Yaş grubunu daha büyük bekliyordum. Çünkü grafik tasarım söz konusu olduğunda yaşın büyük olması gerekiyor. Bir alt yapı gerektiriyor. Ve çocuk resimleri müdahale görmemeli büyükler, eğitimciler tarafından… Yoksa hayal gücü kuvvetli, yaşamın gerçeklerine büyüdükçe şahit olacak çocukların yaratıcılıklarını mahvedersiniz.
“Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” demişler. Ben de bulduğumla yetinmeyip sorunu nasıl çözerime baktım. Yaşı büyük olanlara afiş tasarımı yaptırmaya küçüklere de resim yapmalarına olanak tanımaya karar verdim, müdahale etmeden… Ama önce bir konuya hazırlamalıydım, düşüncelerini sözcüklere dökmelerine fırsat tanımalıydım. Kendilerini böyle de ifade etmelerini sağlamalıydım…
Sorularımı sıraladım. Konuşacaklarından endişem yoktu. Henüz ezber, baskıcı eğitimden geçmedikleri için rahat konuşacaklardı eminim. Öyle de oldu… Önce barışa bir renk verseler, hangi rengi verilerdi diye sordum. Mavi ve tüm renkler en çok söylenen oldu. Ama bunun yanında mor, kırmızı, sarı, yeşil, pembe hatta siyah söylendi. Galiba bir kahverengi söylenmedi. Hani şu sıcak rengin yanında soğuk, soğuk rengin yanında sıcak olan değişken kahverengi söylenmedi… Parmaklar havadan inmedi… Bu beni de rahatlattı o arada…
Diğer sorum biçime ilişkindi. Barışı kuşun dışında bir biçim olarak düşleseler nasıl bir biçim olurdu BARIŞ… Bu hem somut, hem kavramsal yanıtları içeriyordu. Nitekim duygu diyen de oldu, sevgi, diyende. Barış elele tutuşmak diyende… Her halinden çok duygusal olduğu anlaşılan bir erkek çocuk dedi ilk defa kavramsal, soyut düşünme bağlamında duygu sözcüğünü. Nitekim resmini teslim ederken anlatmak istedi. Dinledim… İki dik, bir yatay figür var, yaşına uygun olarak çizilmiş. Dikey figürlerin iki taraflarında noktalar aşağıya doğru sıralanmışlar. Dedi ki, “çocukları ölmüş, annesiyle babası ağlıyor…”
Barışa oyun, diyen çocuklar oldu. Doğrusu en beğendiğim yanıtlardan biri oldu. Didim’e gitmeden bu soruyu kendime sormuştum, çocuk nasıl yanıt verir diye yanıtım oyun olmuştu bir şiirimsimde… Bir başka yanıt ‘barış savaş yapmamaktır, savaşsızlıktır.’ oldu.
Diğer yanıtlar;
barış gökyüzü demektir.
Güneş
Deniz
Güvercin
Kucaklaşmak
Elele tutuşmak
Duygu
Zeytin dalı
Gökkuşağı
Sevgi
Ezber kıran biriyim… Deneyimlerim, araştırmalarım, bilgilerim bunu gerektiriyor. Hep söylediğim ve yazdığım gibi bir eğitimci, akademisyen kesinlikle alanıyla-branşıyla araştırma yapıp bilgilenirken psikoloji de bilmeli ve eğitim yöntemlerini takip etmeli, eğitimle ilgili kitaplar okumalı…
Daha önceden sadece 1.,2.,3. bir de tek mansiyon veriyorlarmış ve sadece bunlar sergileniyormuş. Ben ödüllerin yanında mansiyonları da 3 e çıkarttım ve sergileme diye birkaç çalışmayı da kattım. Hatta jüri özel ödülü de olmalı… Çünkü bu tür yarışmalar içinde eğitimi barındırır. Mümkün olduğu kadar çok çocuk olaya, sonucuna dahil edilmeli, sevindirilmeli, yüreklendirilmeli. Mümkün olduğu kadar farklı çocukların çalışması sergilemeye katılmalı. Umarım bu çalışmaları belediye albümleştirir.
Önce saydam gösterisini yaptık. Telefon konuşmalarında ve yazarak bilgi verişlerimde ne hazırladığımı belirtmiştim. Önce barış şiirsilerimle barış çocuklarımın çizimlerini buluşturdum aynı karede… Hatta uluslararası dendiği için şiirleri Türkçe ve İngilizce olarak yan yana koymuştum. Sonra barış afişlerini koydum ardından da dünya çocuklarının barış konulu resimlerini ilave ettim. Tabii genel olarak bu gösteri büyükler içindi. Yoksa şiirlerin olmadığı daha kısa bir barış konulu gösterim daha vardı. Ama müziğe kadar her şey daha büyükler için düşünüldü… Müzik çok saygı duyduğum, çok yaratıcı bulduğum öğrencim Tuncay’a ait. Nitekim girişteki kendi yorumunu duyan Burçin Hanım hayranlığını bildirmeden edemedi. Müzikle ilgili bir dikkatimi çeken de 2. parçaya geçerken kısa bir ara var. Önce oturan bir çocuk bağırdı, müzik bitti diye. Tekrar başlayacağını, müziğin devam edeceğini söylediğimde rahatladığını fark ettim. Sonra o çocuk Didim’de her yerde beni bulup öğretmenim nasılsınız, dedi durdu… Unutmayacağım.
