Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 19.11.2009  

İNSANI KEŞFETMEK…


İNSANI KEŞFETMEK…


İNSANI KEŞFETMEK…



Kendi keşif yolculuğumuza çıkmak…

Ayvalık noktası siyah zeytinleri
döktüm toprağa bir bir
yeşillensinler karnı doyururken
beyni de doyursunlar yenilenen filizleri…

Ayvalık girişi muazzam oldu, gökyüzünün rengarenkliliği ile. Kızıl mı kızıl, turuncu mu turuncu, sarı mı sarı olağanüstü bir görsellikte. Ve müthiş bir insan zenginliği ile döndüm İstanbul’a.

Veda ederken bile yeni ortaklaşmaların planını yaptık. Yasemin Hanımın bitmez tükenmez organizasyon gerçekleştirme enerjisine hayran kalmamak mümkün değil.

YTÜ de ARAS sisteminde dersimi tüm fakültelerden öğrenciler seçiyorlardı. Bu çeşitlilik derse inanılmaz zenginlik kazandırıyordu. Mühendis, Mimar, Sanat tasarım, sosyal bilimler bir araya gelince farklı fikirler kesişiyor… Sonuçlar müthiş… Bunu Yasemin Hanıma anlattığımda daha önceki önerisinde değişiklik yaptı. Ayvalık’taki tüm liselerden ikişer öğrenciyle oluşturulan 20 kişilik bir gruba yaratıcılık semineri gerçekleştirmeye karar verdik, bahar döneminde…

Seminerlerimde sürekli öğrenci arkadaşlara “farklı alanlardan arkadaş edininiz, bu çeşitleme sizleri zenginleştirir, yaratıcılığınıza yollar açar. Anlaşmayı kolay sağlayacağınız benzeşimlerin dışında zıtlıkları da yaşantınıza katmalı, zıtlıklar birliğinde de dengenin oluşacağını ve yaratıcılığın ortaya çıkacağını aklınıza, yüreğinize yazmalısınız.” Dediğim için Yasemin Hanımın bu önerisine çok sıcak baktım. Böylece her öğrenci kendi okuluna taşıyacak semineri ve tartışma başlatacak. Gördüklerini, deneyim paylaşımlarını arkadaşlarına aktaracak… Bu çok güzel olur gerçekten. Tek bir sınıfa, alana değil farklı alanlarda, okullarda okuyan öğrencilere hitap etmek daha yaratıcı bir seminer gerçekleştirmemize neden olacaktır. Yaratıcılık yoğunluğu farklı disiplinlerdeki insanların bir araya gelmesiyle yaşanır.

Eğitim sistemimiz gözlerimizi hep karşıya yönlendirmiş durumda, herkesi, herşeyi ezberlemek adına… Bu arada kendimizi öğrenmeyi, benliğimizde keşifler yapmayı unutuyoruz… Aslında bunu yaparken kendimizi keşfetmek kadar çevremizi de keşfetmeye başlarız. Karşımızdan bize gelenler bir öğrenme biçimi ise bizden gidenlerle de öğrenme sağlanır...

Yaratıcılık seminerlerimde bir iç yolculuk için gözlerimizi kendi içimize, kendimize çevirmek, hep karşıya bakarken yön değiştirip kendimize bakmak, baktırmak, bir iç serüven yaşatmak, kendini keşif yolculuğuna çıkartmak amaçlarımdan biridir. Böylece daha hızlı düşünerek görsellerden alımladıklarını benleyip yaratır…

Kendimize başka duruşlardan, başka yerlerden bakmak, gördüklerimize başka boyutlardan bakmak… Göreceliliği, çok yanıtlılığı, çok fikirliliği, araştırmayı, bize öğretilenlerde ezber kırmayı, kavramsal ve görsel düşünmeyi yaşama sermek bir başka amaçtır…

