Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 5.10.2010  

BEKLAN ALGAN YAŞIYOR SORGULAMALARDA, SORULARDA…


BEKLAN ALGAN YAŞIYOR SORGULAMALARDA, SORULARDA…


BEKLAN ALGAN YAŞIYOR SORGULAMALARDA, SORULARDA…



Tiyatronun ölümü beni üzüyor
Felsefenin ölümü üzüyor
Sorgulamanın ölümü üzüyor
Merakın ölümü üzüyor
Soru sormanın ölümü üzüyor
Sanatın ölümü üzüyor
Tüm bunları içinde taşıyan dostların, sanatçıların ölümü beni çok üzüyor…

Bu kadar fazla ölüme dayanamayıp Beklan Algan’ın tiyatrodaki cenaze töreninde gözyaşlarımı yaşama salıverdim, önce tane tane, sonra seller halinde…

Benim ilklerim olmuş İstanbul ve tiyatro sevdamda Beklan Algan.

Ezine Lisesinde çalışırken hafta sonları İstanbul’a gelip tiyatroya gider dönerdim. Pazartesileri en mutlu günüm olurdu, en yorgun günüm olmak yerine. Özellikle sunumu nedeniyle en unutamadığım tiyatro gösterisidir Cesaret Ana ve Çocukları…

Hep dikdörtgen bir alan. Alanın başı yükseltilmiş sahne… Sıra sıra insanlar sahneye iki taraftan çıkan tiyatro sanatçılarını izler. Halbuki Cesaret Ana sunumunda daire bir alan kullanılmış. Bu dairesellikte yerini alan izleyicilerle ortada her taraftan sahneye çıkabilen oyuncuların yer aldığı mekan tüm haşmetiyle sizi sarmalıyor… Biçim müthiş bir görsellik… Ananın cesaretlisine bu yaraşırdı… Özün en iyi ifadesi farklı biçimde sunulandır… Bu da Tepebaşı Deneme sahnesinin en büyük başarısıdır.

Cesaret Ana ve Çocukları, Bahar Noktası-Yaz Gecesi Rüyası… Ve karikatür… İşte Tepebaşı bu demektir benim için, otopark değil… Bu anlamı, bu değeri, bu farklılığı yaşatanlardan biri de Beklan Algan’dı. İşte bu nedenlerle Beklan Algan ölemez yüreklerimizde, yaşantımızda… (1975'te Tepebaşı Deneme Sahnesi'ni kurdu, sanat yönetmenliğini üstlendi.)

Bana göre bilimsel bilgi ile sanatsal duyarlılığı çok iyi birleştiren bir kişiliktir. Bunu yönetici tavrıyla taçlandırmıştır. En büyük özelliği “deneme” ve “araştırma” sözcüklerinin yaşantısında başat olmasıdır. Ve yaratıcılık, merak, sorgulamak, soru sormak…

(1970 yılında Bakırköy Halk Evleri Deneme Sahnesi'ni kurdu. 1988 yılında ise Ayla Algan, Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven ile birlikte Tiyatro Araştırma Laboratuarı (TAL)'ı kurdu. 2002 yılında Ekol Drama Sanat Evi’nde Çağdaş Tiyatro ve Yaratıcı Oyuncu eğitimi vermeye başladı.)

Eğer bir insan kemikleşmemeyi yaşantısına koymuşsa deneme, araştırma sözcükleri yaşantısında hep taze kalır. Bu onu değişime, gelişmeye, yaratmaya götürür.

Bir anne baba için yaşanan en büyük acı evlatlarının ölümüymüş. Cesaret ana çocuklarını kaybeder. Oyundaki bu kayıplardan çok etkilenmiştim ananın kazanma hırsına, devamlılığa verdiği mücadeleye karşın. Beklan Algan çiçek olmaya giderken toprağa çocuğu Sevi yanında birçok proje, soru, sorgulama, deney bıraktı değerli eşi Ayla Algan’ın sahiplendiği kızı ve dostlarının sahipleneceği. Bunlar da onun çocukları hep yaşayacak olan. Ve büyücek, gelişecek, dallanıp budaklanacak, çiçeklenecek…

(Ticari zekasına ve kazanma hırsına kapılan Cesaret Ana 4 evladını da yitirir ama çark öylesine dönmektedir ki ve bu çarkın içinde öylesine sıkışmıştır ki oyunun son repliklerinde bile, dilsiz kızı Kattrin'in ölüsü başında şunları söyler:
"Bahar geldi! Kalk ey Hıristiyan!
Kar eridi! Öldü ölen!
Ve hayatta kim kaldıysa
Yola koyulmalı hemen."
Cesaret Ana ve Çocuklarında ne güzel söylüyor: "Esnaf kısmına imanı değil, fiyatı sorulur.) http://www.tiyatrokeyfi.com/gorusler/cesaretana.html

Bunu günümüze uyarlayalım. Para ve siyasi güç uğruna tertemiz din kullanılarak çıkar kirliliğine dönüştürülüp öldürülüyor, çocuklar ezber eğitimle öldürülüyor. Gençler işsiz bırakılarak öldürülüyor. Bunun için Beklan Algan ölmemeli. Bunun için tiyatro ölmemeli. Sanat, bilim ölmemeli. Çalışmalıyız.

Savaşın öldürümleri yanında yaşamda ölümcül o kadar çok şey var ki güç, siyaset, ticaret uğruna yapılanlar içinde. Sanat ve sanat insanı bunlar için de var, var olmalı. Yermek, yaşatmak, devamlılığı sağlamak, dönüştürmek, değişime katkı vermek adına… Ve dürüstlük, onur, haysiyet, ar, gurur yaşamalı, hayatın çeşitli yüzlerine ayna olan tiyatronun, sinemanın yanında, içinde…

Tiyatro Yönetmeni, Oyuncusu, Araştırmacısı, Eğitimcisi Beklan Algan çeşitliliğinde yaşarken yaratacağız, düşüneceğiz, soracağız, sorgulayacağız, merak edeceğiz…

*

KIZ KULESİ AŞIKLARI
NURSELİ İDİZ, BEKLAN ALGAN

Ekspresyonizm Sanat Ansiklopedisi, Lionel Richard, Remzi Kitapevi
(Bertolt BRECHT) S.165

30 – 09 – 2010 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2541 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.