MEB okullarından üniversiteye geçince hayran olduğum bir şeyle karşılaşmıştım; öğrenci kulüpleri. Yaşam ve Tasarım Kulübü Başkanı çok değerli öğrencimiz Erkan ŞAHİN bana bunu bir kez daha yaşattı. Kendisine yürekten teşekkür ediyor ve kutluyorum…
Sitemdeki ders notlarımdan dolayı bana ulaşan Mimarlık Fakültesi öğrencisi sevgili İlknur Sultan ASLAN başta olmak üzere seminere katılan öğrencilerle karşılaşınca derslerimi “öğrenci merkezli” yapmanın ve bilgilerimi, deneyimleri sitemde yayınlamanın yararlılığını gördüm… Nitekim seminerim bitince yanıma gelen öğrencilerden bazıları sitemdeki ders notlarımdan yararlandıklarını söyleyerek teşekkür ettiler. Bazı öğrenciler de, şimdi bunları yapıyoruz, diyerek görsellerimi rica ettiler. Verdim.
“100 Küsur Saydam örneklerini sunarak soru-cevap şeklinde seminere katılan öğrenciler ile beyin fırtınası estirildi.” Yayınlayan: SDÜ Basın
http://w3.sdu.edu.tr/sdu.aspx?dosya=duyuru&dkod=4859
Sorular soracağımı söyledim katılımcılara. “Ama ondan önce hep başkalarının sorularına yanıt vermek yerine kendi sorularınızı üretip farklı yanıtlar aramalısınız. Ayrıca sadece başkalarının problemlerini çözmek değil, aynı zamanda kendi problemlerinizi de oluşturmalısınız ve farklı yollardan çözümler aramalısınız,” dedim.
Sorularımdaki sınırları kıran öğrencileri kutluyorum. Bir görselde istedikleri bir biçimi seçip ilişkilendirme yapmalarını ya da anlam yüklemelerini söylüyorum. Genelde tek tek seçip söylerlerdi. Bir YTÜ de, bir de burada hepsiyle bütünlük çerçevesinde bir kurgulama yaptılar…
Bir görsel için de “buna ne eklerseniz ki kendileştirmiş olursunuz?” Diye sorardım. YTÜ den bir öğrencim, “ben ilave etmek yerine çıkartmak istiyorum,” demişti. Öğrencinin talebi sorumu değiştirmeme neden olmuş, fotoğrafta nasıl bir değişiklik yapabileceklerini sorar olmuştum.
Verdiğim 3 seminerden birinin bitiminde çok tatlı bir öğrenci çekingen tavırlarıyla yanıma yaklaştı. “Seminerinizde şunu fark ettim ki meğer benim hayal gücüm sınırlıymış. Bundan sonra sınırları kaldıracağım,” dedi. Bir de yaratıcılığını nasıl geliştireceğini sordu. Kısaca bir iki şey söyleyip yazışmayı önerdim… Kitap okumalıydı, görsel algısını geliştirmesi önemliydi. Kaliteli film izlemek lazım ve bol bol bakmak gerekiyor, sürekli okuyup biriktirmek gibi… Ve çalışmak ama gezmek, yürümek, eğlemek de lazım… Meraklarının peşinden koşmalı. Ütopyaları olmalı… Riske atılmak ve cesaret de önemli. Kendine güvenmeli. Eleştirel bakmalı yaşama… Her öğrenci değerlidir, bunu bilmeli.
Seminerdeki amaçlarımdan biri de cesaretlendirmek, fark ettirmek ve kendilerine güveni sağlamaktır… Bir değerli öğrencimizden hemen olumlu yanıtı aldık. Paylaşıyorum.
“Çok teşekkür ederim hocam, sizden sonra ufkum açıldı desem... Sizinle tek çekindiğimiz bir fotoğraf var ya, o resmi ömrüm boyunca saklayacağım... Olur da bir gün anıları okunacak kadar önemli bir kişi olduğumda, anılarımda size de o fotoğrafla yer vereceğim... Size söz veriyorum. Bana daha önce yazdığınız yaratıcı olmak için yöntemler mesajınız vardı, onu saklıyorum... Bir gün anılarımı yazacak konuma geldiğimde, kullanacağım... Sizi hiç unutmayacağım... Seminer uygulamaları seminer anından sonra asıl devam ediyormuş, o sorular sürekli zihnimde artık... Boş zamanımda düşünüyorum, yüz sözcüğünü anlatsam ten demek yok, duygu demek yok... Diye :))
Ve işte, bilgisayar sayesinde bakın siz sadece kendi öğrencilerinize bir ışık olmadınız. Sizin o enerjinizden bilgi birikiminizden bizlerde yararlandık. Ben hep şuna inandım, öğretmenlerim bilgi odasının kapısını açarlar, o kapının ardına geçip keşfetmek benim ödevimdir. Bana sonsuz kapılar açtınız...
