En sevdiğim kitaplardan biri Caudwell’in ‘Yanılsama ve Gerçekçilik’ isimli Pavel yayınlarından çıkan kitabıdır. Bilim ve sanatın birlikteliğini çok iyi betimler. Şiir yüklüdür.
Bilim ve sanat arasında sınır yoktur. Asla olmamalıdır. Japonlar bu iki alanı harika bir şekilde buluşturmuşlar, birleştirmişler. Ve yaratmışlar.
Aklın yaratıcılığını Pera Müzesinde sergiliyor, medya sanatında 7 sanatçı. Sunularına katıldım, çıkarımlarımı sizinle de paylaşmak istedim…
Gerçekten kavramsal bir sözcükten hareket edilmeli. Seçilen sözcük renge, biçime, tekniğe çevrilmeli, başka alanlara aktarılmalı. Ve çoğaltılmalı.
Japon sanatçılar sesi-ezgiyi, rengi, hareketi, dokunmayı kullanmışlar. Bilim kaynaklı yapıtlar, tasarımlar üretmişler. Çıkışı bilim olan yaratıcı görseller gerçekleştirmişler… Sanat – tasarım bilim üçleminde harikalar yaratmışlar. Fizikle sanat, kimya ile sanat ilişkilendirilmiş.
Dersimde sese renk, renge ses, görsele, kavramlara koku vermelerini isterim. Burada yapılan buydu. Kulakla görmek, gözle duymak… Burunla dokunmak gibi…
*
Maywa Benki
“Gülmek” sözcüğünden hareket etmiş ve gülmeyi her şeye uygulamış, yumurtadan tutunda aklınıza gelecek her şeye… Ağaç kovuğu da olabilir… Sizler çoğaltsanız sırıtan dişleri nelere uygulardınız? Gülen müzik aleti yapmış sonunda sanatçı…
Bizde bulunan bir biçim çoğaltılmıyor, bulunduğu alanda ve işlevsellikte kalıyor. Süse dönemiyor, işlevsel olamıyor olsa estetik olmuyor, başka alana aktarılamıyor, çoğaltılamıyor. Demek ki burada sınırlar kırılmalı… Tabii bu bazı şeyler için. Hiç mi yapılmıyor, demeyelim. Bir öğrencim anahtarlık da olan tornavida getirmişti, küçük bir tasarım. Sadece biraz ağır. Ama boyu nedeniyle her yere taşınabilir durumda. Tülbent oyaları onun dışına taşınıyor artık gibi… Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Ama yeterli değil.
Japon değince akla ilk gelen robot oluyor… Robotun önünde akordeona benzeyen bir alet yerleştirilmiş. O alet akordeon gibi hareket etmeye başladığında müzik çalıyor.
*
KAWASE Kohske
Müzik okumuş. Beste yapıyor. Çok konuşkan ve esprili bir kişilik. İyi pazarlamacı. Zaten artık sadece yapmak yetmiyor, önemli olan onu pazarlamak oluyor. Kendini iyi lanse etti ve beni davet edin, diye bir kaç kez yineledi. Yemekle arası iyi.
Çelik rulman bilyeleri kullanarak müzik yapmış. Ama müziği görselleştirmiş. O Nedenle ilgi çekiyor ve kalıcılığını, sürekliliğini sağlıyor. Tekrardan eskiyi en iyi çalmaktan öte gidiyor böylece… Bizde önemli budur. Daha önce bulunanı harika yorumlarsan iyisindir. Yeni bir beste yapmana, müzikte devrimler yaratmana gerek yoktur.
Rulmanlarla müziği birleştirmek için mühendisle çalışmış. Sanatçı ve mühendis aynı yapıt üzerinde çalışıyor. Bu dünyada çok yaygın…
*
MURAKAMI Fumiaki
Camgöz adını verdiği bir yontuya sahip. Oradan her yöne bakabiliyorsunuz… Sanat ve Tasarım üniversitesinde okumuş. Bir de Tsukuba Üniversitesinde medya sanatı öğrenimi görmüş. Farklı malzemeyi birleştirerek çalışıyor.
Malzemede sınırların kaldırılmasını çok önemsiyorum… Yaratıcılığı körüklüyor.
*
KODAMA Sachiko
Akışkanın dinamik değişimi, konusu olmuş sanatçının. Sıvı hızlı değil. Bu nedenle hareket esnasında değişimini yaşayabiliyorsunuz. Ritmler, farklılıklar, çalışmak ve değişmek sözcüklerinin anlamını yaşıyorsunuz izlerken… Boyutu büyük bir çalışma…
Sanatçı fizik okumuş. Hareket ve müzik, ses ve ışık birlikte hareket ediyor. Canlılık söz konusu. Sesle hareketi sağlamak çıkışlı bir anlayış var. Sanat ve bilim ustalıkla birleştirilmiş. Bu ilişkilendirmeden böyle farklı bir yapıt yaratılmış.
