Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 25.8.2010  

DİDİM BELEDİYESİ BARIŞ İÇİN ÇALIŞIYOR, ÇALIŞTIRIYOR…


DİDİM BELEDİYESİ BARIŞ İÇİN ÇALIŞIYOR, ÇALIŞTIRIYOR…


DİDİM BELEDİYESİ BARIŞ İÇİN ÇALIŞIYOR, ÇALIŞTIRIYOR…



Yaratıcılık seminerlerim de böyle başlamıştı. Telefondaki ses “üniversitemizde “yaratıcılık konulu konferans verir misiniz,” dediğinde…

Şimdi telefondaki güzel ses “barış konusunda söyleşi yapar mısınız,” dedi… Konuşmak mı, konuşturmak mı? Tercihim konuşturmak. Hemen hazır ve deneyimine sahip olduğum yaratıcılık seminerime sarılıverdim. Nasılsa içinde barış konulu afişler vardı. Her yerde fotoğraf ve müzikle ilgili afiş tasarlatırken beyin fırtınası şeklinde burada barış konulu afiş tasarlatırım, dedim… Ancak süre 3 saat ve en fazla 20 kişiyle sınırlı. Bu rakam problem oluyor 100, 200 kişi izleyiciye ulaşmak isteyenler için…

Her şeyi, her konuşmayı iki kez düşünürüm. Bunun bana çok yararı oluyor. Yeni bir gösteri hazırlamaya karar verdim. Ama buna neden beni arayan arkadaşın araştırmacı kişiliği de katkı yaptı. Barışla ilgili yazı ve şiirlerimi göndermiş bu konuda söyleşi yapabilirsiniz, diye öneriyor… Söyleşmek beni fazla heyecanlandırır. Ne yapmalıyım, diye kıvranırken şiirlerimle çizimlerimi birleştirmeye karar verdim.

Çizimlerimi kendi içinde sıraladım, konularına, leke durumlarına bakarak… Şiirleri de bölünebilirliklerine bakarak ele aldım sırayla koydum… Görsellerin kendi içinde alt alta sırası iyi… Şiirlerin de anlamlarını yitirmeden yaptığım bölümlemelerle alt alta gelmesi iyi. Ama bir problem çıktı. Yandaki görsellerle şiirlerin anlamları buluşmuyor. Görsel başka şey diyor, şiirler başka şey…

Evet, Didim belediyesi barış için çalışıyor ve çalıştırıyor. Aslında başka işlerim vardı ama onları kenara koyup şiirlerin anlamlarına uygun yeni çizimler yapmaya başladım…

Bir eski çalışmamı seviyordum ama betonlaşma, duvarlaşma ile ilgiliydi. Beni yaratıcılık ve barış kadar betonlaşma da çok etkiliyor. Karikatürlerimin konuları bunlar… Bu çizimimi barışla ilişkilendirdim. Ancak şiire baktım bir eksik daha var… Şiirde renkli gözlerden bahsediyorum. Çalışma çok sevdiğim siyah-beyaz… Bu sefer de çiçeklerle gözleri ilişkilendirdim ve çiçekleri göz renkleri gibi boyadım…

Bu arada şiirlere de görsellik kazandırmaya çalıştım. Anlamın yanında anlamı da perçinleyecek şekilde. Sıkıcılığı giderecek, tekdüze olmaktan kurtaracak… Önce sözcüklerde oynadım. “Barış-Peace” sonra mısraları farklı kalınlıklarda yaptım…

Çocuklar çiçek gibidir…
Bakışlar çiçek gibi…
Çocuklar barış gibi güzeldir
Barış çocuklar gibi güzel…

Bir şiirim de çocukların oynamasından, dans etmesinden bahsediyor. Halbuki yandaki çizimde bir çocuk savaşa ağlıyor… Onu çıkartmadım yanına dansı ekledim… Bir tarafın çocukları savaşta gözyaşı dökerken diğer taraf dans ediyor… Bu çelişki görülmeli ve tüm çocuklar oynamalı, gençler dans etmeli…

Barış sevgi demektir
Alev alev yanan
Barış çiçek demektir
Düşlerde yaşayan

Barış bedendedir
Beyindedir
Saçlara uzanan

Barış buluşturandır
Elele tutuşturandır…

Araştırma yaparken dünya çocuklarının barışı resimlediğini gördüm. Türk çocuklarının çalışması çok az…

Çocuklar barışı afişliyor” diye bir başlık önerdim. Benim gösteri de “barışı sevelim” adını aldı. Barış sözcüğünü iki anlamda kullandım hem isim olarak hem kavram olarak. O nedenle sevelim dedim.

