Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 4.6.2010  

REKLAMLARIN DİLİ NEREYE!


REKLAMLARIN DİLİ NEREYE!


REKLAMLARIN DİLİ NEREYE!



Reklamların dili önce sanki bir İngiliz, bir Fransız, bir Alman Türkçe konuşuyormuş gibi yapıldı. Bunun aralarına Türkiye’de yaşayan lehçeler de sıkıştırılarak Lazca vs… Bundan hareketle dilimizi yozlaştırmayı alıştırmaya devam edildi kademe kademe… Bu birinci aşamaydı. Sonra Türkçe altyazılı yapılmaya başladı reklamlar… Şimdi tamamen İngilizce reklamlar yapılıyor… Üstelik tarafsız, ilerici, aydın, dürüst bulduğunuz TV kanallarında bile… Reklamlarda dilimiz bu şekilde kullanılmasını önleyen kanunlarımız varsa neden bunlara izin veriliyor?

Tabelalar önce “Roomumuz” olarak yarı İngilizce yarı Türkçe yapılarak bozuldu… Bu birinci aşama. Artık tabelalar sadece İngilizce vs. olacak…

İngiltere, Fransa, Hollanda’ya gittiğinizde böyle dil yozlaşmasını göremeyeceksiniz…Bir güç savaşı olduğu kesin… Ancak bu gücü üstümüzde kullanmaya kalkanlar kadar buna izin verenlere bakmak gerekir.

Reklamlarla yaşıyoruz… Sokağa çıkınca her tarafımızın görsellerle, yazılarla, reklamlarla çevrili olduğunu, kuşatıldığımızı görüyoruz. Evin dışına adım attığınızda evlerin, caddelerin ağaçların, evlerin yanında en çok gördüğümüz bunlardır, afişler, tabelalar. Bunlarda anadilimiz nerede, diye hiç düşünüyor muyuz? Eve adım attığımızda açtığımız TV de bizi reklam dünyasının içine alır. Bu sefer görselliğe bir de duysallık eklenmiş, bu bize verilenleri kuvvetlendirmiştir.

Ana dilimizin içine doğuyoruz. Doktorlar çocuklarımızla sözcükleri konuşmaya yeni başlayan çocuklar gibi yarım, eksik değil tam konuşulmasını önerirler… Şimdi tabelalara bakıyoruz dil yarım, eksik olmuş. Bu sadece Türkçe için değil İngilizce vs. için de geçerlidir.

Reklamda verilen bir mesaj vardır. Bu reklamını yaptığınız konuyla ilgilidir. Ama dilin bu kadar yozlaştırılması da verilen başka mesajdır. Tanıtılan konu “ben varım, önce ben varım, sadece ben varım, beni alınız, benimle olunuz, benimle ilgileniniz, benimle bilgileniniz,” der… Kullanılan dil de aynı şeyi söyler… Ve sizi var eden dil böyle böyle yok edilir. Aslında yok edilen, edilmesi düşünülen sizsinizdir.

Kendimizden utanmadığımıza, utanmamız gerektiğine göre Reklam Yaratıcıları Derneğinin çalışmalarında olduğu gibi kullandığımız dilden de utanmayarak yok edilmesine seyirci kalmak yerine var olması, geliştirilmesine katkı vermeliyiz. Türkçe yaşadığı sürece yaşarız. Türkçe sanata, bilime taşındığı, sanatta, bilimde, reklamda kullanıldığı sürece var oluruz…

Reklam Yaratıcıları Derneğinin “Türkçe Çalışma Kurulu” var. Dilerim ki birçok kuruluşumuz, üniversitelerimiz, okullarımız, şirketlerimiz aynı hassasiyetlerle böyle gruplar, kurullar oluştururlar. Üniversitelerde “Türkçe Toplulukları” var. Değerli öğrencilerimizi bu çalışmalarından dolayı kutluyorum.

04 – 06 - 2010 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1770 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.