“… bilim ve sanat beraberce, genotipin kendisini içeren tam bir evreni simgeleyebilir. Her biri tek başına kısmidir, fakat iki yarım bir araya gelince, birbirine uyarak değil, somut yaşama süreci içinde insanın Doğa’yla mücadelesi içine geçip yayılarak, bir bütün meydana getirir.” C.Caudwell, S. 315 YANILSAMA VE GERÇEKLİK
*
MATSUYAMA Shinya
Sanat ile bilimin buluşturulması, birleştirilmesi, ilişkilendirilmesi konusu bu sanatçılarda yaşam biçimi olmuş gördüğüm kadarıyla…
*
Plaplax (CHIKAMORI Motoshi + KUNOH Kyoko + KAKEHİ Yasuaki)
Bilim ve sanat işbirliğinde yaratmışlar, tasarlamışlar, üretmişler ve pazarlamışlar, reklamını yapmışlar… Hepsinin elinde Mac bilgisayar… Bilgisayarın tüm nimetlerinden sonuna kadar yararlanılmış. Kutluyorum.
*
Tasarım ışığa konduğunda rengi algılayıp ışık o renk oluyor.
Mavi sarı yan yana konunca yeşili algılıyor. Bu teknik işlem bana Puantilizmi anımsattı. En önemli iki sanatçısı Seurat ve Signac’da aynı şeyi tuval üzerinde yağlıboya ile yaptılar, fırçalarından çıkan mavi sarı noktacıklar yan yana kondu, gözün yeşil algılamasını sağlandı… Çağ teknolojik çağ olduğu için aynı şey teknoloji yoluyla yapılıyor. Bu sanatçıların Fransa’dan çıkıp dünya yayılan puantilizm akımından haberleri olduğu kesin… Önemli olan çağı yakalamak. Eski bilgiyi geliştirmek, değiştirmek, üzerine katmak ve yaratmak… Japonlar bunları yapmış…
Kimya okumuş, sanat yapıtı üretilmiş… Dokunmakla ya da yaklaşılmakla tasarımdan gölge oluşturuluyor, gölge isteğinize göre hareket ediyor, yön değiştiriyor…
Güzel olan bir şey de izleyicinin kendisini yapıta katması… Yapıtın içine alması herkes için çok önemlidir. İzlemekle kalmıyorsunuz, seyirci kalmıyorsunuz bizzat yaşıyorsunuz ve değişimi sağlıyorsunuz… Tüm bunlar izleyicileri de yaratmaya götürür.
Ses ile renk arasında ilişkilendşrme yapılmış. Nesne ile dokunma arasında işbirliği gerçekleştirilmiş.
Sanatçı diyor ki “denize bir düşünce atılmış gibi…” Okuduğum bir Japon romanında iki tür insandan bahsetmiş yazar. Biri odun gibi olan, diğeri su gibi olanlar. Odun gibi olan değişmez, su gibi olan değişir, gelişir.” Deniyor. Suya fikir atıyor sanatçı… Her yere girsin, gelişsin diye…
*
hanahanahana
“Kulakla da dokunulabilir.
“Hana”nın 3 anlamı var.
1-hana=burun
2-hana=çiçek
3-hana=bayan adı
Kokuyu duymak, hissetmek, kokuyu duymak, kulakla duymak gibi…
Çiçek nasıl duyuluyor? KOKUYU DUYMAK… Koku kulaktan vücuda geliyormuş gibi hareket ettik. Diğer duyularımızı da koku için kullanarak konuyu eğlenceli hale getirmek istedik.”
Koku şiddetine göre çiçeğin şekli değişiyor. Koku çeşidine göre de şekil değişiyor. Parfüm dışında şarap vs. kokusu da söz konusu... Her kokuya duyarlı bir yapıt… Şarap kokusu pembe renkli bir çiçek açtırdı.
Bu çalışmada kokuyu rüzgarla gönderiyorlar… Dersimde bir öğrencimin konusu kokuydu. Parfümü tanıtacaktı… Misafir gelen eski-meyen bir öğrencim anlatmıştı… Beşiktaş’ta rüzgarla gelen bir kokuya dönüp kokuyu takip etmiş ve karşısına arkadaşı çıkmış. Sürdüğü koku rüzgarla kendisine kadar gelmiş. İşte bu yaşanmışlık yaratıcılığa dönüşmeli. Japonlar bunu yapmış.
Yumurta modelindeki gözlere gaz sensoru yerleştirmişler. Bu mühendisliğin ilk adımı diyorlar.
