Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 11.8.2009  

YÜREĞİN MALZEMESİNDE VAROLMAK


YÜREĞİN MALZEMESİNDE VAROLMAK


YÜREĞİN MALZEMESİNDE VAROLMAK



Fotoğraf üzerine mektuplardan…

Bir gün bir arkadaş demişti ki, “fotoshopla bir dakikada fotoğraf yapıyorlar ve sanat diye sunuyorlar. Halbuki biz saatlerce karanlık odada kalıyoruz. Sanat budur.” Ona ciddi şekilde itiraz etmiştim. Neden mi? “Saatlerce karanlık odada kalırsın, doğru dürüst bir şey üretemezsin, bir dakikada ise güzel bir şey çıkıverir ortaya. Nitekim bir sanatçı “10 dakikada resim yaptım” dediği için itiraza uğramış. Verdiği yanıt, “30 yıl artı 10 dakika” olmuş. Zaman önemlidir ama ondan daha önemli olan duyarlılığı, yetiyi, birikimi sanatın diline doğru yerleştirmektir. Özgünlüktür, farklılıktır yapıtı yapıt yapan. Bu sevdiğiniz, seçtiğiniz ve hakim olduğunuz malzeme ile, teknikle olur. Ama kendi malzememiz doğru, diğerinin ki yanlış değildir. Asla böyle bir şeyi genelleme yaparken kabul etmiyorum gerçekten. Fakat tam tersi de olabilir tabii. Buna dikkati özellikle çekmek isterim.

Fotoğrafı düzeltmeyi iki yönden ele almak lazım. Kaldı ki aslında aynı şey karanlık oda da yapılıyor. Gölgeleme ve bir sürü karanlık oda işi gibi. Bunu elle değil de makineyle yapmış oluyorsunuz.

Dersimde afiş tasarımı yaptırıyorum. Bir de ders içi yarışma yaptırıyoruz. Bir öğrenci çok çalışkan, titiz çıktı. Araştırmayı da seviyor. Bir sürü fotoğraf çekmiş getirmiş. Birini beğendik ama istenmeyen lekeler ve kirlilik var. Sanatsal bağlamda lekesel durumu tartışmalı. “Ben bunu fotoshopta hallederim,” dedi. Bir getirdi ki aşağı yukarı tüm rahatsızlıklarımızı kaldırmış. Nitekim dereceye girdi. Bu şuna benziyor: Ben hala yazdığım yazıların son halini bilgisayardan kontrol edemiyorum. Ne zaman ki çıkış alıp okursam bir sürü yanlış buluyorum. Çünkü dokunmaya alışmışım. Bilgisayar bana kolaylık sağladı, kapılar açtı ama bende yılların getirdiği alışkanlıklar var. Bana göre değerli, değiştiremiyorum. Ama gençler bu konuda benden hızlı. Öğrencilerimden öğrendiklerim oldu, teknik açıdan.

Ayrıca “tekniği çok iyi bilen eşittir çok iyi bir yapıt üretir,” denemez. O zaman sanatı çok iyi bilen sanat tarihçilerin çok iyi sanatçı olmaları gerekiyor. Hayır, asla böyle bir şey olamaz. Evet, bilgi katkıdır, alt yapıya yardımı olur. Üstelik tekniği de iyi kavramak gerekir. Ayrıca eleştiri gereklidir. Ama duyarlılığınız, yetiniz, algınız, sezginiz, araştırmalarınız yeterli değilse istediğiniz kadar teknik beceri sahibi olun. Tabii bunu tersten de düşünebiliriz. Çok yetenekli ama teknik bilgisi yok. O da ifade edemez yeteri kadar. Bazı şeyler birbirini tamamlar. İngilizce biliyorlar ama çoklu zekadan haberleri yok. Bunlar iyi bir eğitimci olamaz. Onun gibi bir şey, örnekleri çoğaltabiliriz. İkincisi, doğrudan photoshopla yapar. Yapsın ama doğru ve etkileyici yapsın. İşi zanaatta bırakmasın. Ancak photoshop salt lekeleri silmek adına kullanılıyorsa bu da eksiktir. Ya da salt teknik, zanaat adına kullanılıyordur. Kaldı ki doğadan kağıda aktarılan, ne kadar müdahalesiz, o da tartışılır. Orada en azından tekniğin kendi müdahale etmiştir. Tüm bunlar yapı önceliği taşır.

Sanat dendi mi aklıma siyah-beyaz fotoğraf gelir. Tadına doyulmaz.

Bence kolayını değil, kendinize uygun olanı seçmişsiniz. Baksanıza branşınız teknikle, makinelerle, programla ilgili. Eğer yapı önceliğinizde resim, heykel olsaydı kolay ya da zoruna bakmadan o malzemeyi ve tekniği tercih edersiniz.

