Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 25.1.2011  

KAVALA’YI BEYAZ, SELANİK’İ MÜZE GİBİ YAŞAMAK…


KAVALA’YI BEYAZ, SELANİK’İ MÜZE GİBİ YAŞAMAK…


KAVALA’YI BEYAZ, SELANİK’İ MÜZE GİBİ YAŞAMAK…



Yunanistan değince aklıma ilk düşenler; mitoloji, şiir, yontu, müzik kısacası sanat… Ve babam…

İlk defa gördüğüm Kavala düşlerimin ötesindeydi. Görsel bir şölendi benim için. Deniz, yeşillik, sessizlik… Eğrilerin kullanılarak yumuşatıldığı, farklı bir görüntü kazandırıldığı beyaz binalar denizi seyrediyorlar.

Yeşilliği bol yollardan Kavala’ya gelirken tek katlı evler gördük. Kavala’da da gökdelenler yok. İdeal mimari ağaç boyu kadarmış. Sanatta, yontuda idealin peşinde olan Yunanlılar bu günde mimaride aynı özeni göstermişler.

12 -11- 2010 Cuma Kavala’da kahvaltı yaptık, deniz kenarında ayaküstü… Biraz deniz tarafında oyalandık. Ve yola koyulduk. Tepedeki kalesine çıkmadan, yukarılardan bakmadan… Festival zamanı tekrar gelmek gerek.

Kent girişleri beni çok etkiler. İlk izlenimdir çünkü. Selanik girişini vasat buldum. Kavala’nın girişi görkemliydi. Binalar burada da yüksek değil. Belirli bir yerde durdurulmuş, kaçak kat yok.

Selanik’te bir gece kaldık. Cuma akşamı epey yürüdük. Atatürk’ün evine gittik. Kapalıydı. Zile basıp görevliye durumumuzu anlatıp gezmek istedik. Ancak saat 17 00 sonrasında gittiğimiz için gezemedik… Ertesi günü erkenden Atatürk’ün doğduğu evi göremeden Selanik’ten ayrıldık…

Atatürk Evi Müzesi haftanın her günü, bayramlar da dahil olmak üzere, saat 10 00 -17 00 arası kesintisiz olarak ziyarete açık.
http://thessaloniki.cg.mfa.gov.tr/ShowInfoNotes.aspx?ID=483

Selanik’te Beyaz Kuleyi ve Arkeoloji Müzesini de göremedik zaman darlığı nedeniyle.

Selanik’te en çok dikkatimi çeken kentin açık müze olmasıydı… Topraktan sebze, meyve, çiçek gibi sanat, kültür, tarihin yaşanmışlığı fışkırıyor. Önce uzaktan etrafı çevrilmiş bir yer gördüğümde “İstanbul gibi burada da inşaat ya da yeraltı treni vs. için kazı var sandım. Ama yaklaşıp yıkıntıları gördüğümde hayran kaldım… Gördüğüm iki alandan birinde işçiler geç saatte çalışıyordu. Her ikisi de tertemizdi. Çöpler atılmamıştı. Yunanlılar müzelerine sahip çıkıyorlardı. Hem yerin altından çıkartarak, hem koruyarak, pisletmeyerek… Biz olsaydık ne yapardık, diye sormadan edemedim kendime. Herhalde üzerine bina dikerdik Bir İznik gezisinde buna şahit olmuştum. Cini fırınlarının bir bölümü açılmış ama devam edemiyorlar çünkü tam üstlerine evler yapılmış. Halbuki biraz ileriye ya da beriye yapıldıklarında sorun çözülecek. Mutlaka temel için kazı yaparken tarihi kalıntılara rastlanmıştır. Gördüğümüz yer fazla derinde değildi… Allianoi’yu düşünelim. Onun da yeryüzüne çıkartılıp korunmasının vakti geldi de geçiyor… İstanbul’da da böyle kazılar olmalı. Eminim Selanik gibi altında muazzam bir tarih, bir yaşanmışlık, bir kültür, bir sanat yatıyordur bizleri bekleyen, gün ışığına çıkarmamız için. Önemli olan onların ayağa kaldırılması, sağlıklarıyla ilgilenilmesi ve yaşam verilmesidir.