“Japonya’da “Bonsai” denilen küçük ağaçlar vardır. İnsanlar istedikleri gibi keserek şekillendirirler.” Anladığım kadarıyla yaşadıkları her şeyden esinlenme durumundalar. Demek ki yaşama dümdüz bakılmayacak. Görülen her şeyden çıkarımlar yapılacak. Eleştirel bakışla değerlendirmeler yapılıp yaratılacak…
“MEDYA SANATLARI”
“Sanat, tasarım, teknoloji ile geniş bir dünya, geniş bir yaşam elde edilebilir bu çalışmayla…”
*
ISHIBASHI Motoi
Sanatçı, yazılımcı, tasarımcı
MANABE Daito
Sanatçı, tasarımcı… Yazılımı da kullanarak proje üretiyor
Pa++ern
Dokuma sektörü için düşünülmüş. Tişörtlere yazılımla desen çiziyorlar ve internet üzerinden satış yapıyorlar.
Desenin-tasarımın dili düşünülmüş.
Program yazılımından desene uzanılıyor. Bilimi sanata çeviriyorlar. Tişört çizimleri böyle yapılıyor.
Tasarımın yönü, yeri, büyüklüğü yazılıma göre ayarlanıyor. Programlama dilinden hareketle büyüklük vs. ayarlanıyor. Yazım şekli değiştikçe biçim değişiyor.
Nasıl yaptıklarından küçük bir örnek gösterdiler. Bir yerde rakamlar, harfler, işaretler gösterildi. Diğer karede ortaya çıkan biçimler gösteriliyor.
Ne renk iplik kullanılacağı da programlama diliyle, yazılım diliyle tespit ediliyor.
“Tişörtünü kendin yap düşüncesinden doğdu. 140 program dili var. Twitter – pattern programlama mesajı gönderilir. Bir süre sonra yanıt geliyor. Tişörtü “online” olarak sipariş verip satın alıyorsunuz. Bunun için yalnızca twittter hesabı gerekli. “
Önünde tasarım arkasında yazılım kodları yazılı tişörtünü kalkıp gösterdi sanatçı.
http://tzm-dev.com/pattern....
Yapıta, tasarıma izleyiciyi, kullanıcıyı katmak çok iyi fikir. O zaman “bende varım” fikri galip gelecektir, aldırmak-satmak için…
*
Ses ve sensör ilişkisiyle el değmeden kaşık hareket ediyor. Yıllar önce bir filme gitmiştim. Eli şaklatıyor ışık yanıyordu.
Yüzün hareketiyle müzik yapmışlar. Sesin şiddeti yüzdeki mimiklere, hareketlere göre değişiyor.
“Yüksek tavanlı geniş bir dünyaya açılmayı hayal ettik.” Dediler.
Genç Japon sanatçılara ve Pera Müzesi yetkililerine teşekkürler…
*
Yarı zamanlı olarak YTÜ Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Tek. Eğitimi Bölümüne derse girdim. “Photoshop” dersinin sonradan eklendiğini duymuştum… Gençlere böyle derslerde bunlar öğretilebilir, böyle çalışmaya yönlendirilebilir. Benim dersim yaratıcılığa, iletişime, tanıtıma yönelik bir derstir. Öğrenciler bu bağlamda zenginleşirken teknikle birleştirmeliler, yaratıcı edinimleri…
Japonlar SANATLA BİLİMİ buluşturup yaratırken, tasarımlar yaparken biz ne yapıyoruz? Ülkemizde neler oluyor ya da olmuyor! Sanat yok, bilim yok, eğitim tartışılır. Gerekli bu üç alana yeteri kadar yatırım yapılmıyor. Yerlerine gelen sonradan görmeliğe, ahlaksızlığa, onursuzluğa, haysiyetsizliğe hayır diyoruz…
Ve öğrencilerime sorduğum sorulardan…
Merhaba,
Derste konuşmak üzere;
kırmızı nasıl kokar, mavi, yeşil, mor, beyaz, siyah nasıl kokar?
Sesin rengini hiç düşündünüz mü? Müziğin rengi…
Afişin kokusunu hiç düşündünüz mü?
Kitap kapağı nasıl kokar?
Suya bir kavram yüklerseniz, bu ne olur? ( sevgi, korku vs. )
Eskiz-araştırma nasıl kokar?
Ekşi ne renktir?
Tatlı ne renktir?
Tuzlu ne renktir?
Acı ne renktir?
Kişilikler ne renk
Kokunun rengi nasıldır?
Sevginin kokusu nasıldır?
Heyecanın kokularını sayar mısınız?
Heyecanın renklerini söyler misiniz?
İletişim nasıl kokar ve ne renktir?
Uçmak ve renk; nasıl birleştirilir?
Kuvvetin rengi
Zamanın rengi
Zamanın kokusu
güzelin rengi, kokusu…
Siz bu listeye neler eklerdiniz?
Güzellikle...
Sevgiler
Tülay ÇELLEK
07- 08 – 2010 / İSTANBUL
|