“Eğitim pazarlaması” başlığını duyunca ayrıntı geldi aklıma, eğitim yöntemleri olarak. Ayrıca pazarlamanın içine tanıtımı koydum. Fakat konferansı izleyince genelden bakıldığını gördüm…
Türkiye’de çoğunlukla gençler istedikleri bölümde değil, kazandıkları fakültede okurlar. Sayın konuşmacıda bunlardan biri… Son günlerde “krizi fırsata çevirmek” diye bir deyim yerleşti dilimize. Cankat Bey de aynısını yapmış. Bakmış ki istediği bölüm değil ama okumak, diploma almak zorunda. Diplomasını aldıktan sonra ilgi alanında ihtisas yapmış. Ve eğitim danışmanı olmuş. Özetle anlattıklarını paylaşacağım.
“Eğitim pazarlaması burada tabu. Ama dünya, Batı eğitim pazarlamasını, tanıtımını çok önemsiyor.”
Öğrenci; müşteri, okul; şirket vb. sözleri kapitalist dünyadan, Batı’dan geçti ülkemize. Maddi yönden bakarsanız haklı olabilirler. Ama manevi yönden, insani bağlamda bakarsanız biraz incitici geliyor bana.
“Eğitim kurumlarının pazarlanması-Eğitim ile pazarlama:
- Çevremizde olup bitenleri anlamalıyız.
- Anketlerde hep aynı kurumlara değil, farklı verilere bakmak gerekir. 2008 istatiğine göre 552 bin öğrencinin %10 u üniversiteye girmiş.
- Kişilerin eğitime ilgisi düşük
- Öğrenci ne ister? Öğrenci üniversiteye girmek ister. Başarı, kariyer ister.”
Başka şeyler istemez mi? Mutlu olmak gibi, sevdiği alanda araştırma yapmak gibi, doyasıya heyecanlarını yaşamak gibi… Kaygıdan uzak okumak gibi. Gelecek kaygısı, iş bulamam kaygısı, geçim kaygısı olmaksızın…
- “Türkiye’de girişimcilik eksik. Gençlerin girişimcilik cesareti az. Burada düzen, ekonomi, yetiştirilme tarzı vs. etken. Ama bunlara katılmıyorum. İsterse girişimci olur.”
Buna ben de katılıyorum. İnsan gerçekten isterse bahanelerin altında bırakmaz kendini.
Eğitim sistemimiz ciddi şekilde eleştirilmeli ve ele alınmalı. Yeni önermelerin salt tebliğler dergisine vs. geçmesi yetmiyor. Yaşam bulmalı. Meslek içi eğitim çok önemsenmeli. Ama bunlar yetkin kişilerce verilmeli. Çünkü en çok şikayet bundan oluyor. ‘Eğitime gidiyoruz, eğitimci bizden daha yetersiz.’ Dendiğini çok duymuşumdur.
Dersimin ve seminerlerimin başında “saçmalamak serbest” diyorum. Ancak o zaman rahatlıyorlar, konuşuyorlar. Saçmaladıklarını sandıkları şeyler de farklı, ilginç, yaratıcılıkla ilgili. Ama geleneğimizde bu o kadar bastırılmış ki, yaratıcı ve doğru olanı saçmalamak sanıyoruz. Önce fikir bulmak, fikri oluşturmak yerine parayı bulmak sanıyoruz girişimci olmayı, proje üretmeyi.
“İyi girişimci’ seminerleri eğitim seminerlerinden daha çok ilgi gördü. Üniversite kurmayı öneriyorum. Çünkü çok ciddi açık var.”
Üniversite kurmak kolay olabilir ama içini doldurmak zordur. Öğrenciler dışarıda kalıyor diye üniversiteleri çoğaltmak gerekir gerçekten. Fakat nitelikli, yetkin olmak koşuluyla. Şu anda Türkiye bu sıkıntıyı yaşıyor.
“Yüzyüze görüşmelerde öğrencide kariyer beklentisi görüyorum. Çok uluslu firmaları öncelikle tercih ediyorlar.
