün sizin çizgiler yaşam bulacak...

Çizgi, çizginiz, çizileriniz... Biçimi, renkleri, başkalarıyla ilişkilerinizde, iletişiminizde aldığı durumlar, değişiklikler, renklerine kadar...

Bakışlardan uzanan çizgiler
Kişiye göre değişen çizgiler
Sınırların konduğu çizgiler
Sınırları kaldıran çizgiler
Sınırları belirleyen çizgiler
İlişkilerin devamlılığını sağlayan çizgiler

Çizgimiz:
Kesik kesik aralara başka yaşam noktalarının konduğu çizgiler... Dallanıp, budaklanan çizgiler... Bazen yeşeren ve çiçeklenen, bazen kuruyan yaprağı toprağa düşen çizgiler...Bir renkten çok renge dönen, ebruleşen çizgiler...

Kalp grafisi gibi inişleri çıkışları olan çizgisel bir kişilik...

Seslerin çizgisi

Çizgilerimizin rengi, biçimi, kokusu, tadı...

Dilimizin çizgisi...

Bendeyken sakin, yeşil ama yeşilin 900 tonu, turkuaz da olan çizgiler... Başkalarıyken, başkalarıyla beraberken kırmızı, turuncu, sarı, zaman zaman beyaz bazen de morumsu siyah, grimsi siyah ya da simsiyah olan çizgiler...

Kendimle olduğumda tatlı ama buruk, acımsı hani soğuk kırmızı, sıcak mor gibi olan... Başkalarıyla iletişimde tuzlu, şekerli, bazen sade bazen de zıplayan, heyecanlı tonlara varan... Bazen ise ıraklaştıran, bir köşede bakıp duran çizgi...

Ses bazen diklik eder, çoğullaşıp yükselirken, bazen pısırıklaşır açık grilerde dolaşır yarı kendi kendine kalarak, yarı karşısındakine ulaşarak....

Bazen dikliğinin çizigisini sarıldığı sırıkta karşıya savrulup yeni karşılaşmalar yaşamak için değerlendirir, bazen tek başına yalnız açık denizlere ulaşmak için kullanır...

Bazen tane tane olur her sözcük cümlenin hükümranlığına girmeden bir çizginin başlayıp bitmesini içerir, bir çok serüven yaşadıktan sonra...

Bazen çizgim kıvrımlaşır taşlara çarpar aldırmaz, bazen kayalara çarpıp tekten çok çizgiye geçer ve çoğullaşarak bana döner, mücadeleyi kuvvete dönüştürür.

Bazen çizgilerimin yansıları karşımdakilere ulaşır, gelip gitmeler yaşarken Arap saçına dönüşür, bazen de tek çizgide kalır ve tüm açıları daraltılır.

Çizgim bazen çiçek açar, gülümser dünyaya... Bazen koparılan çiçeğin solgunluğunda yaşar...

Bazen harflere can veren çizgim resim olur, renge dönüşür... Bazen ses olur notalar arası oynar durur.

Çizgim bazen dilleşir aile olur, bazen seslenir ezgi olur, “do” dan “do” ya inip çıkarak her renge boyanır. Bazen “sus” larda kalır çizgim, bazen ara nağmelerde...

Bazen çizgim bir kedinin pençeleri olur ama hiç bir zaman panterleşemeyen. Bazen içe pençe olur kendini parçalayan bazen dışa olur, yaklaştırmayan...

Bazen çizgim ev olur, bazen evcil...

Bazen Bilge Karasu okuyan çizgi olur, bazen Nazım, bazen Can Yücel, bazen Sartre... Böylece bir çok yazar, şair arasında dolaşır durur her birinden çıktığında çoğalıp rengarenk olur çizgilerim...

Çizgim, çizimlerim bazen kara dut olur, bazen çatallaşır, bazen yürekleşir... Bazen nar tanelerinin etrafını sarar nokta, benek dağılıverir elinizde, ağzınızda buruk bir tat oluverir çizgim.

Çizgim kahramanlarını oluşturur, meraklarımı netleştirir.

Bazen çizgim kapıları açan anahtar olur. Bazen de kapıları duvarlaştıran olur, koyu kalın çizgilerim.

Bazen kara kara sorgular, bazen beyaz beyaz duyarlılığa dönüşür akça pakça olur çizgim.

Bazen bir kentin dokusu olur çizgim bazen kurallı, bazen kuralsız yol alır çizgi çizgi kıvrılan ara sokaklara dalar, bazen dümdüz çizgi olan caddelere çıkar. Bir yolunu bulur denize ulaşır nehirler gibi...

Çizgi bir tüyün kentin sokaklarına dalıvermesidir bazen.

Bazen gözlere nem olur çizgim; hasretten, özlemden, sevinçten, hüzünden bahseder zaman zaman kalınlaşıp, zaman zaman incelip süzülerek...

Bazen kuş olur uçar çizgim. Yalnızlık olur kelebeğin içinde dönüşümü bekler çizgim...

Bazen çizgim tanışmalar sağlar; değerlerle, ozanlarla, fotoğrafçılarla, bilim insanlarıyla...

Bazen doldurulamayanlar ortasında yer alır çizgim... Bazen tutunamayanların tutunamazı olur Oğuz Atay çizgisinde... Bazen Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresini çizer James Joyce’den farklı olarak. Ama doğumlarda doğurgan figürü kullanır kadın kadın...

Çizgim aldığım notlar olur çoğu kez, hep bakmaya muhtaç olduğum...

Çizgim öğrenme zamanı içinde yaşamaktır sürekli. Zamandır, zamanda yol almaktır, koşmaktır çizgim.

