Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 9.9.2010  

ÇOŞKUN ARAL’IN FOTOĞRAFLARINDAN BARIŞA BAKMAK


ÇOŞKUN ARAL’IN FOTOĞRAFLARINDAN BARIŞA BAKMAK


ÇOŞKUN ARAL’IN FOTOĞRAFLARINDAN BARIŞA BAKMAK



Coşkun Aral sahnedeydi, sürekli haberlerin peşinden koşarken, bu sefer bize haberler vermek üzere…

Kendini görsel eşliğinde anlattı önce… Sonra bakışlarını yaşama serdi… Ve serdiklerini yine saydamlarla paylaştı… Görsellerde çocuklar çoğunluktaydı… Masum, hüzünlü çocuklar ama beni en çok acıtan elinde kocaman silah bulunan çocuklar…

En büyük isteği gazeteciliği tüm dünyada yapmak… Sokak savaşlarından, eğitime kadar her şey konusu… İran, Irak, Lübnan, Afganistan’da fotoğraflarıyla savaşa tanıklık etmiş. Nerede savaş Coşkun Aral orada.

Yaşamı bütünüyle kucaklayan bir aydın Coşkun Aral… Beni sadece bu ilgilendirir, gerisine karışmam diyemiyor. Çalışkanlığını her yamaca vuruyor.

Bilgiye değer veren toplumları anlattı çocukların yer aldığı saydamlar eşliğinde.

HES lerden bahsetti. Doğanın katledilmesi sadece yeni zenginleri türetti sorunu çözmedi, diyor.” HES leri yaparsınız Rize’de selleri yaşarsınız. Doğa asla affetmez.”

Çocukları bilgi ile buluşturma ve onlara zaman ayırmakla değişiriz, gelişiriz.

İZ TV bilgi satıyor. Çin’den bile talep var.

Hiç Macahel’e gittiniz mi? Macahel’de bir girişimci ‘siz arı besleyin, ben balları satın alırım’ diye arı getirmiş. Şimdi orada kadınlar iş sahibi… Buradan ders çıkartmak gerekir.

UNİCEF’in sloganı 7 çok geç. Orada çalışıyorum. Kızıma Kola içtirmiyorum. 16, 17 yaşına gelince kendi karar verir. Ama şimdi bu konuda kararı ben veriyorum. (Irak savaşından beri ben de hiç kola içmiyorum.) İçine konan madde alışkanlık yapıyor biliyorsunuz. Kızıma o nedenle kola içirmiyorum.

Afganistan’da 3 ay hastanede çalıştım. Ama ben gazeteciyim.

Sorgulamayan zihniyet olgunlaşmamış zihniyettir.”

Bu arada saydamlarda gördüğüm bir fotoğrafı anımsadım. Bir kitap kapağındaydı. Evime dönünce kitabı buldum. Edgar Morin’in GELECEĞİN EĞİTİMİ İÇİN GEREKLİ YEDİ BİLGİ isimli kitabın kağanında kullanılmış içte fotoğraf: Coşkun Aral yazılmış. Bir çocuk parmaklarını gözüne gözlük biçimde dolamış. Kitabı alırken fotoğraf dikkatimi çekmişti. Hemen anımsadım.

“Mabetle kışla arasında kalan toplum, diyorum.

Cehaletle beslenen bir sistem var. Siirt’te şeyh olayı var. Hem şikayet ederler hem de eteğini, ayağını öperler.

Hukuk askıya alınıyor. Adalet kişiden kişiye, kurumdan kuruma değişiyor…

Üretenden yanayım. Saygıdan yanayım.

Yazılarım internette var, bulabilirsiniz.

http://www.haberci.com/

Ekip önemli…

Bilgi taşınmalıdır. Bilgi iletir, yakalar… Bilgiyi birilerine taşınması lazım. Tembellik ve cehaletten en nefret ettiğim şeydir.

Köşe yazarları yorumları yerine insanlar okuyup kendileri yorum yapsa iyi olur.

Güneydoğuda biri birine şaka yapmış. Şaka yapılan kızmış ‘götürün bunu’ demiş. Adam öldürülmüş.” Aslında burada isim verdi. Beni ve herhalde dinleyenleri de dehşete düşüren bizim anladığımız anlamda ‘götürün’ sözünün ölümle eşleştirilmesi. Gerçekten dehşete düştüm. Bu durumda buralardan üniversitelere, semtlere gelenlerin neden bizleri sürekli rahatsız ettikleri, taciz ettikleri anlaşılıyor. Daha önce yaşamadığımız etiksizlikler, yalan konuşulup tacize devam neden yaşanıyor, burada yatıyor. Mısır sanatında önceleri firavun ölünce saraydakiler diri diri gömülüyordu. Öbür dünyada da firavunun işlerini görsünler diye. Sonra sanat devrimi yaşamlarına girdi. Bu sahneler gömütün duvarlarına yapılmaya başlandı. Bu durumda anlatılan bu kişiler hala çağımızın dışında kalmışlar. O zaman Çoşkun Aral’ın cehalet sözcüğünü gündeme getirmesi çok doğru. İçi dolu olan okullar yapılmalı. Çağdaş eğitim sunulmalı… Bunun için nitelikli, dürüst idareler gerekli ülkelerin, kurumların başında…

“Okuma alışkanlığı yok. Dosyalama alışkanlığı yok. Osmanlıda, Cumhuriyetin ilk yılları çok ciddi bir şeklide vardı. Sonra bırakıldı. Bildiğim Kemal Anadol var, arşiv konusunda ciddi çalışan.

Sadece futbolla böbürlenmek yerine başka şeyler de olmalı gurur duyacağımız.”

Bu konuşma çok özet yazıldı, aldığım notlarla dayanarak. Bir başka yerde yinelenirse dinlemenizi ve o çok değerli fotoğrafları görmenizi öneririm.

SAVAŞ KARELERİNDE BARIŞ ÇIĞLIKLARI
1 Eylül 2010 / DİDİM


06 – 09 – 2010 / İSTANBUL


Not: Bu yazıyı yazarken kola içilmemesinden bahsetmiştim. Bir ara iletilerime baktım ki kola ile ilgili bir ileti gelmiş. Bir ara çocukları ABD de okuyan ve yaşayan bir akademisyen demişti ki, oğlum sitenizin önde gittiğini, ilk sırada olduğunu, söylüyor. Demek ki takip salt telefonlarda değil…


Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2076 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.