Neden eğitime devam etmek istiyorsunuz sorusuna yanıtları; daha iyi bir gelecek için. Kendi işini kurmak isteyen az. “
Burada konuşmacı cesaretten bahsetti. Bir de hazıra gitmek daha kolay galiba. Riske girmek yok.
Yüksek öğretimde tercih edilen alanlar; işletme ilk sırada geliyor. Sonra mühendislik. Tıp 4. sıraya düşmüş. Halbuki Türkiye de istenen ilk meslekti senelerce. Şimdi mühendislik dalları öne geçti.
“Yüksek öğretim dışında ihtisas yapmak istedikleri alanın başında dil geliyor. Sonra eğitim, arkasından sertifika programları geliyor.”
Çalışmak istedikleri firmalar arasında google dikkatimi çekti.
“Ne yapmak istiyorlar sorusuna en çok verilen yanıt; yöneticilik.
Eğitim Kurumlarının Pazarlanması;
* Temel kavramlar
* Kurumun amacı
* Pazarlama nedeni
* Ürünü-hizmeti tanımak
* Marka nedir?
* Müşteri kimdir?
* Satış nedir?
* Eğitim pazarlaması nedir?
Bunlar eğitim kurumu açmak isteyenler için uygulanması gereken maddeler.
Eğitim Kurumlarının kuruluş amacı nedir?
1- Kar etmek
2- Sosyal sorumluluk
Pazarlama nedir?
Müşterilerin tüm isteklerini gidermek.
Elimizdeki ürünü / hizmeti tanımlayalım…
* Hizmeti tanımlamak
* Müşterinin hayallerini süsleyen hedeflerine ulaşmalarını sağlayan anahtardır.
* Hür bir insan olabilmesi için verilen savaş.
* Modern Türk kadının simgesi
* Refah seviyesinin yükselme nedeni
Rekabet sınıf, sıra arkadaşına kadar düştü. Mezun olduğunuzda onunla rekabetçi haline geliveriyorsunuz.”
Benim zamanımda böyle düşünce yoktu. Son yılların tavrı bu. Nitekim yüksek lisans yapan bir arkadaş en yakın arkadaşına haber vermemişti, sınavı kazanma hakkımı elimden alır, diye. Bense herkese haber vermiştim, hala veriyorum. Çünkü Türkiye ancak böyle kalkınır düşüncesindeyim.
“Markanız nedir?
* Eğitim kurumunuz
* Eğitmenleriniz
* Danışmanlarınız
* Arkasındaki şirketleriniz-şirketler
Müşterimizi kavramalı-kavrasak
*Müşterimiz öğrencimiz
3- 70 yaş arası
* Hayalleri olan
* Hobileri olan
* Zorunluluktan ya da ihtiyaçtan eğitim alanlar
Ne isterler?
* İyi bir gelecek
* Mevki
* Para
* Sertifika
* Kaliteli eğitim
* İlgi
* Hizmet
* Kampus
* Markalı ürün
Üniversiteye gitmek salt iş bulmak için… Halbuki “kendimi geliştirmek için” olmalı.
Satış=kayıt
Farklı kayıt
Kaliteli kayıt
Eğitim paketi; istediğini veren, para, iş, gelecek, vs ye hitap eden.
Mesajlarınız vaatlerinizle uyumlu olmalı… İş garantisi
Farklılık nasıl yaratılır?
Eksikliklerin farklında olmak
İhtiyaçları analiz ederek
Yaratıcı olmak
Belgelendirmeye dikkat=denklik
Dil sorunsalı
Nasıl pazarlarım?
Eğitim pazarlama karmanız
Eğitim
Eğitim + staj programları
İş ayarlamak
İşsizliğin önüne geçmek için iş yerine staj programları ayarlayıp bunu işe çevirmek.
* Eğitim tarihleri belli olmalı ve erteleme yapılmamalı
- Dünyada sınıf dolsun, dolmasın her hafta dil kursu açılır. Bizde ertelemeler yapılır, onlar ertelemezler.