Selanik açık müze… İstanbul kapalı müze ya da yarı açık müze diyelim… Türkiye sözcüğün tam anlamıyla açık müze olarak yaşamalı…

Mısır sanatı gibi Yunan sanatını çok severim. İlk usuma gelenler sütunların nizamlarıdır. Dorik, İyonik, Korent üsluplu sütunlar hep aklımda etrafımı çevirir, beni Efes’e götürür hayalimde sürekli. Kuzeyden gelen barbar Yunanlıların sütunları olan dorik tarz sütunlar en sade olanıdır. İyonik hala her yerde dekor olmaya devam eden sütun başının 2 tarafındaki kıvrımlarla saltanatını sürdürüyor. Korent yapraklardan oluşan en süslü nizamda sütun başlığı diğerlerine göre zorluğundan olsa gerek pek güne taşınmamış. Bir aklımda kalan ise mimaride alınlık, üçgen olan, binanın sizi karşılayan en önemli yeri, sütunlardan sonra…

Yunanistan idealinin, estetiğinin, şiirlerinin, demokrasisinin, mitolojisinin yanında yontularının konusu olarak aklımıza kazınmış olan spor alanı var. Miro’nun “Disk Atan Atlet”ini unutmak mümkün mü? Yunan yontuları görülmeye değer ideallikte, güzellikte estetik yapıtlardır. Keşke Roma taklitleri değil de kendilerinin hepsi güne kalabilseydi.

Yunan ve Mısır sanatı insanlığın sanatıdır. Bu iki sanatta insanların ne düşündüğü, düşlediği ve nasıl değiştiği, değişime uğradığı çok iyi gösterilir, görülür.

“Yunan sanatında çıplaklık cinsel yönden değil, örnek eğitim birimi olarak değerlendirilmiştir.” * İşte bunu ayırt edebilmek insanı, ulusu sanatta da, bilimde de ilerletir. Formu başka şeylerle karıştırdığınızda orada kalır, asla ilerleyemezsiniz.

Mısır sanatının dinle ilintisi, insanları Firavunlarla birlikte öldürmekten öteye geçip resimle betimlemeye dönüştürülmesidir. Bence bu insanlığa dair en önemli devrimdir. Bu nedenle günümüzdeki öldürmelere baktığımda, “hala bu dönemdeki Mısır’ın gerisindeler, “ diye düşünürüm.

*
Yunan ilkçağından güne gelen ozan HOMEROS’UN adını unutmak mümkün mü?

“Madem koruyamadım ölümden arkadaşımı,
Ne olur, şu anda ölüp gideyim bari
Yurdundan çok uzakta can verdi o,
Görmedi beni yanında bir koruyucu gibi
Besbelli, dönmeyeceğim sevgili baba toprağına.” **

*

“Gerçeği söyle bana, bileyim iyicene:
İlk gelişin mi bu, konuğu musun yoksa babamın?
Çok adamlar gelmiştir bizim evimize,
Konukseverdi Osysseus, babam benim.” ***

*
Ve Yunan mitolojisi… “Mitler, hayal gücü onları canlı tutsun diye vardır.” Albert CAMUS ****

“Bütün deniz onun saçlarında dalgalanıyordu sanki
Keskin bakışlı Jüpiter, bir ayağı kartal üstünde, dalgın duruyordu…” Victor HUGO ****

*

“Yunan kültürünün temelini mitler oluşturur.” ****

“Pindaros için mitler güncel olandan daha değerli bir geçmişi nerdeyse bir altın çağı temsil ediyorlar.” ****

Bilinmezlikten hayal gücünü çalıştırıp mitler üretmek yaratıcılığın ta kendisidir. Bence insanlık tarih kitaplarından değil, mitolojilerden öğrenilmeli. İnsanlığın değişimini, dönüşümünü, gelişimini çok güzel anlatıyorlar… Hayal gücünüze hitap eder mitoloji. Tüm ülkelerin mitolojisini okumak gerek.

Mitoloji ve sanat malzemesini oluşturan nedenlerden biri de coğrafi konumdur. Yerleşim alanı tarıma elverişli değilse, yaşadığınız yer denizle ilişkiliyse denize ilişkin mitler ürer ve tasarımlar ona göre üretilir. Tam tersi ise toprağa ilişkin hayalgücü, mitler söz konusudur. Veriler ve sonuçlardan coğrafya da sorumludur. Dağlar, yükseklik, ulaşamamak, ululuk, görkemlik bir başka mite konu olur, anlamları bağlamında öncelikle…

Hayvanlarla insan ilişkisi, iletişimi anlam olarak beni çok ilgilendiriyor. Yarısı hayvan, yarısı insan olan yontulara hiç kafa yordunuz mu?

