Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 11.6.2003  

YAŞAMIN ÇİZGİSİ


YAŞAMIN ÇİZGİSİ


YAŞAMIN ÇİZGİSİ

Sanatın çizgi ile başladığı gerçektir, yaşamın da. Yaşamın çizgisi, sanatın çizgisi kadar önemlidir bu nedenle. Göz nesneyi görürken el çizgiyi gerçekleştirir. Ya yüreğin gerçekleştirdiği çizgiler; karmaşık, sade, sık, seyrek, ince, kalın… Hayallerin çizgisi yaşamın çizgisine dönüşürken kazandırdığı ya da yitirdiği değerleri ile çizgi, nesneyi görme biçimine dönüşür. Çizgi; iki gözün bakışında saklı olan. Bakışın sıcaklığında eriyen ya da soğukluğunda kalın siyah bir görselliğe dönüşen. Yaşamımızdaki noktalar yan yana gelip yeni biçimiyle çizgi olup bir yol izler, uzun ya da kısa olan. Nokta konulup bitiyor mu? Hayır yaşam tek nokta değil ki, bir çok nokta. Bazen yan yana gelip sıralanan bazen yumağa dönen ilişkilerin içinde yer alan. Nokta, yan yana dizilerek uzarken çizgiyi oluşturuyor, insanların birlik olup değiştirebildikleri şeyler gibi, bir biçim yan yana geldiğinde başka biçimler ürüyor. Çizgi sınırları belirleyen oluveriyor. Doğada çeşitli çizgisel yapıyla karşılaşırız. İnsanların çizdiği çizgi, salt kağıda değil kalemle. Yaşamına çektiği çizgi. Farklı, siyah, gri ya da renkli olan. Önemli olan çizginin zengin verilerinden yararlanmaktır, bilinçli bir şekilde ve sevgiyle. Çizginin şekilleri ve birbiriyle olan ilintisinden doğan farklılık bizde değişik etkiler bırakır. Hareket, durgunluk, derinlik vs. gibi.

Çizginin biçimi; doğru, dalgalı, eğri, kırık, sürekli, kesik. İlişkilere bakalım çizginin bu biçimlerinden göreceğimiz çok şeyler olacaktır. Çizginin konumu yönünden bakarsak yatay, eğik, düşey olarak sunulması da farklı etkiler yaratır. Yatay hareketsizliğin, düşey devinimin göstergesidir. Yataydan dikeye geçerken devinim yada durağanlık siyahla beyaza geçerken arasındaki gri tonların gittikçe açılması ya da tam tersi koyulması gibidir. Yön, doğrultuda tasarımda önemli ögedir. Kırık çizgi sertliği dalgalı, eğri çizgiler; yumuşaklığı çağrıştırır. Yumuşak kavisler sakinliği, ani kırılmalar coşkuyu yaşatır insana. Düz, paralel, yatay çizgiler; durağanlığı, dikey çizgiler; hareketi, kırık çizgiler; karmaşayı, sıklaşan seyrekleşen çizgiler; ritmi oluştururlar. Birbiriyle ilişkili, belli sistemlerle kalınlaşan, incelen, uzaklaşan, yaklaşan, uzayan, kısalan çizgiler yüzeye optik bir hareket kazandırır. Aynen yinelenen çizgiler monotonluğu beraberinde getirir. Çizgi görsel düzende hareketi, dengeyi, dokuyu, zıtlığı, bütünlüğü, parçayı oluşturur. Çizgilerin biçimleri ve birbiriyle olan ilintileri bizde farklı etkiler uyandırır. Önemli olan bu duyumun sanatsal bağlamda doğru değerlendirilmesi ve yaratıcı bir tasarımla olgunlaştırılmasıdır. Aynı şeyler yaşamda da geçerlidir. Doğru değerlendirme ve doğru seçim çizgisinde olabilmek. Bir de çizgi yanında olanlarla değer kazanır ya da kaybeder, her şeyde olduğu gibi. Değeriniz yanındakilerle, seçtiklerinizle artar ya da eksilir.

Doğaya baktığımızda çizgisel etki bırakan bir hayli biçime, yapıya rastlarız. Ağaç gövdeleri, dalları, zebranın çizgileri, otlar, yaprağın damarları, yaşlı derideki kırışıklıklar, buğday başakları, kedinin bıyıkları, iskelet, kemikler, ahşap dokular, mısır püskülleri, çınar, kirazın sapı, pırasa, pazı, lahananın damarları, trafik çizgileri hani pek uymadığımız dünyada trafik kazalarındaki öncülüğümüze neden olan. Teller, direkler, kıvrıla kıvrıla uzanan yollar, bizi sevdiklerimizden ayıran ya da buluşturan. Tarla sınırları, hani mülkiyetin sınırı olan çizgi. Sürülen tarla, böylece berekete açılan çizgiler. Kumaşlar, bizi ısıtan çizgisiyle. Çıtalar, yükseltilebilen. “Başarı çıtanı yükselt” diyebileceğimiz. Doğanın çizgisine bakalım, o çizginin neresindeyiz?

Yaşama baktığımızda; Çağdaş çizgi, yaşamı sarmalayan çizgi, özgün çizgi, bakışımızın çizgisi, duygularımıza göre sinirlerimizin oluşturduğu değişen çizgi, resmi, yazıyı oluşturan çizgi, resmiyeti ya da samimiyeti oluşturan çizgi, derinliğin çizgisi, sınırların çizgisi. Hani kırıldığınızda kalınlaşan, sevdiğinizde eriyen çizgi. Özgürlüğün çizgisi, aydınlanmanın çizgisi. “… çizgisinden bakacak olursak” dediğimiz cümlemize katkısı olan, eşlik eden çizgi. Gücümüzü gösteren kelimelerimize yaşam veren çizgi. Sevginizin çizgisi ne renk, hiç düşündünüz mü? Ya güç çizginizin kalınlığı ya da başkalarına uzanan çizginizin yumuşaklığı veya sertliği ne durumda, ne ölçüde baktınız mı?

Sanata bakalım; Işık; her şeyi görmemize yarayan, aralarından uzanıp bize gelen çizgiyle ısıtan, Işık demeti. Ve çizgi; başı sonu belli olan, Işıkla belirginleşen, karanlıkta eriyen, kesişen, bir noktaya bağlı, dolaylı, paralel olan, farklı aralıklarla yinelenen, şekli sınırlayan, belirleyen, kısalan, uzayan, kalınlaşan, incelen, eğrilen, kırılan, serbest, dolduran, tarayan, derinlik, boşluk duygusu yaratan, doku oluşturan, sıklaşan, seyrekleşen, biçimlerin iç yapılarını belirleyen çizgiler. Daha bir çok sistem ekleyebiliriz çizgilere.

Geriye tüm bunları sanatta ve yaşamda güzel, doğru iyi kullanmak kalıyor. Bir kere daha dönüp baktık mı içimize, ne gördük çizgilerimizde?


06-05-2003 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1933 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.