Her şey birbiriyle ilişkili…
Her şey birbirini oluşturuyor.
Ve her şey yaratıcılıkla ilintili…
Sesin yayılması gibi dilin bozukluğu da neredeyse aynı oranda dalga dalga yayılıyor.
Her şey bir ilişkiler ağıdır. İlişki başlar hareket oluşur, biçim oluşur, kompozisyon oluşur… Ve çoğalma başlar. İlişkilendirme tavrı içinde yaratıcılığı besler.
Harfler birleşiyor sözcük oluyor, sözcük kadar anlam taşıyor. Sözcükler yan yana geliyor, cümle ya da şiirse söz konusu olan mısra oluyor. Bu bütünlük çerçevesinde anlam yükleniyor. Cümleler, çoğalıyor metin, mısralar çoğalıyor şiir oluyor anlam büyüyor. Yan yana gelişler anlamı büyütürken, bozukluklar anlam çarpıtılmasına neden oluyor. Biçim bozlunca anlam bozuluyor. Anlamlar bozulunca yaratıcılık yaralanıyor.
DÖNERchi= DÖNERCİ… Hangisi anlamlı ya da hangi anlama geliyor?
Dishy= Dişi… Bir kuaför tabelası… Bir diş doktoru tabelası da olabilirdi. Anlama hakaret, Türkçeye hakaret, İngilizceye hakaret bu kadar olur ancak…
Simitchi= Simitçi… “Chi” eki anlam olarak nasıl bir tamamlama yapmıştır? Bu bir toplumun bozulması, geri kalmasının göstergesi olmanın dışında nasıl bir anlam taşır?
Arkadash: Arkadaş sözcüğüne hiçbir anlam yüklemeyen “h” harfi neden eklenir?
Efendy=Efendi
Chilek=Çilek
Pascha_Paşa
Taxim=Taksim
Sultan’s bar= Sultanın barı
Salasch=Salaş
Bu bozukluğun yanında dilimize, günümüze yerleşen sözcükler var…
Securıty = Güvenlik… Reklamlara kadar uzanan bozukluk…
Departman= Bölüm
Center= Merkez
Okeylemek= Onaylamak
Full-Tıme= Tam Gün
Part-Time= Yarı Zamanlı
Partner= Eş
Bunları çoğaltabiliriz. O kadar yaşamımıza girdiler ki güzelim Türkçe sözcüklerimiz yok oluyor. Bu demektir ki kültürümüz, her şeyimiz zaman içinde yitip gidecek…
Ve “CAFEMİZ HERKEZE AÇIKTIR” Herkes sözcüğü topluma açık bir yerde “z” ile mahvedilmiş bir tabelada.
Bir yazarımız “önce ekmekler bozuldu” dedi. Bir başka değerimiz, önce dilin bozulduğunu, söyledi… “Balık baştan kokar,” dedi yılların deneyim birikimini bir sözde toplayan, özetleyen halk… Tüm bu bozukluklar nereye dayanır?
Dil ezberi kıran kuantum fiziğinde yaratıcılık bağlamında yerini buluyor.
Dil tarihini çoğaltarak ilerlerken birden bu sözcüklerin bozulmasıyla tarihsel gelişmesine ters düşmeye başlıyor. Dil bulunduğu coğrafya ile ilgiliyken zenginliğinden yitiriyor bu bozulmalarla… Çoğalmak bu şekilde bozulmalarla olamaz.
Dil tasarımda yerini alırken tabelaların bozulmasına neden olamaz, olmamalı. O zaman dil eğitimde sadece edebiyatın, Türk Dili dersinin konusu değil tüm alanların konusu olmalıdır. Bunun yönetimle birebir ilişkisi vardır. Bir ülke ya ileri gider böylece ya geri gider, ya bozulur. Bunun için sözcüklere, tabelalara bakmak yeterlidir. Bir de yönetime…
28 – 09 – 2010 / İSTANBUL
|