Müzik için çok değerli öğrencim Tuncay Korkmaz’ a teşekkürler… İyi ki dersimi seçmişsin. Seninle gurur duyuyorum… CD sini belediyeye hediye ettim. Çam sakızı çoban armağanı getirdiğim hediyelerin içine koyacaklarını ve başkana vereceklerini söylediler.
Gösteri bittikten sonra salonun yan taraflarında olan masalara bir anda doluşuverdiler. Belediye ricam üzerine boyutları A3 olan kağıtları ve boyaları dağıttılar. Kuru boya ve pastel tercih edildi. Kağıt yaş küçüldükçe büyük olmalı. Yani ters orantılı olmalı. Bir de afiş tasarımı için de kağıdın büyük olması önemli.
Süre ilerken bazı annelerin çocuklarına fikir vermeye kalktıklarını çocuklarında bundan rahatsız olduğunu, kırıldıklarını gördüm. Burada çocuklar yerden göğe kadar haklılar. Çünkü anneleri bile olsa resimlerine müdahale edilmemeli. Demek ki anneler ayrı oturtulmalı…
Afiş tasarlayanları biraz bilgilendirdim… Slogandan bahsettim. Didim belediyesinin bu barış şenliği konusu olabilir ama konu bununla sınırlı değil, istediğinizi barış bağlamında afiş konusu yapar tasarlarsınız dedim… Çalışma boyunca iki tarafa gidip geldim… Mutluydum…
Çocuklara iki kategoride ödül verdik. Başta konuştuğumuz tek kategori olmadı, çoğaldı çünkü…
ÇOÇUKLAR BARIŞI AFİŞLİYOR
ÇOCUKLAR BARIŞI RESİMLİYOR
Yaşasın… İnternetten araştırırken dünya çocuklarının barışı resimlediğini çok şahit oldum ama Türk çocukları ve Türkiye’de yaşayan çocukların resimleri çok azdı. Bu nedenle bu çoğalma güzeldir bence…
Ve beni çok duygulandıran bir olayı da paylaşmadan geçemeyeceğim. Dow sendromlu bir çocuk da resim çizdi. Onun çiziminin özel olarak sergilenmesini istedim. Belediyenin çok güzel bir ekibi var, sağolsunlar çok yardımcı oldular. Çocuğun resmini sergiledik. Ertesi günü bir hanım ağlayarak gelip boynuma sarıldı. O kadar duygulanmıştı ki. Meğer o değerli çocuğun anneannesiymiş. Resmini sergilediğimiz için çok memnun olmuş ve görüldüğü gibi çok duygulanmış. Tabii çocuklar kadar büyüklerin de morale gereksinmesi var. Ben de çok mutlu oldum sonuçtan…
Şenlik açılışına kendi etkinliğimle başladım. İstanbul’dayken haberleştiğim arkadaşla ısrarla çocukların yaşlarını sormuştum. Çeşitli denmişti. Burada yaş grubunun küçük olduğunu gördüm. Saydam gösterimde çocukların barış resimleri de vardı ama genel konsepti büyükler için düşünülmüştü. Veliler vardı. Bu nedenle gösteriye devam ettim. Yoksa kısa, şiirsiz bir ikinci barış gösterim tercih edilebilirdi.
Gösteri bittiğinde coşkulu bir çizim süreci başladı. Boyalar, kağıtlar dağıtıldığında…
Değerlendirme uzadı. Yoksa Coşkun Aral’ın söyleşisine katılmayı planlamıştım. Kaçırdım diye çok üzüldüm ama neyse ki bir söyleşisi daha vardı.
Bu tür konularda aslında yazışmayı tercih ediyorum. “Söz uçar, yazı kalır.” Çünkü.
2. gün Kamil Masaracı Bey çocuklarla barışı çizdiler. Kamil Bey karikatürist olduğu için tahmin ettiğim gibi çizimler karikatüre yönelik olmuş. Ellerine, yüreklerine sağlık…
Didim’e çocuklara hediye edilmek üzere barış çocuklarımın kartpostallarını getirmiştim. Ödül alan çocuklara hediyelerinin yanında benim Barış çocukları çizimlerim de verildi.
Ödül alan bazı çocuklar katılım-teşekkür belgelerinin arkasına yazmamı ve imza atmamı rica ettiler. Ayrıca set olarak verilen çizimlerimden birinin de arkasına imza rica ettiler. Bunu yaparken öylesine mutluydular ki bu heyecan bana da sirayet etti.
TÜLAY ÇELLEK SAYDAM GÖSTERİMİ VE ATÖLYE ÇALIŞMASI
DİDİMLİ ÇOCUKLARLA
31 Ağustos 2010 / DİDİM
06 – 09 – 2010 / İSTANBUL
|