Öğrencilerimden yaratıcılıkla ilgili bir yazı yazmalarını istedim. Ama yaratıcılığın bilimsel tanımını yapmadan anlatacaklardı. Kendilerindeki yaratıcılığı doğal olarak, içlerinden geldiği gibi anlatacaklardı… Şaşırıp kaldılar. “Kendilerine şimdiye kadar hiç bakmadıklarını söylediler,” öncelikle. Duvar gibi çarpmıştı sınav sorusu. Bazıları ise ilk defa iç yolculuğa çıkmayı denemiş yazısı boyunca. Tabii bu onların suçu değil. Sistemin. Yoksa öğrencilerimden çok memnunum. Yetenekli ve yaratıcılar. Ancak araştırma yapma ve sürece girme alışkanlıkları yok. Kazandırmamışız. Baş ve son; bilenen, yaşanan, öğretilen…

Dijital fotoğraf, ya da fotoğrafi malzemesine başka malzemelerle müdahale... Ben bu ikincisini yaptım bir ara. Fotoğrafı çok sevdiğim için, başta maddi olanaksızlar nedeniyle üretememe karşın entelektüel temelde bilgisine sahibim, fotoğrafa dair olayları da takip ederim ve fotoğrafa çok önem veririm. Dolayısıyla aktif değil ama tartışmalarında bilgi bağlamında içindeyim. Üstelik eğitim sürecinde atölyede fotoğrafı çok kullanıyorum. Görsellerimin içinde bir hayli fotoğraf var.

Hiç benlemediğim bir şey ki seçimlerine son derece saygı duyarım, doğadan fotoğraf çekenlerin yani hiç müdahale etmeden fotoğraf üretenlerin ya da belgeselcilerin sanki salt fotoğraf buymuş gibi müdahale ederek farklı çalışma üretenlere acımasız ve anlayışsız davranmaları. Sizde yapın, diğeri de. Bireysel ayrıcalıklar var. Siz gözünüzü ve beyninizi hazırı, gördüğünüzü seçmek, çekmek için kullanırsınız, diğeri beynini, duyularını, sezgisini, algısını, birikimlerini, deneyimlerini başka bir boyuta taşır, farklı ilişkilendirmelerle farklı yapıtlar yaratır. Saygı duymak lazım… Ama en önemlisi yaratıcılıkla ilgili yazılar okumak, tekrar kendimize bakmak gerekir, derim. Ve şiir, öykü, roman okumak, çok görmek, sinemaya gitmek lazım…

Sanat bağlamında kullanılacaksa tabii ki dijital fotoğrafa evet… Ama çok önce duymuştum tanınmış bir dergi kapağına Mısır piramitlerinin yerini değiştirerek belki biraz da yapısını olabilir, koymuşlar. Buna etik adına karşıyım.

Sanat dendi mi, bence malzeme kısıtlaması olmamalı. Tercih neyse o malzemeler yan yana kullanılabilir. Yeter ki sanatın dili doğru kullanılsın. Sorun oradadır zaten. Malzemeyi doğru kullanmak… Yoksa harika, pahalı malzemeleriniz vardır, sonuç rezalettir. Her ne kadar malzemenin kalitesini yadsımıyorsam da… Şurası gerçek kötü bir makineyle ya da malzemeyle iyi sonuçlar çıkabilir. Sizin duyarlılığınıza, yetinize, araştırmanıza bağlıdır. Buna malzeme ektir. Sonuç olarak müdahale edilmiş ya da edilmemiş her fotoğrafın, eğer sanatın kendi dili doğru kullanıldıysa tabii ki sanatsal değeri vardır.

Fotoğraflarınıza gelince; kuş fotoğrafı... Sizce orada bir zıtlık gerekli değil mi? Hani tüm resim sıcak renklerle yapılmıştır ama bir yerinde küçücük soğuk renk kullanılmıştır. Böylece denge oluşturulmuştur. Aynı şey hareket içinde geçerlidir. Bence bekleseydiniz. Bir kuş hareket ederken de bir kare çekseydiniz. (Hemen yolluyormuşsunuz örneğin) Ama daha önce de dediğim gibi iyi bir grafik, lekesel anlayışınız var. Peşini bırakmayınız.

Bazı resimlerde, fotoğraflarda her şey yerli yerindedir. Ama bir şey eksiktir. “Birlikte" diye bir filme gittim, 13 yaşındaki çocuk ve müzik altından insan ilişkileri anlatılıyor. Çocuk çalarken hatta bırakın elinde kemanı dahi olmadan notaya bakarken öylesine duygu yoğunluğu yaşıyor ki… Bence salt notaları doğru çalmak değil, onlara duygu katmak gerekir. Akşama da o yaşlarda bir çocuğun gitar resitaline gittim. Doğru çalıyor olabilir ama duygu yok. Sadece alkışlardan memnun… Konserden çıktım.