Eğitim Programı
Trendleri takip edin
Heyecanlandırın
Online eğitimler geliştirilsin. Ana dilde eğitimden yanayım ama İngilizce Eğitim programlarını öneriyorum. Yurt dışından öğrenci gelsin diye…”
Bu konu önemli. Yurtdışından öğrenci gelsin diye yabancı dil eğitimi öneriliyor. Bunun dünya örneklerine bakalım: Türkiye’den Erasmus programıyla dışarıya öğrenci yolluyoruz. Eğer onlar gittikleri ülkenin dilini bilmiyorlarsa geri yollanıyorlar. O zaman biz de, ‘yabancı öğrenci gelsin ama Türkçe öğrensin, Türk dilinde eğitim yapsın,’ diyelim. Fransa vs. ülkelerde bizim uygulamamız var mı, yani İngilizce, Türkçe dillerinde eğitim veren üniversite var mı? Yanıtı hayır. O halde biz de güzelim dilimize sahip çıkalım. Eğer dışarıdan öğrenci gelmesini istiyorsak içine doğduğumuz dili değiştirmek yerine, eğitim yöntemlerini değiştirip çağdaşlaşalım. İyi eğitim verelim, bakınız o zaman dünyanın her yerinden öğrenci gelecek, Türkiye tercih nedeni olacaktır. Bunun için ana dilimizde bilim yapalım. Sanat eğitimini sağlıklı hale getirelim. O zaman tüm sonuçlar değişecektir.
“Eğitim sektörünün ülke içindeki payı
Eğitim turizmi ülkeye para getiriyor. (Erasmus vs. Avrupa’ya para kazandırıyor.)
ABD, AB de eğitim sektörünün ülkeye getirdiği fayda inceleniyor.
Eğitim sonrası destek
* Öğrenciyi mezun olduktan sonra takip etmek.”
Bunu bize Resim-İş Bölümünden mezun olunca yaptılar, değerli akademisyenlerimiz. Uzun süre bilgi gönderdiler. Yürekten teşekkürler… Biz onlardan bunu gördük ve yaşamımıza yerleştirdik. Şimdi aynı şeyi ben yapıyorum, öğrencilerime hala bilgi gönderiyorum. Sitemin amaçlarından biri de bu. Tüm Türkiye’ye online yoluyla eğitim vermek, değişimde, dönüşümde yerimi almak…
- “İş bulmasına katkı verme
- Stajını garanti altına almak
- Aileyi bilgilendirmek.
Acentelerle çalışma
Yabancı öğrenci al
Workshoplara git
Ücretsiz danışmanlık yap
* İnterneti hayatına sok…”
İnternet hayatımı değiştirdi, kapılar açtı herkese öneriyorum. Doğru kullanıldığında çok faydası oluyor.
* “Marketing – Türkiye’de reklam yapmak…”
Buna da katılıyorum. Çağ yapmak çağı değil, adeta satmak - reklam etmek çağı oldu. Gerçektende ürününüzü ya da faydanızı sağlıklı, dürüst, nitelikli, güvenilir bir şekilde tanıtmanız gerekiyor. Buna gerçekten inanıyorum.
“Eğitim kurumlarının çalışması
Prensipleri olmak
ÖSS den gelen hazır kitle ile yetiniliyor. Yabancı öğrenciyi çekmek akla gelmiyor. Türkiye’ye gelimi, turizmi artırır.
Çözüm ortakları
Eğitim gençtir. Genç kalmalıdır. Bu da internettedir.
1-Eğitmek
2- Sosyal neden
3- Banner reklam
4- E-posta ile pazarlama
Blogun olsun. Bilgini paylaş. Sosyal gruplara katıl internetten; Linkedin, Twetter, youtube vs…
Sayın Cankat Kalyoncu’ya teşekkürler… Çok özet notlardan anımsadığım deneyimlerimi ilave ederek yazıyı oluşturdum. Umarım sizlerin de katacağınız deneyimleriniz vardır her yazılan sözcüğe…
06-07-2009 / İSTANBUL
|