“Benim manevi mirasım bilim ve akıldır.”
“Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Resim Bölümüne Resim öğretmeni alınırken salt Resim değil, Grafik Tasarım ve Heykel branşından da öğretmen alınmalıdır, tıpkı Müzik Bölümüne gitar, keman, piyano öğretmeni alındığı gibi.
Sanat liselerine gelen eğitimciler kendilerini yetiştirmelidir, hem özel olarak hem yüksek lisans doktora-sanatta yeterlik yaparak… Ayrıca ülke çapında meslek içi eğitimler verilmeli. Böyle bir seminer dizisi sanat liselerinin ilk açıldığı yıllarda yapılmıştı. Tüm eğitimci ve idareciler İstanbul’da toplanmıştı. O zaman Resim Bölümü müdür yardımcısıydım… Bunlar yinelenmeli her yıl. Yoksa özel yetisi olan ve okuma alışkanlığı bulunan öğrencilere doğru, yeterli, yeteri kadar hitap edilemez, farklılıkları ortaya çıkartılamaz.
Sanat eğitimi salt gördüğünü yinelemek, yinelettirmek değildir. Sanat eğitimi öğrencinin hayal gücünü geliştirmektir. Meraka dayalı yapısını kışkırtmaktır, yaratmasını sağlamaktır. Görsel algısını genişletmektir. Beynin sınırlarını zorlamaktır. Farklılıkları ortaya çıkartmak ve geliştirmektir. Karşı duruşları resim diliyle organize etmektir, ettirmektir. Araştırma yapmasını sağlamaktır. Disiplinlerarası anlayışa açık olmaktır. Öğrencinin değişik deneyimlere sahip olmasına olanak tanımaktır.
Desen her dersin temelidir sanat eğitiminde. Ancak özellikle bireysel farklılıklar nedeniyle farklı sanat alanları da hakkıyla yaşama geçirilmelidir. Çağın olayı olan tasarım, tanıtım içerikli Grafik Atölye dersi salt resim dersinin ve resim öğretmeninin verileriyle kelimenin tam anlamıyla yaşam bulamaz. Bulamadığı da görülmüştür.
Üniversitedeki derslerimde kitap kapağı tasarımı yaptırıyorum, kitabı okumak koşuluyla. Aynı şekilde İAA Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde iken de Grafik Atölye derslerinde kitap kapağı tasarımı yaptırıyorduk, öğrencinin kitabı okuması koşuluyla. Ayrıca kitap resimleme - illüstrasyon yaptırıyorduk. Bir öykü, bir masal, mitolojik bir kitabı resimleme öğrencinin hayal gücünü geliştirir, genişletir. Afiş tasarımı yaşantımızın bir parçasıdır adeta. Ve lisedeki sanat eğitiminde mutlaka yeri olmalıdır. Öğrenci ilk yıl temel sanat eğitimi aldığına göre Grafik Atölye dersinin konuları arasında bunlar yer almalıdır mutlaka. O yaş çocuğunu, gencini sıkmamak, çeşitlemek gerekir, kemikleştirmek yerine.
Sanat eğitiminde yılsonu sergisi çok önemlidir ve gereklidir. Eğitimin önemli bir parçasıdır. Burada sergileme sadece resim, desen derslerinin çalışmaları değil Heykel, Grafik Atölye ve Temel Sanat Eğitimi çalışmalarını da kapsamalıdır.
Öğrenciyken yüzleri mekan, zemin kabul edip üzerlerine kentler kurardım ve başka çizimler yapardım. O zaman henüz Francis Picabia’yı (1879-1953) tanımamıştım. Onu ilk defa gördüğümde hayrete kapılmış ve bir naiflikle “benim gibi çalışmış” demiştim. Dünyada birbirini tanımayan ve çalışmalarını görmeyen insanlar arasında benzeş çalışmalar görülebiliyor.
Milli Reasürans Sanat galerisinde “Yüzler/Faces” isimli sergiye gittim. Ve hayran kaldım. Görülmeli. Yüzlere getirilen yorumlar, yüzlerle yapılan farklı ilişkilendirmeler, yüzler üzerinden yaşama, kente, bize bakış çok ilginç. Yüzler üzerinden o kadar çok şey anlatılmış ki, İnsanı zenginleştiriyor. “Yüzler” sergisini dünyaca ünlü grafik tasarımcılar gerçekleştirmiş. Vücudumuzun dili, ruhumuzun aynası yüzler farklılıklarıyla yanyaya getirilmiş. Konu “İstanbul’a - kente doğru gelme” olsa da ruhun derinliklerini, tasarımcıların karakterlerini betimlemiş çalışmalar. Küratör Sayın Bülent ERKMEN’e teşekkürler.