Bu dönemde tanıtım önemli, yapmak değil. Kalite neredeyse arka plana atıldı.

Fotoğraflarınızda aşırı derecede ayrıntıya gidemem. Eleştirmen değilim. Ama eğitimciliğim sırasında derslerimde sürekli eleştiriyi ön plana çıkarmaya çalıştım. Bunu öğrencilerimi konuşturmaya çalışarak, yaptım.

Çalışanı takdir etmesini seven biri olarak sizi kutluyorum. Başarılar diliyor, başaracağınıza da inanıyorum.

Merak yaratıcılığın da, sanatın da altında olan en önemli olgudur... Bu sizde var. Sadece onu bilinçli yapmaya, ön plana çıkarmaya çalıştık mı iş biter, iyi gider.

Bu kadar yeter mi?

Hoşça kalın…

***

Merhaba,

Rica etsem yahoo ya attığınız bu adrese gönderir misiniz? Çok zahmet olmayacaksa… O adreslerimi de bir kenarda saklarsanız sevinirim. Çünkü yıldızın ki ara ara bozuluyor. Onlara muhtaç oluyorum.

Hayır, kesinlikle sanatsal fotoğrafları salt profesyoneller çekmez. Olaya şöyle bakalım; siz, ben bir kişiliğiz. Tercih ettiğimiz bir malzeme var. Sizinki fotoğrafi malzemeleri olmuş. Tabii iş burada bitmez. Bir de tarzınız önemlidir. Bakış açınız belirleyicidir. Ben klasik resim pek sevmem. Soyut çalışmalardan haz alır, kafa yorarım. Niye? Çevremde gördüklerim resim malzemeleriyle bana sunulduğunda çabuk unutuyorum. Halbuki görmediğim, düşünemediğim bir yapıtla karşılaşınca irkilebiliyorum. Ama bu klasikten de kesinkes hoşlanmıyorum anlamı taşımamalı. Yapı Kredi’de bir saray ressamının yakın zamanda sergisi açıldı. Olağanüstüydü. Herkese tavsiye ettim.

Sanatsal fotoğrafı belirleyen kompozisyondur-düzenlemedir. Buradaki dengedir. Ritm, zıtlık vs. dengesi. Şekil - zemin ilişkisidir. Ben size Temel Sanat Eğitimi-Temel Tasarım dosyamı göndermiş miydim? Orada bunlar var. Tabii belirleyen bilgi değildir. Öyle olsa sanat tarihçiler dünyanın en iyi sanatçısı olurdu. Fakat bilgi alt yapının gelişmesi için gereklidir. Önce bakacaksınız, ayıklayacaksınız, düşüneceksiniz, zaman içinde bunlar duyumsanacak, sizde bu algı bir duyarlılık oluşturacak ve tekrar duygu, sezgi dünyanızdan geçirip dışarıya vereceksiniz, özgürce.

C. Coudwell in "Yanılsama ve Gerçekçilik" diye bir kitabı var. Payel yayınlarından tavsiye ederim. Kandiski, V.,Sanatta Zihinsellik üzerine,YKY 1993 E. Fisher in "Sanatın Gerekliliği" var. Klee nin "Zihinsel... " evde bunun adına bakmam lazım.

Doğru seçim, sadelik sizi yaratıcılık çerçevesinde sanata götürecektir.

Yaptıklarınızı izleyici beğenir ya da beğenmez. Bu birincil rol olamaz. Ben bazı derneklerde gördüğüm gibi salt yarışma için fotoğraf çekimine karşıysam, izleyici beğenir mi, sorusuna yanıt arayarak çekim yapılmasına ciddi karşı gelirim. Tabii ortak beğenileri de yadsıyamam. Ama bireysel ayrıcalıklar benim için ön değerdir. Sanat çevresine gelince; buna pek katılamayacağım. Onun, onların beğenisine katılmak zorunda değilim. Ancak saygı duyarım.

Evet, bence de konu iyi olur. Öğrencilerime örneğin afiş konusunu verdiğimde araştırma isterim. Bunu şöyle örneklerim. Konu meyvelerse önce meyvenin her çeşidini yapacaksınız. Sonra örneğin kirazda yoğunlaşacaksınız. Aslında bir konunuz var. Doğa. Lekesel tarzda. Daha sonra aynı konuda biraz daha elit olunabilir tabii. Aramis Kalay "gölgeler" diye bir sergi açmıştı. Doğa kendi arasında da bir sıralamayla sergi konusu olabilir, çok sınırlamadan.

Dediğim gibi duyarlılığınız olduğu kesin. Aslında tarzınız da var. Bu da iyi… Çünkü bir sergiye gittiğimde tümünde bir kişilik ararım. Bu önemlidir. Bence profesyonellere ve sanat çevresine bakmadan üretin. En doğrusunu yapmış olursunuz.