Öğrenciye değerli ve yaratıcı olduğunu göstermek… Bunu eğlenerek, neşeyle yapmak… Sınırları kaldırmak, duvarları yıkmak… Beynimizin sınırlarını zorlamak yaşam bulur seminer boyunca…

Seminerde farklı ilişkilendirmeler yapmak, yaratıcı fikirler üretmek kadar öyküler de kurgulamak gerekiyor. Nokta, çizgi, doku olurken bir de bakıyorsunuz kendinizi senaryo yazarken, saydamlarda gördüklerinizi öyküleştirirken buluyorsunuz… Yazın dünyasında bir serüven başlayıveriyor, belki katılımcının yaşamında ilk defa olan…

Bir alanda öğrendiklerimizi başka alanlara aktarmak gerekiyor yaratmak için, yoksa farklı ilişkilendirmelere soluk kazandırmayabiliriz. Soyut ve ıraksak düşünmeden hareket edebiliriz…

Seminerde kuracağımız öyküler, kurgular, senaryolar insanlarla, gençlerle, çocuklarla, öğrencilerle iletişim kurmada oluşturacağımız öykülere yardımcı olacak, açılım yapmamızı sağlayacaktır…

İletişim kuracağımız kişilerle ilişkilerimizde kolaylaştırıcı olacaktır.

Bir alanda edindiklerinizi diğer alanlara aktararak yapacaksınız tüm bunları…

Problem çözmede tek yolda tıkanıp kalmayacak, farklı yollar deneyeceksiniz böylece…

Buradaki öyküleriniz yapacağınız resimlerin, çekeceğiniz fotoğrafların ve tasarılarınızın kurgularına kapılar, pencereler açacaktır.

Kendinize bakmak; kendi problemlerinizi, kendi sorularınızı oluşturmak demektir, başkalarının sorularına yanıt vermenin başkalarının ürettiği problemleri çözmenin yanında…

Tüm bunlar için kitap okumak gerekir. Kitabın önemini vurgulayan bir bölüm yaptım seminer görsellerimin içinde…

Seminerde katılımcılar deneyimlerini paylaşarak birbirlerini zenginleştiriyorlar. Aynı görselden herkesin çıkarttığı sonuç, değerlendirme farklı… Eğitim sistemi bu ayrıcalık üzerine kurulup öğrencinin kendini ifade etmesine olanak tanıdığı sürece yaratımlara açık olacaktır.

Türkiye’de “Beyin Bilim” Programı var mı? “ Üniversitelere “yaratıcılık” programı önermiştim daha önce… Lisansüstü olabilir. Farklı fakültelerde okuyan, mezun olan öğrencilerin seçtiği bir program... Müthiş olur.

Yasemin Hanımı ilk tanıdığımda iletişim yönünü keşfetmiştim. Ve iyi bir iletişimci olduğuna karar vermiştim. Şimdi karşılaştığımda derinliğini fark ettim. Yaratıcılığını keşfettim. Farklılığını gördüm. Mazeretlere kendini yedirmediğini gözlemledim. Bu beni çok mutlu etti. Yasemin Hanımdaki şiirsel yaratıcılık benim için artı oldu.

Ayvalık’tan dönerken ağaçları seyrettim yol boyu… Ve oradan ilham alarak “rengarenk sonbahar yaprakları gibi insanların, gençlerin, öğrencilerin renkleriyle dünyayı şenlendirmeliyiz.” Diye düşündüm İstanbul yolu boyunca…

Seminer için davet eden “Beyin Fırtınası” Kulübünün yönetim kurulundaki değerli öğrenci arkadaşlara, aracı olan akademisyen Sayın Yasemin GÜNGÖR’e ve Balıkesir Üniversitesi Ayvalık MYO yöneticilerine teşekkürler.

Ayvalık’ta yaratarak yaşamak, doğasına eklenen güzelliklerden biri belki en önemlisidir…

19 – 11 – 2009 / AYVALIK-İSTANBUL

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2661 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.