Dünya sanat literatürünü takip etmek, araştırma yapmak amacıyla “Anadolu” lisesi yapılan Güzel Sanatlar Lisesinin eğitiminde ilk yıl 24 saat İngilizce dersinin arasına 4 saat sanat dersi konmuştu. Sonra onun da üzerinde çok oynanmıştı. Düz liselerle karıştırılarak seçmeli hale getirilmişti… Ama bizim zamanımızda sanatın temelini, ABC sini oluşturan Temel Sanat Eğitiminin en az 8 ya da 12 saat olması gerekliliğini sürekli Ankara’ya da önererek 8 saat yapıyorduk. Gerçekten temel tasarım sanat eğitimi başlangıcı için bir evin temeli kadar önemlidir. Evin yıkılmaması, ayakta durması, sağlıklı inşa edilmesi nasıl önemliyse sanat eğitiminde de böyledir. O iskeletin doğru ve sağlam kurulması gerekir.
Öğrenci doğruyu çizmeli. Doğru görmeli. Doğru algılamalı. Bunlar çok önemlidir. Ancak bu görsel doğruluğun yanına, önüne öğrencinin kişilik zenginliği, yorumu, yaratıcılığı da konulmalı. Kısaca teknik öğrenimin yanına yaratıcılık da aynı anda açımlanmalı. Biri önce diğeri sonra sıralamasıyla değil, birlikte gitmeli, beyinler bloke edilmeden.
Anadolu Güzel Sanatlar Liselerinin yönetimi içerik olarak çok önemlidir. Yöneticinin “Anadolu” lisesi diye gelenlerin ötesinde bir kişiliğe sahip olması gerekir. Alan öğretmeni olması öncelikli ve önemlidir. Ancak o da şahsi hırs ve kıskançlıkla törpüleme yapmamalıdır. Tam tersi öğretmeni ve öğrenciyi anlayıp lisenin doğru gelişmesini sağlamalı, önünü açmalı, olanaklar sunmalıdır.
Spor liseleri başarı gösteremediği için kapatılmıştı yıllar önce. Branş öğretmeninin yetersizliğinden, azlığından ve başka nedenlerden… A branşında olan eğitimcinin b dersine girmesi ve yeterli olamaması vs. yüzünden… Biz de tanıdık atamaları da çok önemlidir ne yazık ki, yeterliliğine bakmadan…
Şimdi Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi bünyesine Spor Liseleri konmuş. Neden bilim Lisesi konmamış? Sanat ve bilim birlikteliği çok önemlidir. Neden Felsefe Lisesi konmamış? Sanat felsefesiz yürümez. Neden sanat bünyesine spor katılmış? Artistik jimnastik için mi, dans için mi? Spor Lisesinin içinde Dans Bölümü var mı?
Resim ve Müzik bölümü bulunan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesine Tiyatro Bölümü konması istenmiştir hep. Neden Spor Lisesi yerine Tiyatro Bölümü açılmamıştır? Neden Modern Dans Bölümü açılmamıştır? Neden fotoğraf Bölümü açılmamıştır? Neden Sinema Bölümü açılmamıştır? Gençler fotoğraf ve film ile çok ilgileniyorlar, deneyimlerimden biliyorum bunu.
Liselerde Beden Eğitimi, Resim, Müzik dersleri birbirine eş zamanlı olarak seçmeli yapılmış. Eskiden beden eğitimi dersi zorunluydu. Resim, müzik dersi seçmeliydi. Şimdi üçü de seçmeli ders haline getirilip beden eğitimi dersi büyük olasılıkla atölyesi, özel odası olmayan resim ve müzik derslerine göre başat olacaktır. Ayrıca Beden Eğitimi dersinin azaltılması ise çocukların hareket etme isteğine yanıt veremeyeceği gibi beynini ve bedenini sağlıklı, doğru kullanma eğitimini yeteri kadar alamayacaktır… Hareket gereksinmelerinin giderilmesi, hareket etme gereksinmesine yanıt verilmesi sanat dersleri için de geçerlidir, gereklidir.
Dünyada ve ülkemizde spor, bilim, sanat konusunda ne kadar başarı gösteriliyor ya da gösterilemiyor, buna bakmak gerekir. Bu nedenle önce eğitimi, içinde araştırmayı ve disiplini görmek lazımdır. Çünkü bu sonuçları hazırlayan, eğitime bakış sorunudur.
