Tülay Çellek
  Mavi bir günaydın yolluyorum sabahına
Yüreğimin sıcaklığını da gününe...
 Sending a blue ‘bonjour’ to your morning,
And the warmth of my heart to your day…
 Tülay ÇELLEK


Ana Sayfa
Yazılar
Şiirler
Poems
Söyleşiler
Tül'den Yansımalar
Resimler
Art
Fotoğraflar
Photograph
Karikatür / Çizimler
Cartoon / Drawings
Tasarım
Design
Tipleme
Character
Barış
Peace
Gerze
Ders Notları
Lesson Notes
Özgeçmiş
Autobiography/cv
Belgeler
Duyurular
Değiniler
İletişim
Contact

Yayın Tarihi: 1.7.2009  

TASARIMIN İSTANBUL’U…


TASARIMIN İSTANBUL’U…


TASARIMIN İSTANBUL’U…



Yeşil tasarımlar, ekolojik tasarımlar…

İlginç bir tasarım; suyu ağaca gönderen bir tasarlama… Suyu korumak, doğru kullanmaktır önemli olan…

İTÜ de yüksek lisans yaparken Almanya’da okuyan hocam Prof. Dr Nilüfer AĞAT anlatmıştı. “Mutfak suları arındırılıp bahçelerde kullanılıyor,” demişti… Tüm mesele dönüştürmek… Giysilerimiz eskidiğinde kilime dönüştürülmesi gibi… Yine giysilerin, artıkların küçük küçük kesilip yorgan yüzü yapılması gibi… Ağaç kağıtlaşıyor, tasarımlara neden oluyor. Yaşama soluk aldırmak gibi tasarımsal düzenlemeye de sebep oluyorlar, dolaylı olarak dönüştürmeye katkı veriyorlar.

Bir tasarım soru sorularak oluşturuluyor. Demek ki yaratmak için salt sorulan sorulara yanıt vermek değil, soru üretmek gerekiyor.

SORULAR YANITLARDIR
http://www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=558

“Topluma açık alanlarda su nasıl kullanılır? Su nasıl içilir?” Bu sorular bir tasarıma biçim vermiş. Boru dik durduğu için su zayi olmuyor. Sallayıp eğdiğinizde su geliyor, içebiliyorsunuz. Su hiç ziyan edilmeden temel gereksinme gideriliyor.

Çok sevdiğim, ekonomik, değişen çok amaçlı tasarımlardır. Oryantal tasarım denilen bir çalışma böyle. Yatak oluyor, değişiyor koltuk oluyor. Değişen bir tasarım. Yaşama tarzını gösteriyor.

Gereksinme ve çağdaşlık buluşmaları tasarıma damgasını vurmuş…

Üst üste üç yastık, ufak ayakları olan tabure… Yastıklar başımızdan ya da sırtımızdan alınıp oturacağımız yer olarak düşünülmüş. Anlam aynı, yeri değişik…

Atılan halılarla bohça şeklinde düşünülmüş bir tasarım. Eski halılar birleştirilmiş. Yukarıda bahsettiğim kumaşla yapılan kilim ile halı yer değiştirmiş.

Küreselleşme aslında yerelliğin daha bir ayırtına varılmasını beraberinde getirdi… Yerel bir tasarım çağdaş bir istek için kullanılmış. Kahve fincanları ve cezve sıcak çikolata için kullanılıyor. Burada kültürler karıştırılıyor. Biri aynı tasarımda Türk kahvesi içerken, diğeri sıcak çikolata içiyor…

Bir kase gösterildi. Annemin dantellerini anımsadım. O danteller kumaşlara dikiliyor; yastığa, çarşafa vb şeylere. Şimdi bu danteller kasede yerini almışlar.

Şiş kebap için özel tabak tasarlanmış.

***

Wyssem Nochi – Beyrut / Lübnan

“Mekanın deneyimlenmesi ürünlerin bir kolunu oluşturuyor. “

Bir tasarımı oluşturan düşünceler, hayaller, gözlemler, ilgi alanları vardır. Bu çıkış noktasını oluşturur.