Sizden sonra gittim SANATIN ÖYKÜSÜ adlı kitabı aldım... Onu okuyorum... Yaratıcılığımı çok körleştiren bir eğitim sisteminden geldiğim için kaybetmeden son anda yeniden ortaya çıkarma fırsatı veren bir bölümde olduğuma mutlu oldum. Bunu seminerde farkettim, yaratıcılığın gelişebileceğini... Ben tasarımla ilgili araştırırken asıl araştırmayı yaratıcılık diye yapmam gerektiğini anladım, kendime şöyle bir misyon yükledim bende yaratıcılığın ortaya çıkartma misyonu yükleneceğim kendime... Ben akademisyen olacağım, bunu itiraf etmekten çok korkuyordum, kadro açılmazsa ben ne yaparım diyordum ama buna önce kendim inanmalıyım...
Sizi çok seviyorum, her an aklımdasınız...
Sevgilerimle canım öğretmenim...
Hocam demek değil, öğretmenim demek istiyorum size... Rahmetli ilkokul öğretmenimi gördüğümde hissettiğim o heyecanı, o mutluluğu hissediyorum sizi gördüğümde...
Başarılar diliyorum sevgili öğretmenim size...
Bu seminerler ne kadar yorucu olsa da vermeye devam edin hocam... 60 kişiden kim bilir kaç tanesinin ufkunu açtınız :)) ve başka şehirlerde de daha kaç 60 kişiye ulaştınız... :)”
Sizden ilham alarak bu da benim sitem, henüz bir günlük ama…
http://ilknursultanaslan.tr.gg/Ana-Sayfa.htm
İlknur Sultan Aslan
***
“Tülay Hanım
Süleyman Demirel Üniversitesi'nde öğrencilerle paylaştığınız "-Yaratıcılık için kendimizi farklı alanlardan yararlanarak zenginleştirmeliyiz," düşüncenizi daha önce de farklı biçimlerde benimle de paylaşmıştınız.
Bu düşünceler beni güzel şeyler yapmaya, günlerimi de daha verimli bir şekilde geçirmeme neden oldu.
Sizin gibi donanımlı, çağdaş bir eğitimciyle tanışmak beni son derece mutlu etti.
Her şey için size sonsuz teşekkürler. Tabii sizinle tanışmama neden olanlara da.” Şaziment UMAÇ – Emekli Fransızca Öğretmeni
***
Uçakta giderken keşke eğitim olanakları çok olsaydı İstanbul’dan Isparta’ya öğrencilerimle birlikte gitsem iki kentin, iki fakültenin öğrencilerini karşılaştırsam diye düşünmüştüm. Bunu bir şekilde hayata geçirmeye karar verdim. Erkan gibi dinamik bir öğrencim var. Öğrenci lideri, çok zarif… Erkan’a ondan bahsettim ve “karşılaşmanızı arzu ediyorum. Çünkü bu karşılama size zenginlik kazandıracaktır,” dedim. Erkan olumluluğa açık bir öğrenci olduğu için kabul etti. İstanbul’a gelince lider özellikli değerli öğrencimi Ali Şefik ÖZBAY’e yazdım hemen olumlu yanıt vermiş. Gerçekten YTÜ de en büyük şansım öğrencilerimdir benim. Umarım ortak projelere imzalarını atarlar.
SDÜ de seminer önerisi gelince önce zaman olarak reddetmeyi düşündüm. “Kışın ortası, soğuk, uçak birçok anlamda sorun olabilir. Baharda gitsem, Isparta’yı yeşil görsem…” Demiştim ama sonra riske atılmak gerekir, cesaret diyerek fikrimden vazgeçmiştim. İyi de etmişim. Yoksa derse geç gelen, dolayısıyla yaşama geç kalan öğrenci gibi olup yararlı bir şeyi ertelemiş olacaktım. Yaşamı ertelememek gerekir gerçekten. Üstelik sadece riske atılan ben değilmişim!
Teşekkür;
Öncelikle SDÜ de seminer vermeme aracılık eden İlknur Sultan ASLAN’a, inanılmaz bir enerjiye, sorumluluğa sahip lider ruhlu Yaşam ve Tasarım Kulübü başkanı Erkan ŞAHİN ile değerli yönetim kurulu ekibine yürekten teşekkürler…
Anında her şeyi fotoğraflayan, hiçbir şeyi kaçırmayan değerli öğrencimiz Mehmet İhsan KAHVECİ’ye, seminerler boyunca asistanlık yapan, sesi güzel Yunus ÇOBAS’a, seminer sonrası evinde ağırlayan değerli öğrencimiz Emre AYKAN’a ve evde bizleri karşılayan tüm öğrenci arkadaşlara gönülden teşekkürler…
Seminere gelerek konuşma yapan ve çok değerli zamanını ayıran Dekan Sayın Prof. Dr. Mümin FİLİZ’ e teşekkürler.
Özel olarak çok değerli zamanını ayıran ve seminere farklı ilişkilendirmelerle renk katan Sayın Yrd. Doç. Dr. Adnan ÇALIK’a teşekkürler…
Kaldığım sürece değerli zamanını ayıran Sayın Prof. Dr. Ali Kemal YAKUT’a teşekkürler…
Ve konusu çok önemli olan bu tür seminerlere Üniversitesinde yer verme olanağı hazırlayan Rektör Sayın Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR’ teşekkürler…
Ayrıca sürprizler, hediyeler, tüm güzelliklere yürekten teşekkürler…
*
SDÜ Teknik Eğitim Fakültesi http://tef.sdu.edu.tr/
27 – 12 – 2009 / İSTANBUL
|