Uluslararası Kısa Film Festivali her yıl güzel, anlamlı afişleriyle yaşamımızda yer alır. En önemsediğim festivallerinden biridir. Hilmi Etikan ve ailesine yürekten teşekkürler.
Bazen sıkılmaya fırsat vermeden biter, diye tanımlarım kısa filmi. Bu gün anlatılardan biri oldukça espriliydi. Filmi izlemek için odaya yerleşirken film bitmiş. İlk defa kısa film izleyenler şaşkınlık içinde kalmışlar… Daha otururken, yerleşirken film bitmiş. Film nerde, diye soranlar olmuştur tabii… Hani “dişimin koğuğuna yetmedi” denir, onun gibi. Tadı damağında bırakır kısa film.
Afişlerinden birini dersimde gösteriyordum. Öğrencilerime beyin fırtınasıyla kısa film afişi tasarlatırım. Zıtlıktan yararlanırlar genellikle. Bir yıl uzun yeşilbiberler arasında kırmızı kısa biberdi tasarımın ana damarı. Bana “kızarmamış yeşil domatesler” filminin ismini anımsatırdı her baktığımda. Kısa adam uzun adam, büyük makara, küçük makara bir başka yılın afişi. Bir başka afiş kısa parmağı ayırmış. Bir başka afişleri 3 e kadar dilini gösteren metre imajlarını oluşturmuş. Bu yıl ki uzayıp giden mavi koltuklar arasındaki tek kırmızı koltuk kısayı temsil etmiş.
Yıldız Teknik Üniversitesinin sinema kulübü de kısa film festivali yapar. Bir afişinde “kısa kes” diye yazmışlardı. Espri afişte iyi gidiyor. Tabii aklımda kalan filmleri de var. Şu an aklıma geliveren; hava alanında kendi kurabiyesini yediğini sandığı için yanına oturan erkeğe kızan güzel uçağa bindiğinde aslında kendisi onunkini yemiş olduğunu fark eder. Bir başka aklıma geliveren; hastanede yatan 3 ihtiyardan pencere kenarındakinin diğerlerine dışarıyı anlatması, harika öyküler kurarak. Öldüğünde, ölmesini isteyen yerine geçen ihtiyar dehşetle pencerenin dışında sadece duvar olduğunu görür. İşte hayal gücü budur, yarattırır.
Bu yıl forumlarına katıldım. Şikayetleri başta ekonomi ama bir o kadar da uzun film gibi ciddiye alınmamaları. Bunun için deneyimler ve öneriler paylaşıldı. Eve gelirken düşündüm de çok kısa olanlar uzun metrajlı filmlerin önünden gösterilebilir. Aynı şey TV de yapılır. Reklam gibi aralara serpiştirilebilir. Bu herkesinin yararına olabilir. Orada görenlere fikir verebilir. Orada görüldüğünde filmi çekene kapılar açılabilir. İnternet bu konuda çok ciddi kullanılabilir. Fotoğraf internette çok iyi değerlendiriliyor.
*
Bizim de öğrencilerle iki film projemiz olmuştu. Yazışmalardan birini paylaşayım.
Merhaba,
Ben de acil yazarken bu nasıl olacaksa diye düşünmüştüm ama... Aynı anda hem film hem fotoğraf... Olur da...
Şenel sana katılıyorum, fotoğraf gezileri düzenleyebiliriz. İstanbul'a geldiğim ilk yıllarda İFSAK ın fotoğraf gezilerine katılıyordum. Çok hoştu. Hem İstanbul'u tanıyorsunuz, hem geziyorsunuz, hem eğleniyorsunuz hem üretiyorsunuz...
Film senaryosuna gelince biz ayrıntı düşünmedik ortaya bir kıvılcım atıldı gerisini sizler getireceksiniz. Herkes karakter özelliklerinden çıkar, abartılar yapar, hayalgücünü çalıştırır rolünü yazar.
Sevgili Şenel aynen senin yaptığını yaptım Eser'e... "Ben iskeleti çıkartsam sen rolümü yazar mısın" dedim. Bu durumda Eser'e epey yüklenmiş olacağız. Üstelik bir de otobüsü kaçıracak. Ve herhalde konuşacak. Sevgili Şenel, Eser bu konuda yalnız değil, Adem'de aynı, konuşturana aşkolsun... Neyse bilgisayar dahiliğini iyi yürütecek, inanıyorum.
Bu arada Müzikçi Hadi Aytuğ iyi yazıyor, Asistan Müzikçi esprili ve iyi yazıyor. Cem iyi yazıyor, Can öykü yazıyor daha birçok arkadaşımız Eser gibi güzel yazıyor. Onlar da belki katkı verirler. Senaryo grubu oluşturabiliriz. Betül' de çok güzel yazıyor. Natali güzel yazanlardan. Belki bu vesileyle ortaya çıkar. Daha o kadar kalemi iyi olan arkadaşlarımız var ki ortak bir çalışma yapabiliriz. Bu vesileyle yazışmalarda hareketlenme olabilir. Buluşmanın ötesinde bilgisayarı bu nedenle kullanalım lütfen...
Biraz daha uzatırsam sınavı kaçıracağım. Nefret ediyorum sınavdan...
Sevgiler
Eski tarih: … 2008
Yeni tarih: 11–11–2010 / İSTANBUL
|