Yıllar önce İFSAK ın hazırladığı gezici fotoğraf sergisini Gerze deniz şenlikleri çerçevesinde açmak istedim. Çok genç bir kaymakamı var o zaman Gerze’nin. “Fotoğrafları sergilemeden görmeliyim. Denetimimden sonra gerekirse sergilersiniz,” demişti. İFSAK da bu işle görevli arkadaşlara, “babamın arkadaşı Keklik ağabeyin arabasına verin ben garajdan alırım,” demiştim. Garajda kaymakamlığa gitmeden önce fotoğraflara tek tek bakmıştım. Gereksiz yere sergileme engellenmesin diye. Daha sonra Kaymakam Beyin odasında tekrar kutuları açtık. Bu arada kendilerine böyle bir faaliyetin Gerze için ne kadar gerekli ve önemli olduğunu anlatıyordum dilim döndüğünce ama kan ter içinde kalmıştım konuşurken. Artık heyecandan mıdır nedir iyice bunaldığım bir anda sayın belediye başkanı geldi. İlk işi de çay, kahve ne içersiniz? Diye sormak oldu. Ne kadar rahatladığımı bu gün gibi anımsıyorum. Çayı sevmem. Ancak biraz açsam yanında kurabiye ile alabiliyorum, bir de kahvaltılarda mutlaka içiyorum. Gittiğim yerde arsızlık olmasın, insanları yormamayım, işi uzun diye sevdiğim halde Türk kahvesini de tercih etmiyorum. Ama o gün özellikle uzasın, bende anlatacaklarım için zaman kazanayım diye kahve istemiştim. Sonra bu taktiği bir çok arkadaşıma da önerdim. Ayrıca idarecilik yıllarımda da mutlaka odama gelen herkese önce çay, kahve ne içersiniz diye sordum. Rahatlasınlar diye. Ayrıca yine odama gelen herkese, daha da önce oturmasını, ayakta kalıp yorulmamasını söyledim. Bunu da bana böyle davranan bir müdürden öğrenmiş yine idareci olan arkadaşlarıma da önermiştim.
Fotoğrafları Kaymakam beye göstermeye başladım. Rastgele bir fotoğrafı seçtim. Önce inanılmaz derecede şaşırdım. Çünkü garajda bu fotoğrafı kaymakam görürse tamam der, bir sorun çıkmaz demiştim kendi kendime. Ama özel bir işarette koymamıştım. Odada o kadar fotoğrafın içinde tesadüfen onu bulmaktan o kadar şaşkına dönmüştüm ki . Nitekim Kaymakam bey de fotoğrafı görünce tahmin ettiğim gibi tepki verdi. “Olağanüstü, böyle değerli bir sergiyi açmaktan onur duyarım. İyi ki getirmişsiniz,” gibi sözler sarfetmişti, önce takındığı tavrın tam aksine. Belli ki kendi de rahatlamış, endişeleri gitmişti. Ama niye fotoğraftan bu kadar endişe duyuyorsa?
Fotoğrafı da unutmadım. Kocaman bir Türk bayrağı altında küçük bir insan figürü. Sanırım Sayın İzzet KERİBAR’ındı
Sergiyi sürekli yıkılacak denilen ve öğretmenevi olarak kullanılan deniz kenarında bir binanın sergi için çok uygun salonunda açmıştık. Üstelik önündeki yol tüm Gerzelilere yürüyüş yeriydi ve herkes uğruyordu.
Bir fincan kahve ne kadar rahatlatmıştı beni ve ne çok hayatıma girmişti… Hala herkesle paylaşırım büyük bir keyif duyarak…
12-01-2004
|