Siyah madde – dark matter – “gökyüzüne bakın her yer siyahtır. Bu ürün bir beden torbası… Sanat yapıtı olmuş.

Işık seyahati ile ilgili bir tasarım. Işık çok hızlı hareket eder… Plastikten bir de kaşmirden yapılmış. Duvara asılıyor…” Işık seyahati ilham yeri…

Yıllar önce yine tasarımla ilgili bir konferansa gitmiştim. Elde çanta, meğer buzdolabıymış. Sonra duvara asılıyor… Ekonomiklik ve çok amaçlılık çok ön planda.

Gölge kalıplar – yaşadığımız şeylerin yansımaları…

Birleştirilmiş yastıklar; istenilen şekil verilebiliyor. “Korunmak için bariyerler oluşturuluyor.” Hareket noktaları buymuş. Yaşanılan yer, ülke önemli. Bir tasarımı yapmakta, yaşananlar belirleyici oluyor. Aynı şekilde okuduğumuz alanlar da etkiler insanı. Kafka hiç istemeyerek okuduğu Hukuk Fakültesi bilgileriyle “Dava” gibi romanlar oluşturmuş… Bazen de Çernişevski gibi ansiklopedi yazmayı düşleyip, “Nasıl Yapmalı?” gibi müthiş bir roman çıkar ortaya.

*
Ütü tahtası=DC masası=seyahatte yanınıza alabileceğiniz masa tasarımları… “Lübnanlılar ülkedeki karışıklık nedeniyle çok çabuk terk etmek zorundalar, yanlarına pratik şeyler alarak...” Yaşam biçimi – tarzı tasarım biçimi kadar tasarım konusunu da belirliyor.

*
Liften lamba; abajur banyo için lif-lamba ilişkilendirilmiş.

*
“Katlanan piknik masası; katlanıp duvara asılabiliyor.” Böylece yerden tasarruf ediliyor. “Sanat eseri gibi duruyor. Çiklet kutusu gibi…”

*

Havaalanları için öncelikle düşünülmüş bir tasarım. Valiz=koltuk… Valizler havaalanında beklerken dinlenmek için koltuk yapılabiliyor.

*
Elektrik kablolarından sandalye yapılmış. Bombalanan binadaki kolonlar sandalyeye sarılmış… Burada atıl halde olan bir malzeme değerlendirilmiş. Aslında merakı olan, düşünen, gereksinmelerini ekonomik bir şekilde gidermek isteyenler çevrelerinde atıl olan bir çok malzemeden böyle tasarımlar yapabilirler. Fikir oluşturabilirler. Yardım alabilirler. Şimdi sanat alanında da kullanılan kilimler, bohçalar annelerimizin eseri…

*
Masa katlanıp duvara asılıyor. Hafif tahta kullanarak hem üretim maliyeti azaltılıyor hem de taşıma zorluğu…

***
Tasarım tarihi Prof. u olan Tevfik Balcıoğlu “değişik fikirleri bir tabakta sunmak”tan bahsetti. “Geleneksel malzemeyi çağdaş duruma nasıl adapte edebiliriz? Yerel değerlerler küresel değerler bir arada olmalı.”

***

Palarme Tasarım; “durumun haritasını çıkartmak ve bunu geliştirmek gerekir…”

“Önce fikir sonra sponsor…” Yaratıcılık konusuyla ilgilenenler hep böyle söyler. Haklılar. Önce para arayan yaratıcı değildir. Öncelikle mazeretlerin ardına gizlenendir.

Katılımcılar: Tevfik Balcıoğlu, Aldo Cibic, Soumiya Jalal, Wyssem Nochi, Ely Rozenberg

***
“Akdeniz Tasarımı” başlığını taşıyan panelden aldığın notları deneyimlerimle karmalayarak sundum. Umarım okuyanlar kendi deneyimlerini eklemleyerek yenilikler getirir yaşamlarına…


İstanbul Moda Akademisi 19 Haziran 2009

25 -06 – 2009 / İSTANBUL



Tülay ÇELLEK








<< Geri Dön [Okunma: 2411 ]


[ Yukarı çık ]    



© Her hakkı saklıdır.