Bu kadar yeter sanırım. Gerçekten çok sıkıştım bu aralar. Neyse belki cumaları bir öğrenci gelecek dialarımı taramaya yardım edecek bir miktar ferahlarım, kim bilir?

Sonuç olarak sistemin, çevrenin dayattıklarıyla değil yüreğinizin malzemesiyle, ilgi duyduğunuz alanla yaşamak, o alana dair bilgi edinip, araştırıp, çalışıp yaratmak gerekir…

Saygılar
Tülay ÇELLEK

İlk tarih: ?
Son tarih: 10-08-2009


***

Merhaba, fotoğrafta müdahale konusu hakındaki fikirlerim sanırım yanlış anlaşıldı, digital fotoğrafçılıkta bildiğiniz gibi photoshop denen hatalı, yanlış, basit fotoları güzelleştirme programı kullanılıyor. Ve kişiler bu programı kullanarak her türlü müdahaleyi bilgisayarda yaparak fotolarının özgün hallerini değiştiriyorlar ve alın size sanat diyorlar, bu durumda photoshopa çok hakim iyi bir medya programcısı çok rahat fotoğraf sanatını icra edebilir gibi bir sonuç ortaya çıkıyor ben buna karşıyım, yoksa sizin kastettiğiniz diğer müdahale teknikleri (karanlık odada veya baskı sürecinde) zaten sanattaki yaratıcılık endişesiyle yapılması gereken olaylar, ama tabii ki bana göre fotoğrafın özgün halinin (müdahalesiz) taşıdığı sanatsal değer fazladır, diğer taraftan doğadaki renklerin varlığı düşünülürse siyah beyaz fotoğraf da bir bakıma müdahale sayılabilir, ben su an siyah beyaz fotoğrafla pek uğraşmıyorum baslarsam fikrim değişebilir çünkü Ara Güler gibi siyah beyaz üstatlarının fotoğraflarını çok beğeniyorum. İyi çalışmalar görüşmek üzere

*
Merhaba, yanıtınız için teşekkür ederim, ben fotoğrafçılığa 3 sene önce başladım, İTÜ fotoğrafçılık kulübünde temel fotoğrafçılık eğitimi kursuna katıldım, İTÜ elektronik ve haberleşme mühendisliği bölümünü bitirdim, şu an bir e-learning firmasında programcı olarak çalışıyorum, fotoğrafçılığa başlamamda merak duygusu etkili oldu, bir de insanın bir şekilde kendini gerçekleştirmesi, ifade etmesi gerekiyor bunun için de fotoğraf sanatını seçtim, bence sanat dalları içinde gerçeklenmesi en kolay olan fotoğrafçılık çünkü yapılması gereken tek şey deklanşöre basmak, yani sanat eseri (eğer fotoğrafçı ve fotoğraf iyiyse)1 saniye gibi çok kısa bir sürede oluşuyor, ama fotoğrafçının da belli bir tecrübe, kültür birikimi ve iyi bir göze sahip olması gerekiyor pencere fotosunda dediğiniz gibi 2 farklı teknikle çektim birisinde duvar zeminini netledim (pencere. gif) yer: Çanakkale Adatepe köyü kaos fotoğrafında araba ışıklarını daha iyi vurgulamak için ters netleme yaptım simdi gönderdiğim fotolar için de yorum yaparsanız sevinirim.

Ayrıca dijital fotoğraf makinelerine bakış açınızı merak ediyorum, müdahale edilmiş bir fotoğrafın sanatsal değeri olabilir mi?

İyi çalışmalar

Saygılar

*

Merhaba son mailimi yahoo mail adresine attım çünkü Yıldız mail adresinizin yüksek boyutlardaki mailler için çok yer kapladığından uygun olmadığını düşündüm, ama bundan sonraki mailleri Yıldız mail adresine atacağım son mailimde fotoğraf sanatı hakkındaki düşüncelerimi yolladım okumadıysanız tekrar yollayabilirim, (ayrıca son 3 fotoğrafım size ulaştı mı, ekte yollamıştım) çünkü bu konu hakkında kafamda soru işaretleri var, hangi fotoğraf sanatsal değer taşır, kriterler nedir? Sanatsal fotoğrafları sadece profesyoneller mi çekebilir, sanatsal olduğunu sanat çevresi mi belirler? Gibi bir takım sorular fotoğraf çekerken şimdilik herhangi bir konu üzerinde yoğunlaşmadım bu yüzden sergi veya dia gösterisi olabilecek nitelikte fotoğraflarım yok ama bir konuya yoğunlaşmak istiyorum kısa bir zaman içinde
İyi çalışmalar

________________

Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 1828 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.