Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 5.2.2010  

NASIL YAŞAMAK<BR>NEYLE YAŞAMAK<BR>SANATLA YAŞAMAK<BR>Ve…


NASIL YAŞAMAK
NEYLE YAŞAMAK
SANATLA YAŞAMAK
Ve…



NASIL YAŞAMAK
NEYLE YAŞAMAK
SANATLA YAŞAMAK
Ve…



Düşündüm… Düşünmeliyiz…

Neden resim yapıyorum?

Neden fotoğraf çekiyorum?

Neden bu alanı seçmeliyim?

Neden bu konunun üzerine gitmeliyim?

Ve…

Nasıl başlamalıyım?

Nereden başlamalıyım?

Sorularına yanıt aramak gerekir dedim kendi kendime… Teknik öğrenmenin öncesi böyle bir sorgulama olmalı…

Sevgi; var olmanın göstergesi, söylenecek ya da gösterilecek bir şeylerin-izin olması… Resim yapmak, fotoğraf çekmek ve seçim yapmak için ilk nedenler olmalı…

Herkesin bir malzemesi vardır. Seçilen o malzeme ile var olunur. Seçilen o malzeme ile insan kendini ifade eder…

Eğitim doğru malzemenin seçilmesi ve bunun doğru kullanılması adına da yapılır.

Bu nedenle tüm teknikler öğretilir. Gördüğünüz resimlerin teknikleri hoşunuza gidebilir. Özenilir. Ama uygulamada bir başka teknik daha hoşunuza gidebilir ve ona daha yatkın olabilirsiniz. Denemek, öğrenmek gerekir…

Bir konudur, konu seçimidir eğitim.

Merak ettiğimiz konular olmalı. Onu araştırmak adına bir dal seçilmeli önce… Çünkü seçtiğiniz sizsinizdir aslında… Bu bağlamda mutlu olmak ve başarmak elinizdedir. Tıpkı mutsuz olmak, başaramamak da elinizde olduğu gibi…

Hep kurşun kalemle başlanır resim çizmeye. Çünkü yazmaya kurşun kalemle başlamışız. Yazmak hayatımızdaki en önemli devrimlerden biridir. Bu sebeple önemlidir. Sonra kalemin kullanım kolaylığı, hakimiyeti ve yazı yazmaktan gelen alışkanlık vardır. Ayrıca beğenilmediğinde silgiyle tamamen ve kolayca yok edilir. Harflerden alışkın olduğumuz çizgileri çok kolay gerçekleştiririz…

Neyi çizeriz?
Neyi fotoğraflarımız?
Öğretmenimiz kimdir, kimlerdir?

En iyi öğretmenimiz doğadır… Gördüklerimizi çizmek, fotoğraflamak… Zaman içinde okuduklarımızı, deneyimlerimizi, algılamalarımızı daha soyutlaştırarak, sezilerimizi resimleriz, fotoğraflarınız, yontulara, mekanlara dönüştürürüz…

Şunu hiç unutmamak gerekir ki elle başladığımız çizim beynin derinliklerine, yüreğin içine ulaşmazsa yarına kalamaz. Yaratıcılığı içinde barıştıramaz, barındıramaz. Yinelemekten öte gidilmez. Eleştirel bakmak, seçiciliği gerektirir. Okumak kadar görmek gerekir bu bağlamda… Ve kabullenmemek, yıkmak, parçalamak, kendi birleştirimlerimizi, özgün buluşturmalarımızı yapmak gerekir…

Bunun için yaşamak gerek, göresiye, duyasıya, doyasıya, seçesiye, beynin kıvrımlarında seyahat edesiye, yüreğin sıçramalarına tırmanasıya…

O zaman gördüklerimizin, duyduklarımızın, duyumsadıklarımızın yaşamı kağıtlar, malzemeler üzerinde devam eder…

Çevremizde neler vardır?

Vazo, hoş görüntü veren çiçekler. Yediklerimiz. Meyveler. Şekilleri bizi çok da zorlamadan çizebileceklerimiz.

Neler var çevremizde?

Kuşlar, bulutlar, ağaçlar, çiçekler, yollar, sular… Kapılar, pencereler…

Çevremizde neler var ?

Kırmızılar, maviler, yeşiller, morlar, griler…

Neler var çevremizde?

Seviler, sevgiler, nefretler, korkular, özgürlükler, barış, ezberleri kırma mücadelesi, sarmalamak, saçmalamak, iletişim, tutunamamak, tutunmak, zıtlıklar, hareketler, kapananlar, açılanlar, kemeri sıkanlar, hayallerinde kemer kullanmayanlar…

Başka neler var?

Ve kendimiz. Yani insan.

Hayallerimiz, meraklarımız, sezilerimiz, algıladıklarımız, seçtiklerimiz…

Bunların yani çevremizdekilerin, tercih ettiklerimizin doğru çizimleri yanında, yan yana geldiklerinde birbiriyle olan ilişkilerinden doğan kompozisyonları oluşturmak ayrı bir özellik ve güzellik taşır. Bunlar bazen ayrı, bazen de iç içelik taşır. Yani bize hep öğretilen sıra ile değil…

Bir edebiyat öğretmeniz, diğer edebiyat öğretmenlerimizden farklı olarak kompozisyona baştan başlamayacaksınız derdi tahtaya yatay uzunca çizdiği çizgiyi göstererek. “Ortalara yakın bir yerlerden başlayıp başa ve sona doğru gidip gelmelerle anlatacaksınız.” Derdi. Halbuki daha önce giriş, gelişme ve sonuç olarak öğretilen kompozisyon oluşmuştu beyinlerimizde. O nedenle önce objeleri tek tek çizelim formlarını öğrenelim diye bir başlangıca takılmadan kompozisyon içinde de aynı şeyler öğrenilebilir. Parçadan bütüne, bütünden parçaya…

Neler öğrenilebilir?
Ve nasıl?

Devamı gelecek sayıya
Ya da arkası yarın diyelim...

Eski tarih?
Yeni tarih: 05 – 01 – 2010 / İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1845 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.