Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 11.6.2003  

İNSAN HAKKI İÇİN BERABERCE


İNSAN HAKKI İÇİN BERABERCE


İNSAN HAKKI İÇİN BERABERCE

Herkesi, her şeyi sorgularken kendimizi de sorgulamayı unutmazsak sorgulamamızın doğruluğu nedeniyle dünyayı değiştirme istemimizin daha sağlıklı, daha hızlı yaşama geçeceğine inanıyorum. Böylece bu dünya ne kadar çirkin, üstelik kötülükler de devam ediyor diye hayıflanıp durmaktan bir nebze olsun vazgeçer olabiliriz. Paylaşım, güzellik, iyilik ve en önemlisi insan hakkı adına neler düşündüğümüzü çok iyi bir dille anlatıyoruz . İş bunları yaşama geçirmeğe kalıyor. Birlikte, paylaşarak. Söylemselliği eylemsellikle tamamlarsak daha güzel bir şekilde rahatlarız. Bunun için de güzel söylemlerin yaşantımızda bir eylem bulması gerekiyor.

Yaşamın en güzel tadı olan güvene bu şekilde varabiliriz. Yoksa iki yüzlülük içinde eriyip gider, güzel olan amaçlara erişemeyiz. O zaman gerici, aldatıcı dediğimiz bireylerden farkımız kalmaz. En önemlisi de insan haklarından bahsediyor ve bunun savaşımını veriyor isek bu salt kendi haklarımız olmamalı. Unutmamalıyız ki bizim hakkımızın bittiği yerde başkalarının hakkı başlar. Yani kendimizin var olması başkalarının yok olması üzerine kurulmamalıdır.

Hükmetmek doğaya ama ondan da öteye insana.. Böylece var olma savaşı vermek.. Ama hükmetmek adına elde edilen koltuklara da yüreğimizi düşürmeden yapmalıyız tüm bunları. Yoksa bize, “belki bir gün dönerde kanlar içinde çırpınan yüreğini görür" demek kalır ne yazık ki. Fakat şurası da bir gerçek ki bazılarının koltuğu yoktur kendisi vardır. Bazılarının da koltuğu vardır kendileri yoktur. Var olmak, görmek, duymak yürekle olur. İşte bütün mesele burada yatıyor.

Etiksiz olmayabiliriz. Ama susarak yada etiksizleri bir şekilde destekleyerek de aynı kapıya çıkabiliriz. O halde hoşgörünün bedelini aslında hoş görülüp kullanılanlar çok ağır ödüyorlar. Bir bunun farkına varabilseler. İnsanlar bir kendine dönebilse. E. Zola’nın dediği gibi herkes kendi evinin önünü temizlerse tüm kent temiz olur.

Çalışmanız, sorumluluk sahibi olmanız, dürüstlüğünüz işe yaramıyor salt ben varımı size dayatanların karşısında. Ama insana saygı duymanın söylemi de devam ediyor edecektir de. Bu ikilemde tüm duyarlılığınıza karşın onurunuzdan taviz vermediğiniz sürece yalnızlık paylaşılmanızı yaşayacaksınız. Ne zamana kadar ve insan hakkı kimin için?

Birde madalyonun diğer yüzüne bakalım. Gerçekten özüyle sözü bir olanlara. Koltuğunu salt kendini doyurmak adına değil herkese yardımcı olmak için kullananlara, yönettiklerinin isteklerini yerine getirmek adına yönetenlere. Güzellikleri, iyilikleri paylaşanlara. Dünya, bu insan hakkı için güzel işte . Böyle güzel, paylaşımcı, insan hakkına gerçekten saygı duyan iyilerle yeşerir her şey. O zaman güneşin sıcaklığını duyumsarsınız, yeşilin rahatlık duygusunu yaşarsınız, suyun ferahlık veren sesini duyarsınız. Yaşam anlam kazanır işte o zaman. Hep birlikte, paylaşarak.

*YTÜ SANTAS

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1869 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.