Bazen paralel çizgileri taşırken birden dağılıveren aralara boşluklar giren, herkese ulaşmaya uğraşandır. İkiden on ikiye çoğalandır çizgim

Çizgim bir asalet göstergesidir, bazen de mütevaziliğin rengidir...

Çizgim hep öğrenme ipi üzerine serilidir... Sıcakta kurur, yağmur yağar nemlenir... İnatla dört mevsim serili kalır bir evin yeşil bahçesinde...

Çizgi bir ilişkiler yumağıdır benim için...

Çizgi uzaklıkları yaratmaktır.

Çizgi çocuk oyunlarıdır, betonlara çizilen... Bazen de toprakta soluk alan.

Çizgi benim için unutmamaktır. Hafızamdır, uzağıyla, yakınıyla...

Çizgi benim için resim çizdirendir, size yazdırırken.

Çizgi benim için yaşamın anlamını arayıştır. Öğrenmelerimdir. Öğrenmelerimi paylaşmaktır.

Çizgi varlığımı sergilemektir, bir yaşam alanı açmaktır.

Çizgi benim için ayıklamaktır.

Çizgi benim için dolulukları boşaltmaktır.

Çizgi benim için denizini arayan sudur. Çizgi benim için akarsudur içinde çakıl taşlarını barındıran, kıvrıla kıvrıla akan, rüzgara kaptırandır.

Çizgi benim için ayrıntılardır...

Çizgi zamanı durdurmaktır bir fotoğraf karesinde benim için.

Çizgi nergis kokularıdır.

Yağmur gibi akandır çizgi benim için.

Çizgi sadakattir benim için, sarmalayan güvendir.

Çizgi benim için metinlediğimi resme, renge dönüşebilen ve mis gibi kokandır... Dönüştürülen, değiştirilendir... Bazen de şiir olarak kalma inadına sahip olandır.

Çizgi benim için içiçeliktir.

Çizgi benim için çok sesliliktir.

Çizgi benim için formdur. Bazen daire olan, bazen köşeleri bulunan ama dört köşe olmayan, beşgen, altıgen, çokgen olan...

Çizgi benim için geçirgenliktir ama bazen de kaput gibi geçirmeye izin vermeyendir.

Çizgi müziktir karmen kırmızısı kadifeyi çağrıştıran.

Çizgi yağmurdan sonra toprak kokusunu yaşamak için duralamaktır. Kirişlerden uzak durmaktır. Binanın dışındaki çizgilerde kalmak bazen de o kirişlerin bileşkesine saklanmaktır.

Çizgi çam yapraklarıdır. Çizgi çizgi ağacı dolduran...

Çizgi rüzgarda sürüklenen, yukarıya, aşağıya çeşitli yanlara çizerek uçan rengarenk bir sonbahar yaprağıdır benim için.

Çizgi farkındalıktır.

Çizgi sudur buluta yakışan, toprağa yakışan yaşamın ta kendisidir.

Çizgi yüzleşmelerdir.

Çizgi tırmanışlar yaşamaktır ya doğal olarak dağlara ya da insan yapımı merdivenle göklere...

Çizgi hallerin doğumudur. Doğumun halleridir.

Çizgi iç seslerimizin dışavurumlardaki renklerdir.

Çizgi anımsamalar yapmaktır. Aşağıya, yukarıya, yanlara giden köprülerdir. Köprüye döşenen ağaçlardır, kesilen yerlerinden yeşil filizler çıkartan.

Köprülere kurulan merdivenlerdir her adımın basacağı yerlerin aralarında kalan ve suyun serinliğini hissettiren boşluklardır çizgilerim...

Çizgi benim için asimetrilerdir, içinde dengeyi barındıran.

Çizgi inanmalara koku vermek, biçimlenmektir benim için.

Çizgi tercihlerimi gösterendir.

Çizgi mekanın sayfasında lekeler oluşturmaktır. Sayfa mekanının sınırlarını aşmaktır.

Çizgi müziksel bir akıştır benim için... Çizgi müzikal partisyonlardır, satırlar arasında oyun oynamaktır müzik eşliğinde. “Bas”tır, “bariton”dur... Çizgi dalgalanmalardır; bas sesle bariton ses arasında gidip gelen...

Barok tarzdır netliği kaybolan, gölgeleri olan. Rönesans’tır net bir çizgisi bulunan.

Çizgi bazen incecik olan sessiz çığlıktır...

Çizgi olayları örgüleyen çiziktiriklerdir, aralarında noktaları bulunan...

Çizgi tasarımların beynimin kıvrımları arasında saklambaç oynamasıdır, ebelenince oraya çıkan...

Çizgi hep öteki sayfadakileri merak etmektir.

Çizgi korkularımın çığlığıdır, göğe ulaşan...

Çizgi söğüt dallarının toprağa bakıp bakıp yeşillenen doku çığlarıdır...

Çizgi sütün tadıdır, rengidir, damladığında başka insanlara nüans değiştirendir rengi aynı olsa da...Suyla karıştığında şeffaflaşan ilişkiler gibidir..

Çizgi ayrıştırmaktır. Bazen de birleştirmektir.

Çizgi denizdir, sınırları olmayan dalgalardır, derinliği olan okyanuslardır...

Çizgi umutlarımdır, yaşama sermeğe çalıştığım...

Çizgi hayallerimdir, ütopyalarımdır...

Sizin için ne ifade ediyor ÇİZGİ yaşamda...

Bu yazı seminerimin bir bölümünden alıntıdır, çeşitlemelerle, esinlenmelerle...

Bu yazıdaki “ben” bendeki sendir, sizlerdir, sendeki, sizlerdeki benlerdir... Başkalarıdır, farklılıklardır...

05 – 05 – 2011 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2191 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.