Yunanistan’da sözlü sanatlar şiir gibi tiyatro da yaşamın en can alıcı noktalarını oluşturuyorlar. Yunan için hitabet çok önemli. O nedenle bir Homeros doğmuştur… Meslekleri dahi sanata devşiren bir Yunan halkı var yaşamımızda… Bir tarih seminerine katılmıştım. Anlatıcı ilk çağlardan başladı. Bir ara “o zaman ne olmak, ne iş yapmak istersiniz,” diye sordu. Bana gelince “şiir okuyucu” olmak isterdim dedim… Sanırım oradaki en farklı yanıttı… Yunan mitolojisinden etkilendiğim için kendime böyle bir iş seçmiştim.

Bereket Tanrısı ve birçok değişik vazifeleri olan tanrılarla dolu olan Anadolu insanlığın gelişimini farklılıklarıyla içinde barındırır. Bu topraklarda yaşamak dünyanın en büyük zenginliğidir. Sanat bağlamında komşuları da zengin olan ülkemiz gerçekten çok değerli bir coğrafyada. Komşularla olumlu ilişkiler, iletişimler kurarak ülkemizdeki bu zenginliği iyi değerlendirmek ve tüm dünya ile paylaşmak gerekir.

“İnsan her şeyin ölçüsüdür.” Platon, Protagoras ****

Yunanlı gençler çok şık. Sanki kriz en çok Yunanistan’ı vurmamış gibi. Fotoğraflar yine tellerden rahatsız oldu. Şu elektrik tellerine kesin çözüm getirilmeli, telsiz halledilmeli bazı şeyler. Teller görsel kirlilik yapıyor. Ama bazen çizgi oluyorlar kadrajın içinde bir öyküye bedel şekilde yerlerini de alabiliyorlar…

Gençler ve teller bana Yunan demokrasisini anımsattı. Hani başladığında sadece erkekler arasında olan, kadın ve çocukları kapsamayan… Şimdiki demokrasi anlayışına bakalım; aynı düşünceden olanların arasında!, farklılıkları kapsamayan.

Mitolojinin, sanatın, hayalgücünün üzerine kurulu bir iktidar bilimde de gelişme sağlar.

Selanik’te Amsterdam’da gördüğüm “I AMSTERDAM” gibi Amsterdam’ı markalaştıran yazının daha az gösterişli olanını gördüm. Bir ara sokakta ise belli ki gizlice yapılmış duvar çalışmasını fotoğrafladım.

Selanik gözümde çok büyüktü. Sanırım bunda Atatürk’ün doğum yeri olmasının payı var. Kavala pek beynimde yer etmemişti. Ama Kavala’nın beyazlarını görünce ve denizle birleştirince Kavala’ya haksızlık ettiğimi fark ettim. Beynimdeki küçük yeri büyüdü de büyüdü. Babamın memleketine İpsala’dan çıkarak geldik. Ve beyaz bir Kavala ile karşılaştım. Yunanistan’da adım adım babamı yaşadım…

13 – 11 – 2010 cumartesi Selanik’ten ayrıldık. Öğlen Üsküp’ e geldik… Orası da başka bir dünya…

“Filozoflar kral olmadıkça ya da şu kral denen kimseler gerçek filozoflara dönüşmedikçe siteler için onların kötülüklerinin sonu gelmeyecektir.” Platon, Devlet 473 **** Bunu günümüze vuralım. Kendini kral sanan siyasetçilere dönüştürelim. Ülkeler neden gelişmez ya da neden barbar olur, çok iyi anlaşılacaktır.

GÖÇMENLERİN YAŞAMINDAN…
http://www.tulaycellek.com/tulay/eser.asp?id=479


* Adnan TURANİ Dünya Sanat Tarihi İş Bankası Yay. S.116
** HOMEROS İlyada Can Yay. 18. Bölüm / 417
*** HOMEROS Odysseia Can Yay. Birinci Bölüm/ 38
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay.
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay. Satyr, Yüzyılların Efsanesi, 1859
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay. S.1
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay. S.6
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay. S.37
**** Yunan ve Roma Mitolojisi Tübitak Yay. S.83

tr.wikipedia.org/wiki/Kavala
tr.wikipedia.org/wiki/Selanik
www.thessalonikicity.gr
http://en.wikipedia.org/wiki/Thessaloniki
http://www.loplopculer.com/2010/12/selanik-2010-1bolum.html
http://www.loplopculer.com/2011/01/selanik-2010-2bolum.html
http://www.loplopculer.com/2011/01/selanik-2010-3bolum.html
www.lozanmubadilleri.org

24 – 01 – 2011 / İSTANBUL

Not: “Seni babanın memleketine götüreceğim” diyen meslektaşım Ayten A. Tözüm’e teşekkürler…

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2216 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.