Geriye bir sorun kalmıştı; müzik… Dersimi seçen çok yaratıcı, söz verdi mi sözünü tutan çok değerli bir öğrencim olan Tuncay KORKMAZ’a yazmıştım. Uzun süre ses çıkmadı… Sonunda telefon etmeye karar verdim. Her zaman internet sorunu çözmüyor, telefon daha çabuk hallediyor. Müziğin hazır olduğunu, uygun görürsem gösterimde kullanabileceğimi söyledi… Onu yormamak için kendisinin istediği yere gelebileceğimi söylediğim halde o da incelik gösterip istediğim yere getirebileceğini söyledi. Sonunda ortak bir yerde anlaştık, Beşiktaş’ta Bahçeşehir Üniversitesinin deniz kenarındaki kafeteryasında buluştuk. Adalarda oturuyormuş sadece CD yi vermek için bu tarafa geçti. Gerçekten çok duygulandım… Eve gelip müziği dinleyince atölye esnasında da çalmaya ve sergileme sırasında da çalınmasına karar verip Didim Belediyesine önerme kararı aldım.

Bir gece önce Gürer AYKAL’ı dinlemiştim. Anadolu’muzun bağrından çıkan müziği Fazıl SAY’ın nasıl dünyaya taşıdığını, yerelle evrenselliği harika bir şekilde buluşturduğunu anlatmıştı, çok zarif bir şekilde. Tuncay KORKMAZ’ın müzik yönetmenliğini yaptığı CD den buram buram Anadolu kokusu dağıldı yaşamıma… Gençleri kutluyorum… Doğrusu ben müzik arayışına çıktığımda bu buluşmayı bu kadar derinlikli ele almamış ezginin heyecan yaratmasına, coşkusuna bakmıştım. Bach ve Beethoven dinleyerek buna karar vermeye çalışmıştım… Tuncay ve ekibinin hazırladığı ve harika yorum yaptığı müzik taşıdığı anlamla beni başka boyuta taşıdı. Bu gençler olduğu sürece sanat adına asla moralimi bozamam. Sağolsunlar, var olsunlar…

Oturduğum yerde çok fakirler var. Bir doktor arkadaşımdan rica etmiştim, “bana gelip bu maddi durumu kötü olanları bedava muayene eder misin,” diye. Memnuniyetle kabul etmişti. Tuncay’ da 6 yıl Diş Fakültesinde okuduktan sonra ayrılıp Müzik okumaya YTÜ ye gelmişti. Ve bu arada benim Grafik Atölye dersimi seçmiş, dersimize de çok yaratıcı katkıları olmuştu. Son dersimde kendisinden küçük bir konser rica etmiştim. Son dersi YTÜ nün harika bahçesinde yapmıştık. Onun yeşiller arasında fötr şapkası, gözlükleri ve gitarıyla gelişi hala gözümün önündedir. Nefis de bir konser vermiş, hepimizi mutlu etmişti… Buluştuğumuzda laf arasında ilk defa “keşke Diş Fakültesini bitirip müzik okusaydım. Çünkü bedava olarak maddi durumu kötü olanları muayene ederdim,” dedi.

Dönüşte bu üniversitede çalışan bir arkadaşıma uğradım. Epeydir görüşmemiştik. Kızının biri eczacıymış. Ona biraz önce yazdım. Doktor arkadaşım bedava muayene edecek, kızın da eczaya dair malzeme ilaç, pamuk, sargı bezi vs. bağışlayabilir mi, fakir komşularıma dağıtayım diye. Çünkü “kızım senin gibi bu işlerle de uğraşıyor, akademisyenliği yanında,” demişti.

Didim belediyesinin özellikli çalışması nedeniyle yaratıcılıkla ilgili seminerim yanında barışla ilgili bir sunum daha hazırlamış oldum ve bu vesileyle başka güzel şeyler de yaşadım. Teşekkürler Didim Belediyesi…

24–07–2010 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2691 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.