Resim - Görsel sanat, Müzik - duysal sanat ve Beden Eğitimi gibi çok değerli derslerin yerine ne konmuş ve çağa ne kadar hitap ediyor? Bilimi, bilimsel felsefeyi içinde barındırıyor mu? Yaşamı bilimsel ve sanatsal bağlamda değiştirmekte, dönüştürmekte ne kadar etkisi olacak, yeni önermenin…
Voleybol, basketbol, futbol, hentbol, masa tenisi, güreş, tekvando, karate, judo, yüzme, tenis, dağcılık, jimnastik, ritmik jimnastik, aletli jimnastik, alette jimnastik, atletizm; atlamalar, atmalar, koşular… Bu konularda nasıl başarı gösterilecek, Beden Eğitimi dersi seçmeli hale getirildikten sonra… Spora ilgili olan öğrencilere nasıl hitap edilecek?
Normal Devlet liselerinde de resim-müzik, sanat eğitimi ve spor eğitimi alan öğrenciler seçtikleri alanda daha başarılı olurlar. İyi bir avukat, kaliteli bir doktor, patent sahibi bir mühendis, başarılı bir yönetici olur ve çalışanlarını anlar, ortamı geliştirir, değiştirir, dönüştürür.
Bir karikatür vardı. Bir gemi Batıya gidiyor, içindeki insanlar yüzlerini Doğuya dönmüş yürüyor. Ancak Türkiye’yi böyle bir karikatür en iyi anlatır.
***
Doğa bilimlerine dayanan, güzel sanatları seven, düşünce eğitiminde olduğu kadar beden eğitiminde de yeteneği artmış ve yükselmiş olan mutlu, güçlü bir kuşak yetiştirmek, siyasetimizin açık amacıdır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
18 – 10 – 2009 / İSTANBUL
ATATÜRK’ÜN SANATLA İLGİLİ SÖZLERİNDEN…
* Sanatsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
* Yüksek bir insan topluluğu olan Türk ulusunun tarihi bir özelliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir.
* Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz… Hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat sanatkar olamazsınız.
* Sanatkar, toplumda uzun çaba ve çalışmalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.
* Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, bir ulus ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur.
* Bir ulus sanattan ve sanatkardan mahrumsa, tam bir hayata sahip olamaz.
* Bir ulusun sanat yeteneği güzel sanatlara verdiği değerle ölçülür.
* Güzel sanatlara da alakanızı yeniden canlandırmak isterim. Ankara’da bir Konservatuar ve Temsil Akademisi kurulmakta olmasını zikretmek, benim için bir hazdır. Güzel Sanatların her şubesi için Kamutay’ın göstereceği alaka ve emek, ulusun insani ve medeni hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir.
* Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu yapılmaktadır. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir.
* Ulusumuzun güzel sanatlar sevgisini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür.
* Güzel sanatlarda başarılı olmak, bütün devrimlerde başarıya ulaşmak demektir. Güzel sanatlarda başarılı olamayan milletler ne yazık ki, medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla yer almaktan ilelebet mahrum kalacaklardır.
ATATÜRK’ÜN SPORLA İLGİLİ SÖZLERİNDEN…
* Ben sporcunun çevik ve namuslusunu severim.
* Spor, ahlaktır.
* Türk gençliği, sağlıklı yetişip spor yaparsa ulusumuzun geleceği güvence altındadır.
* Sporda başarılı olmak için bütün ulusça sporun niteliği ve değeri anlaşılmış olmak ve ona kalpten sevgiyle bağlanmak ve onu vatani görev saymak gerekir.
* Ben Türk gençliğinin spor yaparak güçlü olmasını isterim.
* Müspet ilimlerin temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden eğitiminde-terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan bahtiyar, kuvvetli bir nesil yetiştirmek siyasetimizin açık gayesidir.
* Türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunlardan bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir.
* Spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni gelişimi noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz.
* Bütün ulus ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarf edilen çalışmanın ehemmiyet ve kutsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir.
Zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir.
* Spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.
* Açık ve kati olarak söyleyeyim ki, sporda muvaffak olabilmek için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletçe sporun mahiyetinin ve değerinin anlaşılmış olması gerekmekte, onu kalpte muhabbet ve vatani bir vazife olarak telakki eylemek lazımdır.
* En güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz.
|